Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye ziyareti Alman basınında geniş yer buldu.

Türkiye'yi ziyaret eden Angela Merkel dün, İstanbul'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Görüşmeye ilişkin Frankfurter Deutsche Welle’nin aktardıklarına göre; Rundschau gazetesinde yer alan yorumda Türkiye'nin Moskova ile yakınlaşmasına karşın en önemli partnerlerinin yine Batılı ülkeler olduğu vurgulandı:

"Pohpohlamaların gösterdiği şudur: Erdoğan Avrupa Birliği ve Almanya ile ilişkileri tamir etmek istiyor. İlişkilerin ağır zarar görmesinin sebebi Türk devlet başkanının Avrupa değerlerini hiçe saydığını göstermesi ve demokratik hakları sürekli tasfiye ederek ülkesini Avrupa Birliği'nden sürekli daha da uzaklaştırması. Türk cumhurbaşkanı kendinden emin davranıyor. Büyük güç rolü oynama iddiasındaki bir ülkenin lideri olmak hoşuna gidiyor. Kendisini Vladimir Putin ile denk görüyor, enerji ve silahlanma politikalarında onunla ittifak yapıyor. Ama Erdoğan soğukkanlı baktığında şunu da biliyor ki Rusya Türkiye'nin en büyük ticari ortağı ve en önemli yatırımcısı olan Avrupa Birliği'nin yerini alamaz. Erdoğan ne kadar esip gürlese de Türkiye'nin önünde ABD ve bir güvenlik çıpası olarak NATO ile ortaklığa da gerçekçi bir alternatif bulunmuyor."

Rhein-Neckar-Zeitung'da yer alan yorumda diplomasinin sadece çıkar odaklı bir alışverişten ibaret olmadığı belirtildi:

"Çıkarların yön verdiği pazarlıkta iyi olan şey, rasyonalite. Almanya Türkiye'ye sığınmacı sorununda, Türkiye de Almanya'ya Avrupa Birliği'nin kapılarının çilingiri ve bir finansör olarak ihtiyaç duyuyor. Kendimize yardım eden bir ülkeye yardımcı olmakta da kötü bir şey yok. Hele ki bu ülke tüm eksikliklerine rağmen iç savaştan, yoksulluktan ve perspektifsizlikten kaçan insanlara yardımcı olmaya hazırsa. Ancak şu da var ki diplomasi, maddiyata bağlı bir pazarlıktan ibaret olamaz. İnsan haklarına uymak, azınlıkların korunması ve adil bir hukuk devleti demokrasilerin birlikte yaşamasının temelidir."

Stuttgarter Nachrichten Türkiye ve Rusya'nın Libya konusunda Avrupalı devletlerin eksiklikleri nedeniyle AB'ye baskı uygulayabildiğini savundu:

"Erdoğan Avrupalıları ayıltmaya çalışıyor. Avrupa'nın Suriye savaşının ilk yıllarındaki bana ne tavrını düşününce buna gücenecek bir şey de yok. Birçok AB ülkesi önce Kaddafi'nin devrilmesinde rol oynadı ve ancak ilk sığınmacı tekneleri gelmeye başladığında uyandılar. Mutabakat hükümetiyle asi General Hafter arasındaki çatışma üzerine İtalya ile Fransa da birbirine girdi. Avrupa'nın Libya'da geride kalmış olması şaşırtıcı değil. Rusya ve Türkiye girişimleriyle AB üzerinde, Avrupalılar buna izin verdiği için baskı uygulayabiliyorlar."

Freie Presse ise yorumunda tek bir iltica sistemine sahip olması halinde AB'nin Türkiye karşısında güçlü olabileceği belirtildi:

"Ekonomik yardımlar da koşullara bağlı olmalı. Erdoğan Avrupa Birliği ülkelerinden daha fazla yatırım istiyorsa, mahkemeleri reforme etmeli, ifade özgürlüğünü güvenceye kavuşturmalı ve ülkeyi yeniden demokrasiye götürmeli. Biri olmadan diğerini alamaz. Ancak aynı zamanda Brüksel de kendi ödevlerini yerine getirmeli: Avrupa Birliği içinde tek bir iltica sistemi olması halinde Erdoğan'ın tehdit potansiyeli de belirgin bir biçimde düşer.”

Reutlinger General-Anzeiger sığınmacıların Avrupa'ya yönelmemesi için Almanya'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iyi ilişkiler içinde olması gerektiğini savundu:

"Elbette insan kendini kandırmamalı. Erdoğan bir milliyetçi. Gelecekte de sürekli esip gürleyecek. Bunu yapmayı takipçilerine borçlu ve bu, onun açısından da bir siyasi başarı reçetesi. Ancak Türkiye'nin Avrupa'ya yaptığı tüm tehditlere rağmen sığınmacı anlaşmasına riayet ettiği de bir gerçek. İç savaştaki Suriye'den Türkiye'ye kaçan 3,6 milyon insan orada yaşıyor. Oradaki insanların ihtiyaçlarını kendi memleketlerinin yakınında karşılamak doğrudur. Bu bakımdan Almanya'nın ve Avrupa'nın önünde gerçekten bir seçim bulunmuyor. Erdoğan'a yardım etmek zorundalar zira aksi takdirde sığınmacılar Almanya'nın, İtalya'nın, Fransa'nın yolunu tutacak."