Lars Werge, demokrasilerde, halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanamayacağını, medya ve gazeteciler üzerinde baskı uygulanamayacağını belirterek “Çok kötü bir durum. Özgür medyaya saldırıya gazeteciler cemiyeti olarak büyük bir endişe ile bakıyoruz. Avrupa ve uluslararası Gazeteciler cemiyetleri ile temasa geçip uluslararası platformda bir girişimde bulunulup bulunulmadığını soracak ve  Türkiye’deki üyelerimiz ve meslektaşlarımızın güvenli ortamlarda çalışma imkanlarının sağlanmasını isteyeceğiz” dedi.

“TÜRKİYE MEDYANIN BASKI ALTINDA OLDUĞU BİR ÜLKE HALİNE GELMİŞTİR”

Türkiye’de gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan İngiliz gazeteciler ve Türk gazeteciler üzerindeki baskıları değerlendirilen Lars Werge, “Özgür basın ve özgür gazetecilikten bahsettim. Türkiye, özgür basın ve gazetecilikten ayrılıp, basın ve gazetecilerin saldırı altında olduğu bir ülke haline gelmiştir. Yetkililer ve siyasiler tarafından basın özgür bırakılmamaktadır. Bu çok ciddi, endişe ve acı verici bir durumdur. Benim gözümde Türkiye artık eski Türkiye değildir. Çünkü Demokrasi demek iktidarı kontrol eden özgür basın demektir” dedi.

“MEDYAYA YAPILAN SALDILAR KABUL EDİLEMEZ”

Lars Werge, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları ile Hürriyet’i hedef göstermesi kabul edilemez. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildir. Siyasiler, Danimarka, AB olarak bu duruma mesafe koyarak kınamak gerekir. Bunu daha önce yaptık şimdi de yapmalıyız. Medyaya yapılan her saldırı kabul edilemez. Hele yapılan saldırı Türkiye’nin en büyük medya kuruluşuna yapılıyorsa” diye konuştu.

“ERDOĞAN VE DİĞER GÜÇLER MAALESEF BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ANLAYAMAMIŞTIR”

Avrupa ve Türkiye’deki demokratik güçlere de bir mesaj gönderen Lars Werge “Kopenhag’da oturup da ne yapılması gerektiğini söylemek kolay ama uluslararası dayanışma içinde olmamız, Avrupa ve diğer ülkelerdeki gazeteciler ve medya kuruluşları ile işbirliği yaparak oluşturduğumuz ağ ile Türkiye’deki hükümet ve Erdoğan’a, diğer güçlere baskı uygulamamız gerekir. Çünkü omuz omuza vererek, Türkiye ve diğer ülkelerde özgür medyayı garanti altına almalıyız. Medya benim için senin yaptığın iş yani gerekirse kritik sorular sorarak, eleştirerek edinilen bilgileri halka aktarmaktır. Örneğin siyasi oyunlarda neler olduğunu anlatmaktır. Ama bu anlayış maalesef Erdoğan ve diğer yönetim güçleri tarafından bir türlü anlaşılamamıştır çok yazık” dedi.