Alman RTL televizyonunda yayınlanan “İyi zamanlar kötü zamanlar” dizisinde fizyoterapist Ayla Özgül karakterini canlandıran Sıla Şahin DHA'dan Mesut Zeyrek'in sorularını yanıtladı. İstanbul'da buluştuğumuz Sıla Şahin ile diziyi, geleceğini, güzelliğini ve Türk kadınlarının imajını konuştuk. Sorularımıza tüm içtenliği ile yanıt veren Şahin, iki dilliğin büyük bir avantaj olduğunu belirterek, uyumun sırrını da anlattı.

 

RTL'de yayınlanan ve rol aldığın “GZSZ” isimli diziden biraz bahsedermisin?

 

Fizyoterapist Ayla Özgül karakteriyle rol aldığım dizi 20 yıldan beri yayınlanan Almanya'nın en popüler dizilerinden biri. Ayla'nın dizide Alman bir sevgilisi var. Benim de şansım dizide sevgilim rolündeki kişinin günlük hayatta da birlikte olduğum kişi olması. Bu yüzden de çekimler çok keyifli geçiyor ve çok mutluyum. İki buçuk yılı aşkın süredir orada oyunculuk yapıyorum ve bu süre zarfında çok şey öğrendim. Pazar hariç hemen hemen her gün çekimlerimiz oluyor.

 

Dizide en çok hayranı olan oyunculardan birisin.

 

Hayran kitlesi tabi ki zamanla olan, biriken ve büyüyen bir şey. Bende bundan dolayı çok mutluluk duyuyorum çünkü böyle olmasa birşeylerin yanlış gittiğini düşünürüm. Çok mutluyum, umarım daha fazla gençlerimiz Almanya'da güzel dizilerde oynarlar ve başarılı olurlar. Ben ve benim gibi isimler belki öncü olmuş olabiliriz, gençlerimize yol açma açısından önemli bir görev üstlendiğimizi düşünüyorum.

 

İki kültür ve dille yetişmiş olmana rağmen her ikisinde de başarılısın, bunun sırrı nedir?

 

Bence bir topluma uyum sağlayabilmek için açık olmak lazım, meraklı olmak lazım, karşı tarafa saygılı olmak lazım, sonuçta biz onların ülkesinde yaşıyoruz. Ben burada yaşayan biri olarak sadece Türküm diyemem, Almanya'yı da seviyorum, birçok Alman arkadaşlarım var, Almanca konuşuyorum, Türkçe konuşuyorum, hatta bazen Almanca başlayıp Türkçe bitiriyorum bazen. Bence bu büyük bir zenginlik. Dilerim ki çok daha fazla melez insanlarımız doğar burada. Hatta bir Polonyalı ile Türk, bir Afrikalı ile Türk neden olmasın, ben böyle şeyleri seviyorum ve hiçbir kaygı duymuyorum. Bunlar birer zenginliktir. Entegrasyon bence sanatla çok daha kolaylaşabiliyor.

 

Nasıl geldin buralara?

 

Babam tiyatrocuydu. Küçükken babamın provalarını seyrederdim ve çok hoşuma giderdi. Ama eskiden hayalimde balerin olmak vardı. Tabi ki ergenlik çağını bitirip 18 yaşıma geldikten sonra ise daha farklı şeyler ilgimi çekmeye başladı. Bu dönemlerde biraz baleden de sıkılarak tiyatroyu denemek istedim ve tiyatroya başladım. Küçük küçük dizi ve filmlerde roller aldım, tiyatro kursuna gittim. Daha sonra tiyatro okuluna başvurdum ve kazandım. Daha sonra zaten dizi olayı çıktı. Başta beni 3 aylık alacaklarını söylediler, bakıp izleyince ve izleyici kitlesi de artınca kontratımı da uzattılar. Türk bir aişlenin entegre olmasını istediler, Berlini düşündüğümüz zaman Berlin'de gerçekten çok fazla Türk yaşıyor, dizinin de gerçekçi olması gerekiyordu, bu bağlamda beni de diziye böylece ilave ettiler.

