Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın önceki gün Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı, dershanelerin dönüşümü için son tarihin Eylül 2015 olduğunu belirten konuşmasının ve dün de Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın açıklamalarının gerilimi düşürücü bir etki yarattığı düşünülüyor.

Ancak birçok uzmana göre sorun sadece dershaneler olmadığı için gerilimin de sadece bu konu üzerinden anlaşmaya varılmasıyla sonlanması mümkün değil.

Gülen hareketini yakından izleyen ve Orta Asya’daki okulları hakkında akademik çalışmalar da yapmış olan Bayram Balcıda 'iki kesim arasında yaşananların sadece dershanelerle ilgili olmadığı' görüşünde olan uzmanlardan.

Fransa’daki araştırma kuruluşu Centre d’Etudes et de Recherches Internationales’da görev yapan, şu sıralar Washington’daki düşünce kuruluşu Carnegie Endowment for International Peace’de misafir öğretim üyesi olarak bulunan Balcı’ya göre kriz, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Erdoğan tarafından bilinçli olarak derinleştiriliyor.

Gerilimin nedeniyle ilgili, yaklaşan seçimleri işaret eden Balcı’ya göre Cemaat’in iddia edildiği gibi CHP’yi (Cumhuriyet Halk Partisi) desteklemesi zor, ancak İstanbul’da adaylığı durumunda Mustafa Sarıgül’e destek verebilir.

Balcı, AKP’den kopmasının zor olduğunu belirttiği Cemaat’e en yakın partinin Büyük Birlik Partisi olduğunu ancak onların da 'bazı noktalarda anlaşamayabileceklerini' söylüyor.

‘Dershaneler Cemaat için stratejik’

Peki bu gerilim neden dershaneler üzerinde yaşanıyor? Bunun için dershanelerin Gülen hareketi için anlamına bakmak gerekiyor Balcı'ya göre.

“Başlangıçtan beri eğitim, dershaneler, okullar, Cemaat’in can damarıdır; onun kimliğini, prestijini, gücünü sağlayan bu eğitim kurumlarıdır. Burada yalnız ekonomik ve maddi mesele yok" görüşünü dile getiren Balcı, "Cemaat’e bütün Türkiye ve dünyada prestij ve saygınlık kazandıran eğitimdir. Cemaat’i en çok kızdıran ve zor duruma sokan hükümetin onu bu stratejik yerinde vurmasıdır” diyor.

Balcı’ya göre hükümet tam da bu stratejik konum nedeniyle dershanelerin üzerine gidiyor:

“Hükümet bunu bile bile yapıyor. Hükümet için konu önemli ama şu da önemlidir: Dershane kurşunuyla bütün Cemaat’e zarar veriyor ve onu dize getirmek istiyor. Dershaneler başka bir cemaate ait olsaydı hükümet onlara bu kadar saldırmazdı.”

‘Erdoğan krizi bilerek derinleştiriyor’

Balcı, son krizin derinleşmesinde en büyük rolün AKP ve BaşbakanErdoğan’a ait olduğunu hatta bunu en çok Erdoğan’ın istediğini belirtiyor.

Ona göre ‘Erdoğan ne yaptığını çok iyi biliyor’.


Peki neden?

'Türkiye’de ve dünyada Cemaat’in gücünün çok arttığını fark eden Erdoğan’ın ülke içinde kendisini destekleyen seçim tabanını genişletmeyi amaçladığını' belirtiyor Balcı ve şöyle devam ediyor:

“Başbakan Cemaat’e karşı retorik kullanarak seçim tabanını genişletmek istiyor, ama tabii ki bunda Cemaat’in oy desteğini de kaybetme riskini alıyor.”

Uluslararası bir ‘operasyon’ mu var?

Son gerilimde bazı uzmanların dillendirdiği görüşlerden biri de Cemaat’in bazı uluslararası aktörlerden aldığı destekle hükümete cephe aldığı iddiasıydı.

Bayram Balcı’ya göre ortadaki gerilimin böyle bir uluslararası nedeni yok:

“Uluslararası aktörlerin desteği ile demeyeceğim, ancak bütün dünyada Cemaat aktif ve güçlüdür. Bunu hükümet ile başlayan meydan savaşından tabii ki kullanacaktı ve bu doğal bir şeydir.”

