Evlerin gülen gözleri, kahkahaların ustası, rengarenk bir ülkenin ortak noktası... 

İyi bir insan olmanın, birbirine güvenmenin, gerçekten sevmenin ve sevilmenin sinemadaki temsiliydi Yeşilçam. Kan bağı olmasa da aile olmaktı. Ve o efsane yılların unutulmaz ismiydi Kemal Sunal...

Ailelerin en güzel akşamlarının vazgeçilmez konuğuydu. Güzel günleri filmleriyle süsler, kahkahaları ile taçlardı. Her ailenin bir üyesi, bir ferdiydi. Namı diğer Gülen Adam, Kahkahalar Kralı…

O güldü, savaşlarla, fakirlikle, acılarla mücadele eden bir ülke güldü. O ağladı, göz yaşları ardından sel oldu aktı. Herkesin içinden bir parçaydı. Kiminin saflığı, kiminin temizliği, kiminin hayalleriydi. Kemal Sunal'ı birkaç kelimeyle anlatmak kolay değildi. Ama o kendini hayat verdiği rollerde ifade etti. En güzel şekilde anlattı.

Bazen Zübük oldu politikaya girdi, bazen de dilenci kılığındaydı. Yeşilçam'ın unutulmaz ismi, kült filmlerinin mimarıydı. Türkiye'nin Şaban'ı, Kibar Feyzo'su, Tosun Paşa'sıydı.

Yıl, 11 Kasım 1944. Kemal Sunal soğuk bir kasım sabahı Malatya'da doğar. Babası Malatyalı Mustafa Sunal, ailesiyle Malatya'dan İstanbul'a taşınır. Emineönü'ne bağlı Küçükpazar semtine taşınır. Küçükpazar Kemal Sunal'ın hayatında öyle sıradan bir semt değildi. Oynadığı rollerin temelleri o mahallede atılmıştır. Her bir filminde, Kemal Sunal'ın çocukluğunun geçtiği Küçükpazar semtinden birileri vardır.

Annesi Saime Sunal ev hanımıdır. Cengiz ve Cemil adında da iki kardeşi vardır. İlk ve orta okulun ardından hayatını değiştiren Vefa Lisesi'ne yazıldı. Vafa Lisesi'nde değişti, daha neşeli bir genç oldu. Sınıf başkanı da oldu. Ama haylaz bir öğrenciydi de. Öyle ki Vefa Lisesi'nden tam 11 yılda mezun oldu.

Tiyatrocu olmak istediği için okulda müsamereler düzenledi. Hocaları ondaki ışığı hemen fark etti. Özelikle de felsefe öğretmeni Belkıs Bakır bu konuyla ilgilendi. Sunal'a "Seni oyunculuğa başlamanı sağlayacak kişiler ile tanıştırabilirim" dedi. Ancak babası Mustafa Sunal, oğlunun tiyatrocu olma isteğine karşı çıktı. Araya yine felsefe hocası girdi. Mustafa Sunal'ı ikna etti. Babadan izin alan Sunal, Belkıs Hoca'nın da yardımıyla Müşfik Kenter ile tanıştı. Bu sayede Kemal Sunal büyük bir sahnede ilk kez rol aldı. Tiyatro oyunun adı 'Deli İbrahim'di. Çok küçük bir rolü vardı ama öyle aşk ile öylesine sevgi ile bağlıydı ki o küçük rol bile parlamasının önüne geçemedi.

Müşfik Kenter Tiyatrosu'nda çok fazla durmadı, ayrıldı. Pendik Tiyatrosu'nun kurulacağını duydu. Uzun yıllar arkadaşlık yapacağı Bülent Kayabaş ile burada tanıştı. Tiyatro pek ilgi göremeyince kapandı.