 

Türk dizilerini takip ediyor musun?

 

Açıkçası Türk dizilerini çok takip edemiyorum ama sürekli annemden duyuyorum, annem dizileri ve Türk kanallarını çok seviyor, o yüzden misafirliğe gittiğimiz zaman annem dizilerini izlediği için bende onunla birlikte izliyorum. Türkiye dizi konusunda çok başarılı, projeler de çok kaliteli ve bu hoşuma gidiyor. İlerde güzel bir teklif gelirse tabi ki Türkiye'de çalışmayı düşünürüm. Bir sürü güzel dizilerimiz var mesela Muhteşem Yüzyıl var, Behzat Ç. var, Suskunlar var çok hoşuma gidiyor. İyi bir dizide Türkiye'de bir deneyim kazanmak isterim.

 

Nasıl bir rolde oynamak isterdin?

 

Almanya'daki rolümden daha farklı bir rol isterdim. Yeni bir rol yeni hazırlıklar gerektirir, yeni şeyler öğrenmek demektir o yüzden kendi karakterime de çok uzak bir rol olmasını isterdim.

 

Başta erkekler olmak üzere çok fazla hayranın var ama senin gönlünde ise başka biri var. Ufukta evlilik var mı?

 

Olabilir, olmayabilir de. Daha çok gencim bakalım önümüzdeki aylar ne getirecek, sürprizlere açığım yani. Gelecekte iki çocuğum olkmasını isterim bu çocuklardan birinin benden olmasını diğerini ise evlatlık olarak almak isterim.

 

Bu ülkeye iyi uyum sağlamış biri olarak sence uyumun sırrı nedir?

 

Uyumun sırrı yaşadığın ülkeyi benimsemek ve yaşadığın ülkeyi sevmektir. Şimdiye kadar ırkçılığa maruz kalmadım çünkü ben kendimi yabancı olarak hissetmiyorum Almanya'da.

 

Kadınlarımızın özellikle yabancıların gözündeki imajı sence nasıl düzelir?

 

Bu imajı kadınlar olarak daha fazla başatı sağlayarak ve sanatla yıkabiliriz. Biraz da bu Alman medyasının bizim kadınımızı böyle gördüğü için bu tür örnekler öne çıkıyor. Yani Almanya'da sadece dayak yiyen Ya da çocuk bakan kadınlarımız yok. Avukat kadınlarımız var, doktor kadınlarımız var, oyuncu kadınlarımız var, birçok alanda kadınlarımız artık çok çok başarılı oldular. Belki bu başarı hikayeleri onlara çok ilginç gelmiyor, şiddet olayları daha çok ilgilerini çektiği için maalesef bu imaj üzerimizden kolay silinmiyor.

 

Yaşını hiç göstermiyorsun, bu güzelliğinin sırrı ne?

 

 Bence yaşını göstermemek bayanlar için bir avantajdır. Zaten bazen kendimi 26 yaşında gibi hissetmiyorum, bazen 5 yaşımda oluyorum bazen 14 bazen ise 20. Yani gönlüm daha çok genç.

 

Şöhret senin hayatında neleri değiştirdi ve gelecekten ne bekliyorsun?

 

Çok stresli bir dönem geçirdim, çok stresli bir hayat aslında. Hayatım dışarıya yansıdığı gibi sadece parlak değil. Hayat sadece kırmızı halılar ya da güzel eğlenceler ya da davetler değil benim için. Gelecekte kitap yazmak istiyorum, senaryo yazmak istiyorum, başarılı bir oyuncu olarak devam etmek istiyorum. Tabi ki çok çalışıyorum, kendimi geliştirmek için de çok çaba sarf ediyorum. İyi yerlerde iyi insanlarla vakit geçirmeye çalışıyorum, bunu yaparken de çıktığım insanlara tabi ki çok dikkat ediyorum. Mesela şu an sizinle oturuyorum acaba yanlış anlaşılır mı diye düşünüyorsun tabi. Bunun için İstanbul benim için çok rahat, burada birazcık kafamı dinleyebildim.