Türkan Şoray, 49'uncu Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin 'Ustaların Gözünden Sinema' söyleşilerinin konuğu olarak Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrencilerle buluştu. Konferans salonu, Türkan Şoray için hıncahınç doldu. Şoray salona girdiği anda salonu dolduran yüzlerce öğrenci sanatçıyı dakikalarca ayakta alkışladı. Sahnede kendine ayrılan yere oturan Türkan Şoray, alkışların devam etmesi üzerine ayağa kalktı ve bu kez alkışlara 'Sultan' tezahüratı da eklendi.

ÖĞRENCİLERDEN SEVGİ SELİ

Gördüğü ilgi karşısında heyecanını gizleyemeyen Türkan Şoray, "Sevgili gençler kalbim duracaktı. O kadar heyecana kalbim dayanmaz. Harikasınız. O kadar güzel sevgiyle karşılaşmak, pozitif enerjinizle, bunlara muhatap olmak o kadar güzel ki. Hangi kelimelerle ifade edebilirim bilmiyorum. Ama siz beni anlıyorsunuz değil mi?" diye konuştu.

Gençlerle böylesine bir iletişimi kurmuş olmasını bir mucize olarak değerlendiren Şoray, "Sizlerden aldığım bu enerji belki ölene kadar daha çok hayata bağlanmama, sinema yapmama neden oluyor. Bunu hak etmiş olabildiysem bütün yıllarıma helal olsun" dedi. Şoray'ın "Hepinizi sarılıp öptüğümü, kalbinizden, yanağınızdan öptüğümü bilin" sözleri üzerine öğrenciler arasından İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü'nden Baran Türeli, "Bütün arkadaşlar adına ben geleyim mi?" diye seslendi. Türkan Şoray'dan "Evet" karşılığını alan Türeli, koşarak sahneye çıktı ve sanatçıya sarıldı.

SİNEMA BİR MUCİZE

Sinema sanatının mucizevi bir yanı bulunduğunu belirten Şoray, "İyi ki sinemacı olmuşum. Sizlerin sevgisine muhatap oldum. Bunu kazandım. O benim ayrıcalığımdan değil, sinema böyle bir mucize" diye konuştu. Sinemanın, diğer sanat dalları içinde en çağdaşı olduğunu belirten Türkan Şoray, sinemanın hayatı ve gerçeği anlattığını söyledi. Sinemanın bir ifade tarzı olduğunu vurgulayan Şoray, kendi oyunculuk serüveninde canlandırdığı hiçbir karaktere sadece rol olarak yaklaşmadığını söyledi.

BENİM İÇİN ÖNCE SEYİRCİM ÖNEMLİ

Karakterle bütünleşmeyi tercih ettiğini anlatan Şoray, "Tek sırrı, herhalde bu bütünleşme. Yüreğimle, beynimle, hücrelerimle o oluyorum. İçselleştiriyorum. Bazen o kadar ruh değiştirip o oluyorum ki müthiş bir haz duyuyorum" dedi. Bu tercihinin kendisinde empati duygusunun gelişmesini sağladığını aktaran Şoray, şöyle konuştu:

"Oyunculuğun böyle çok güzel bir yanı var. Kendime bazen diyorum ki 'Mesleğimi niçin seviyorum?' Bu meslek bana seyircinin sevgisini kazandırdı. Her şeyden önce onun için seviyorum. Belki beni halen de eleştirenler olabilir. Önce benim seyircimin değer yargıları, beni nasıl görecekleri, bunlar benim için önemli oldu. Genç oyunculardan hep duyarım, 'Benim önce mesleğim önemli. Her türlü rolü oynarım.' Belki hata ama yapamadım. Belki mesleğim adına yanlış ama samimi itirafım, benim için önce seyircim önemli oldu."

Şoray, bunları söylerken "Konuyu galiba çok dağıttım" deyince araya giren söyleşinin moderatörü AÜ İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı Başkanı Doç.Dr. Nurdan Akıner, "Şöyle toparlayabiliriz: Sayın Türkan Şoray, 'Ben sizin için soyunmadım, öpüşmedim' demek istiyor" dedi. Moderatör Akıner'in sözleri salondan büyük alkış alırken, Şoray, biraz da utanarak, "Hayır o şekilde değil" dedi ve Türk sinemasına damgasını vuran 'Türkan Şoray Kanunları'nın nasıl oluştuğunu anlattı.