Usta oyuncu daha sonra Devekuşu Kabare Tiyatroları'nda yer almaya başladı. Münir Özkul onu 'Dün Bugün' adlı tiyatro oyununda izledi. Özkul, Sunal'ın performansından çok etkilendi. Yanında oturan Ertem Eğilmez'e, "Bak Ertem, dikkat et bu çocuğa. İş var bunda" dedi. Eğilmez, Kemal Sunal'ın peşine düştü.

Devekuşu Kabare'de Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ayşen Gruda gibi ünlü isimler ile sahnede roller aldı. Turnedeyken hayatının aşkı Gül Sunal ile tanıştı. Çift 1975 yılında evlendi. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimli iki çocukları dünyaya geldi.

Sunal'ın peşinde olan yönetmen Ertem Eğilmez, "Tatlı Dillim" sinema filminde Kemal Sunal'ı kadroya dahil etti. Bu usta oyuncunun ilk sinema filmiydi. Kemal Sunal filmleri diye uzun yıllar anılacak filmler birbiri ardına sıralandı. İnek Şaban, Süt Kardeşler, Çöpçüler Kralı, Davaro, Mavi Boncuk, Sakar Şakir, Canım Kardeşim ve nice unutulmaz film. Usta oyuncu bugüne kadar 82 filmde rol aldı. Oyunculuktaki başarısı yıllarca konuşuldu Kimine göre sırrı gülüşüydü. Filmlerinde daha çok saf, şanslı ama iyi yürekli insanları canlandırdı. 'Kapıcılar Kralı' filmiyle 14. Antalya Film Festivali'nde en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. 2. Ankara Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü 'Düttürü Dünya' ile kazandı. 35. Antalya Film Festivali'nde Yaşam Boyu Onur Ödülü'ne layık görüldü. Onunla çalışan bütün yönetmenlerin ve oyuncu arkadaşlarının söylediği tek söz vardı: Disiplin.

Bir ülkeyi kahkahalara boğan Sunal, kendi hayatında çok gülmezdi. Şakaları, esprileri sever ama laubaliliğe katlanamazdı. Rengarenk bir ülkenin ortak noktasıydı. Ülkesine karşı sorumluluk hissederdi. Topluma iyi örnek olmak için ara verdiği üniversite öğrenimine devam etti. 50 yaşında diplomasını eline aldı. Yüksek lisans tezi, komedyen kimliği ile Kemal Sunal'ın filmlerinin incelenmesidir.

1990 yılından itibaren filmleri kesintisiz her gün bir kanalda gösterildi. Ancak bu gösterimlerden Sunal para kazanamadı. Piyasanın en çok iş yapan filmlerinin oyuncusuydu. Sinamada Hababam Sınıfı efsanesi ile kitlelerin gönlüne girdi. Televizyonda ise Kemal Sunal filmi gösteren kanallar bir adım öne geçti.

Birçok yönetmen onu komedi filmlerinde oynattı ancak o hep farklı bir arayıştaydı. Oyunculukta yenilik yapmak istiyordu. Bu yeniliği Sinan Çetin'in filminde buldu. Bu film usta oyuncunun son filmi oldu. Her zaman güldüren adam 'Propaganda' filminde hüngür hüngür ağlattı. Sanki sevenleriyle o filmde vedalaştı. Ve o kara gün geldi çattı. Bir ülkeyi yasa boğacak haber geldi. Kemal Sunal, 3 Temmuz 2000 tarihinde bir uçak yolculuğu sırasında kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu. Haber duyuldu. Kitleler havaalanına akın etti. Haberini yapan gazeteciler dahi göz yaşlarına boğuldu. Dostları, ailesi, sevenleri, bir ülke ağladı. Balalayka filmi için kamera önüne çıkamadı usta oyuncu.

Dolu dolu bir hayat yaşadı. Gülüşüne dünyaları sığdırdı, ölümünün üzerinden 20 yıl geçti. Ona duyulan özlem de sevgi de bitmedi. Tersine katlanarak büyüdü. Yeni nesiller yine Sunal filmleriyle büyüdü.