Görüntülerin zalimce olduğu ve bu görüntülerin din ile devlet ayrimi yolundan sapmasına karşı bir halk direnişi olduğu belirtilen haberde, şöyle denildi : ""

“Görüntüler zalimce. Bir iç savaşı andırıyor ve son yıllar boyunca oluşan birikimi gösteriyor. Bu, Erdoğan ve Gül’ün saltanatı. Bu, dinin siyasete dönüşü, kesin bir din-devlet ayrımı yolundan sapılmasıdır. Türkiye uzun yıllar Atatürk’ün açtığı yoldan yürüdü. Atatürk’ün istediği, Batı örneğinde modern bir devletti. Herkes için eğitim istiyor, ancak başörtüsü istemiyordu. Cumhurbaşkanı’nın başörtülü eşi Hayrünnisa Gül, İslam’ın günlük politikaya dönüşünü sembolize etti. Pek çok Türk’ün bu yoldan gitmek istemediği açıkça ortada. Yine de son olaylar şaşırtıcı. Türkiye bir yanda Suriye’ye diş gösterirken, diğer yanda hapisteki Kürt lider Abdullah Öcalan ile diyalog kurdu. Şimdi ise tüm bunlarla Türk toplumunda oluşan çatlakların üstü badanayla kapatılmak isteniyor izlenimi oluşuyor. Şüphesiz şimdi ne olacağı sadece Türkleri ilgilendirir. Türkiye hâlâ AB’ye girme çabası içinde ve NATO içinde de giderek istikrarsızlaşan Ortadoğu’da tampon olarak rolü giderek önem kazanıyor. Alman politikacıların Erdoğan ve demokrasiyle ilgili görüşleri konusunda açık ve net bir tutum sergilemeleri işte bu nedenle doğru ve gereklidir.”

 

Die Welt gazetesi ise, Atatürk"ün orduya dayanarak ülkeyi zorla modernleştirdiği ve geri kalmışlık olarak gördüğü islam"ı bastırdığı ancak Erdoğan"ın siyasi dehasının ise birbiriyle yarış içindeki ögeleri ılımlı islamcılık altında birleştirdiğini öne sürdü.

 

Gazetenin haberinde, "“Görüntüler zalimce. Bir iç savaşı andırıyor ve son yıllar boyunca oluşan birikimi gösteriyor. Bu, Erdoğan ve Gül’ün saltanatı. Bu, dinin siyasete dönüşü, kesin bir din-devlet ayrımı yolundan sapılmasıdır. Türkiye uzun yıllar Atatürk’ün açtığı yoldan yürüdü. Atatürk’ün istediği, Batı örneğinde modern bir devletti. Herkes için eğitim istiyor, ancak başörtüsü istemiyordu. Cumhurbaşkanı’nın başörtülü eşi Hayrünnisa Gül, İslam’ın günlük politikaya dönüşünü sembolize etti. Pek çok Türk’ün bu yoldan gitmek istemediği açıkça ortada. Yine de son olaylar şaşırtıcı. Türkiye bir yanda Suriye’ye diş gösterirken, diğer yanda hapisteki Kürt lider Abdullah Öcalan ile diyalog kurdu. Şimdi ise tüm bunlarla Türk toplumunda oluşan çatlakların üstü badanayla kapatılmak isteniyor izlenimi oluşuyor. Şüphesiz şimdi ne olacağı sadece Türkleri ilgilendirir. Türkiye hâlâ AB’ye girme çabası içinde ve NATO içinde de giderek istikrarsızlaşan Ortadoğu’da tampon olarak rolü giderek önem kazanıyor. Alman politikacıların Erdoğan ve demokrasiyle ilgili görüşleri konusunda açık ve net bir tutum sergilemeleri işte bu nedenle doğru ve gereklidir" seklinde yoruma yer verildi.

 

Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi ise, Başbakan'ın yaptığı açıklamaların gerilimi daha da tırmandırdığı ifade edilerek, "Ankara'nin Sultanı insan hakları ve vatandaş haklarıyla pek ilgisi olmayan biri gibi davranıyor" denildi.

www.jungewelt.de/2013/06-05/038.php