SAÇINI OKŞADI DİYE TELGRAF YAĞMURU

Toplumun değer yargılarına çok saygılı olduğunu belirten Şoray, bu ilkelerin seyirciyle kurulan bir bağla ortaya çıktığını söyledi. Yıllar önce evli bir kadını canlandırdığı filmde eski erkek arkadaşının saçını okşadığı için evine 'Bunu nasıl yaparsın?' diyen telgraflar geldiğini anlatan Şoray, "Baktım seyircim huzursuz oluyor. O olmasın diye o tip sahnelere itiraz etmiştim" dedi. Ama yıllar içinde toplumun değiştiğini, değer yargılarının farklılaştığını belirten Şoray, konuşmasına şöyle devam etti:

"Yaşamın içinde gerçek bir insansa sarılma da var, her şey var. Bunları ben de biliyorum tabii. Çok doğal, çok masum. Giderek anlayışın değişmesiyle yıllar sonra gelen filmler, diziler her şey çok başka bir yere geldi. Ben de yıllar sonra seyircimin nasıl tepki verdiğini takip ederek hayatın içinde ne gerekiyorsa o kadını canlandırmaya başladım. Atıf Yılmaz'ın çektiği 'Mine' buna örnektir. Öyle olması gerekiyordu ve şimdi o karakter ne yaşaması gerekiyorsa belli bir estetik görüş içinde, o tür aşırı sahnelere bir şey olarak bakmadan, konunun içinde gerekiyorsa çok normal. Bütün yaptığım filmlere bu şekilde bakıyorum."

SEYİRCİM NASIL İSTİYORSA ÖYLE YAŞADIM

Hayatı boyunca birinci önceliğinin hep sinema olduğunu, yıllar içinde gelen konser ve sahne tekliflerini 'Sinemaya ihanet olur' düşüncesiyle reddettiğini belirten Şoray, "Benim seyircim benim nasıl yaşamamı istiyorsa öyle yaşamaya gayret ettim" dedi. Yakın bir geçmişte, dünya çapında önemli bir yönetmenin kendisini miras meselesi nedeniyle masum bir genç kızın sevgilisini baştan çıkarmaya çalışan bir kadını canlandırmasını istediğini anlatan Türkan Şoray, "Güzel bir rol. Oynayayım mı oynamayayım mı? Seyircim kabul eder mi, etmez mi? En sonunda 'Hayır' dedim. Aslında aykırı bir rol oynamak istiyorum ama seyircim bunu nasıl karşılar bilemiyorum. Bir oyuncu her rolü oynamalı. Kızıyorum kendime. Ama duygularım bu. Eleştiriliyor da. Birçok oyuncu beni duysa 'Oyuncunun dememesi gereken şeyleri söylüyor' diyecek" diye konuştu.

CÜNEYT ARKIN TANIDIĞIM EN CENTİLMEN ERKEK

Birlikte çalışmaktan en çok keyif aldığı oyuncuların sorulması üzerine Türkan Şoray, birlikte film yaptıkları erkek oyuncuların hepsinin farklı özellikleri olduğunu söyledi. Cüneyt Arkın'ın bugüne kadar tanıdığı en kibar, en centilmen erkek olduğunu belirten Şoray, "Onun olduğu yere girdiğiniz zaman ceketini ilikler. Çok hoş bir özellik bence" dedi.

KAMERA ÖNÜNDE KADİR'E, TARIK'A AŞIK OLDUM

Ediz Hun için "Dünya beyefendisi" yorumunda bulunan Şoray, Hun'un aynı zamanda matrak olduğunu ve komediye çok yatkın olduğunu dile getirdi. Tarık Akan'ı muzip bir çocuğa benzeten Şoray, Kadir İnanır'ın ise çok güzel gülüp, çok güzel baktığını söyledi. Türkan Şoray, "Uzun uzun bakışırız. Kamera önündedir her şey. O kameranın önünde Kadir'e Tarık'a aşık olmuşumdur. Onlar da bana herhalde aşık olmuşlardır. O kamera 'Stop' dediğinde bitiyor. O an. Kameranın sırrı bu" diye konuştu.

Türkan Şoray, Türk sinemasının efsane jönlerini değerlendirirken gençlerin Yılmaz Güney'i sorması üzerine, "Onu hiç sormayın. Sinema kariyerimdeki tek 'keşke'm. Onunla film yapmak için bir şeyleri zorlayabilseydim" dedi.

BAŞKA SULTAN

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Türkan Şoray'ın 'Sultan' olarak akıllarda yer ettiğini belirterek, "Sultan ya doğuştan olunur ya da bazı kişiler, onların da çoğu politikacıdır, kendilerini sultan ilan ederler. Burada, aramızda, başka bir sultan var. Halkın Sultanı, Gönüllerin Sultanı" diye konuştu.



EB(SU/CK)