Ünlü Yönetmen Fatih Akın beststeller gençlik romanı “Tschick”in filmini çekti. Akın, “Bir şirketim var ve çalışanlara ödemek zorundayım ve ailemi beslemek zorunda kalırsam, o zaman her şeyi yaparım, o zaman bir bankayı da soyarım.” dedi.

Fatih Akın’ın yeni filmi ‘Tschick’, yazar Wolfgang Herrndorf’un aynı adlı gençlik romanından uyarlama.Rusya göçmeni ‘Tschick’ lakaplı gençle varlıklı bir Alman genci arasındaki ilişkiyi konu alıyor.

SENARYOSU BANA AİT DEĞİL

Filmin senaryosu ve yapımının kendisine ait olmadığını belirten Fatih Akın, “Senaryo ve yapımı bana ait olunca, daha çok zamana ihtiyacım var. Ben 3-5 yılda değil, bir buçuk yılda bir film çevirmek istiyorum. Bunun için arada bir sadece yönetmenlik yapmam gerekiyor” ifadesini kullandı.

Hamburger Abendblatt gazetesinde kendisiyle yapılan röportajdan bazı bölümler:

Perşembe'den itibaren "Tschick" bütün Almanya sinemalarında. Bu filmi acilen paraya ihtiyacınız olduğu için çektiğiniz doğru mu?

Fatih Akın: "Geçim sıkıntısı içinde değildim, ama aslında başka bir film çekmek istiyordum ama finansmanı gerçekleşmedi. Çekime başlamadan üç ay önce projenin fişi çekildi. Elbete bunun benim mali bakımdan başarısız olan "The Cut" (Kesik) filmimle alakası var. Birden bire artık bütün finansmanları sağlayan başarılı bir film yapımcısı değildim. Doğal olarak insan kaygılanmaya başlıyor. Nihayetinde bir şirketim var ve çalışanlara ödemek zorundayım ve ailemi beslemek zorunda kalırsam, o zaman her şeyi yaparım, o zaman bir bankayı da soyarım. Ne olursa olsun. Fakat o noktaya gelmedim....."

Akın "Tiyatroya geçmeyi düşündüm. Güzel sanatlarda ders vermek istedim, ama başvuruda geciktim. Eşim önce bir tatil yapalım dedi. O sırada ‘Tschick’ filmi için teklif aldım" dedi.



Ana-babanız Türkiyeli, siz de Almanyalı Türklerin hayatı üzerine ve hatta Türkiye’deki hayatı konu alan filmler yaptınız. Şimdi ülkenizdeki darbe girişimiden sonra bu ülkeye nasıl bakıyorsunuz?

Çok çalıştığım ve bir buçuk senedir de tatil yapmadığımdan, uzun sürede orada değildim. Sadece film açısından bakarsak, "The Cut" (Kesik)den sonra Türkiye konusu ve Türk tarihinin işlenmesi meselesi benim için bir kere kapanmıştır. Beni filmlerimde meşgul eden şey, her zaman “Nereye aitim? Nerede çalışmak istiyorum?” sorusuydu. Ve cevap şudur: Ben buraya aitim. Hamburg’a. Türkiye ana-babamın memleketi, orayı seviyorum ve orada pek çok iyi arkadaşım var. Ama benim memleketim Almanya. Bu nedenle gelecekte artık Türkiye’dekilerden daha fazla burada Almanya’daki sorunlarla uğraşmalıyım diye düşünüyorum.

Yine de orada olup bitenler hakkında bir fikriniz vardır..

Geçen yıllarda Türkiye’de durum keskinleşti, her şey çok radikal oldu. 2004’de daha Erdoğan yönetimindeyken de, orada “ Yaşamın Kıyısı” filmini çevirdim, o zaman Türkiye daha önce olmadığı kadar liberaldi. 2013’de Erdoğan’dan Ermenilere “Acınız acımızdır” mesajı vardı. Ama durum şimdi şöyle: Türkiye savaş bölgesinin kıyısında ve Putin’den Obama’ya, oradan Çin’e ve Körfez ülkelerine kadar tüm dünya Suriye’de etkili olmak istiyor. Böyle uç bir durum, politikanın aşırı bir tepkisine yol açar. O kadar çok güvensizliklerin olduğu bir zamanda, insana nereye gideceğini söyleyecek güçlü bir adam arzusu hızla ortaya çıkar. Bu, Türkye’de bugün olanların bir kısmını açıklar. Düşünün bir kez, Danimarka veya Hollanda’da savaş olsa, Almanya nasıl olurdu?



Almayalı Türklerin Erdoğan’a bu kadar büyük desteği nerden geliyor?

Bu, geçmiş 20-30 yıllık politikanın bir sonucudur. İnsanlar, burda göçmen kökenlilerin halkımızın bir parçası olarak kavrayacak durum değildi. Erdoğan’ı destekleyenlerin çoğunluğu, toplumsal olarak orta tabakalardan geliyor. Vergilerini ödüyorlar, kriminal değiller, Almanca konuşuyorlar, çocuklar alman okuluna gidiyor. Ama Almanya’da ikinci sınıf vatandaş hissettikleri içini gururları incinmiş. Şimdi bu nedenle o kadar tepkili davranıyorlar.Erdoğan’dan önceki Türk hükümetlerinin de bunda payı var: Onlar için Almanyalı Türkler, sadece köylü idi. Ve Erdoğan geldi ve onlara güven duygusu verdi. Ayrıca sıkça unutulan bir şey daha var: Türklerin nerdeyse yarısı da Erdoğan’ın AKP’sini desteklemiyor.

Faith Akın'ın aldığı ödüllerden bazıları...

1998 Bavaria Film Ödülleri - En İyi Genç Yönetmen (Kısa ve Acısız)

1998 Locarno Film Festivali - Bronz Leopar (Kısa ve Acısız)

2004 Berlin Film Festivali - Altın Ayı (Duvara Karşı)

2004 Avrupa Film Ödülleri - En İyi Film, İzleyici Ödülü (Duvara Karşı)

2007 Antalya Altın Portakal Film Festivali - En İyi Yönetmen (Yaşamın Kıyısında)

2007 Bavaria Film Ödülleri - En İyi Yönetmen (Yaşamın Kıyısında)

2007 Avrupa Parlamentosu tarafından verilen Avrupa Sineması LUX Ödülü (Yaşamın Kıyısında)

2007 Cannes Film Festivali - En İyi Senaryo Yaşamın Kıyısında

2014 - Douglas-Sirk Ödülü