‘Cemaat gücünü yerel seçimlerinde gösterecek’

Cemaat’in AKP’ye desteğini çekip çekmeyeceği, eğer çekerse siyasi tavrının ne olacağı üzerine de kamuoyunda yoğun bir tartışma yürütülüyor.

Balcı’ya göre "Cemaat’in AKP’den vazgeçmesi zor ve bu yüzden de bir ikilem yaşıyor":

“Her şeye rağmen sosyolojik ve ideolojik açıdan Cemaat’in ve AKP’nin tabanı hâlâ aynı. Cemaat’e yakın olan bir kişinin, seçimlerde doğal olarak AKP’ye oy vermesi beklenebilir. Ve galiba Başbakan bunu bildiği için korkmadan Cemaat’e saldırıyor.”

Balcı’ya göre Cemaat, AKP’ye desteğini tam çekmeden ama yerel seçimlerde AKP’ye zarar vererek bir strateji izleyebilir.

Yerel seçimlerde İstanbul’un kritik olduğunu belirten Balcı, Cemaat’in seferberliği sonucu AKP’ye İstanbul’un kaybettirilmesi durumunda, bunun AKP’ye ders olabileceğini ve AKP’nin tavrını değiştirebileceğini söylüyor.

Balcı, Cemaat’in olası adaylığı durumunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için Mustafa Sarıgül’ü desteklemesinin de ihtimal dâhilinde olduğuu söylüyor.

‘CHP’ye destek olmaz’

Ancak Balcı’ya göre Mustafa Sarıgül’e olası destek CHP’ye destek anlamına gelmiyor.

Cemaat’in Bülent Ecevit’in DSP’sine (Demokratik Sol Parti) zamanında verdiği desteği bugünkü CHP’ye vermeyeceğini, hem Türkiye’nin politik şartlarının farklılığı hem de o dönemdeki DSP ile bugünkü CHP arasındaki siyasi farklar nedeniyle bunun gerçekleşmeyeceğini söylüyor.

Balcı, CHP ve Cemaat’in bugünkü koşullarda her şeyin ötesinde din ve devlet işlerinin ayrımı konusunda çok farkı konumda bulunduklarını söylüyor.

Cemaat’in bugün Meclis’te bulunan hiçbir partiye destek vermeyeceği görüşünde Balcı.

‘En yakın parti BBP’


Cemaat’in Büyük Birlik Partisi’ne (BBP) yaklaşımı konusundaki sorumuzaysa şu yanıtı veriyor Balcı: “ Gerçekten hem fikir hem çıkarlar açısından Cemaat’e en yakın sayılan parti BBP’dir diyebiliriz.”

Ancak şöyle devam ediyor: “Ama BBP yine de Cemaat’i tatmin etmeyebilir çünkü Cemaat o kadar uluslararası bir harekettir ki BBP biraz daha çok Türk milliyetçisi ve İslami hareket partisi olduğu için bazı noktalarda anlaşmayabilirler."

"Bence gerçekten Cemaat zor bir durumda çünkü AKP, Türk siyasi arenasında ona en yakın olan siyasi parti.”

‘Bu gerilim Türkiye demokrasisi için hayırlı’

Balcı, bu gerilimin Türkiye’deki demokrasi için hayırlı olabileceğini söylüyor:

“Bence bu gerilimden iki taraf da zarar görür, ikisi de zayıflar ve bu Türkiye demokrasisi için hayırlı olabilir. Normal bir demokraside bir cemaatin bu kadar güçlü olması ve aynı anda bir partinin o kadar uzun süre iktidarda kalması pek sağlıklı bir şey değil. Şu anda yaşanan, AKP ve Cemaat koalisyonun zayıflaması ve belki de parçalanması. Bunun da demokratik bir ülkede olması güzel bir şeydir. Demek istediğim Türk demokrasisi bundan kazançlı çıkabilir."

"Hükümet gittikçe otoriterleşiyor ve bu otoriterleşme sürecinde klasik muhalefet; CHP, BDP ve MHP muhalefet işini yapamıyor. Bazen bu muhalefeti Cemaat'in AKP’ye yapmaya başladığını görüyoruk ki bu da Türkiye için faydalı olabilir.”