Güldürü ve hiciv üstadının hikayeleri, Çin'den Arap topraklarına, Avrupa'dan Orta Asta'ya kadar birçok ülkede varlığını günümüzde de devam ettiriyor.

Özbeklerin deyimiyle "Hoca Nasreddin Efendi" tarihi İpek Yolu üzerindeki Buhara kentinin simgeleri arasında.

Peki adeta halk kahramanı gibi sevilen bu kişi kim? Nasreddin Hoca nerede yaşadı? O gerçek bir kişilik mi yoksa mitoloji dünyasından bir karakter mi?

Nasreddin Hoca'yı Özbekistan'ın Buhara kentinde halka sorduk.

Nasreddin Hoca kimdir?

Anlattığı fıkralarla ve nükteli sözlerle çevresindekilere 'dersler veren' Nasreddin Hoca'nın hikayeleri bugün de dilden dile aktarılıyor.

Anadolu Selçukluları döneminde yaşayan Nasreddin Hoca, 1208 yılında Eskişehir'in Sivrihisar'a bağlı Hortu köyünde doğdu. Sivrihisar'da medresede eğitimi aldı, babasının ölümü üzerine döndüğü memleketinde köy imamlığı yaptı. Akşehir'e giderek mülki görevler üstlendi.

1284'te Akşehir'de öldü ve adına burada Nasreddin Hoca Türbesi yapıldı.

1996 yılı UNESCO tarafından tüm dünyada Nasreddin Hoca Yılı olarak kutlandı.

Günümüzde Nasreddin Hoca adına şenlikler, yarışmalar ve etkinlikler düzenleniyor. Bu yıl 60'ıncısı yapılan Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği de onlar arasında.

Özbeklerin Nasreddin Hocası mitolojik kahraman mı?

Euronews'in haberine göre Nasreddin Hoca'nın yaşayıp yaşamadığı konusunda halk bilimciler farklı görüşler ortaya koyuyor. Bir kesim, Nasreddin Hoca'nın yaşamadığını öne sürüyor. Onun folklorik bir hayal ürünü olduğunu söyleyenler de bulunuyor. Ancak halk bilimcilerin büyük çoğunluğu Nasreddin Hoca'nın tarihi bir kişilik olduğunu kabul ediyor.

Nasreddin Hoca karakteri Arap dünyasında, Çin, Bulgaristan, İran, Macaristan, Rusya ve Orta Asya ülkelerinde de bulunuyor.

Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tataristan gibi yerlerde onun yaşamış gerçek bir kişi olduğuna inanılıyor.

Orta Asya coğrafyasında Apandi, Afandi, Ependi, Koja Nasır gibi isimlerle biliniyor. Özbekistan'da Hoca Nasreddin Efendi olarak anılıyor.

Özbekistan'da Buhara’nın Şirini köyünde doğduğu iddia edilen Nasreddin Hoca, mitolojik bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.

Rivayete göre "Testi, çömlek, saksı işleriyle uğraşan Şermamat’ın hanımının çocuğu olmaz. Bunun üzerine kadın sabahlara kadar dua eder. Sabahleyin, testi, çömlek, saksılarını Özbekistan pazarına götüren Şermamat, büyük bir çömleğin içerisinde dişleri çıkmış bir erkek çocukla karşılaşır. Özbek inançlarına göre ağzında dişiyle doğan çocuk gelecekte ya bir han, ya da itibarlı bir kimse olacaktır. Bu durumda çömleğin içerisinde bulunan çocuğun kime ait olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Doksan gün boyunca çocuğun anne ve babası aranırsa da bulunamaz ve çocuğa ‘Nasreddin’ adı verilerek büyütülür. Zeki, çalışkan, söz cambazı Nasreddin, pazarda çömlekçilik yaparak hayatını devam ettirir"

Nasreddin Hoca için kim ne dedi?

Farklı ülkelerde değişik hikayeleri bulunan Nasreddin Hoca'yı halk edebiyatçıları ve yazarlar da gerçek bir kişilik olarak anlatıyor.

Abdulbaki Gölpınarlı (İlahiyat ve Edebiyat Tarihçisi)

"Halk Hoca’dır… Hoca, halkın muhayyilesinde; halk, icap edince öz nefsine bile onun nüktesiyle çatıyor, onun diliyle sözler sarfediyor. Bedri Rahmi Eyuboglu’nun dediği gibi yakın zamanda bir gün Hoca, otobüse, dolmuşa da binecek, taksiye de binmek isteyecek mutlaka."

İlhan Başgöz (Folklor Araştırmacısı, Yazar)

"En az 500 yıldan beri onun fıkralarını dinleyerek, beslenerek büyümüşüz. Bu etki çocuk çoluk, genç ihtiyar hepimize işlemiş. Böylece Nasreddin Hoca’yı Türk halkı yarattığı kadar, Türk halkını da Nasreddin Hoca yaratmıştır."

Adnan Binyazar (Yazar, Eleştirmen)

"Nasreddin Hoca, her kesim halkın; köylünün kentlinin, varsılın yoksulun çelişkilerini, düşüncelerini, eleştirilerini dile getirir. Fıkralarda yerellik, sınıfsallık özelliği önemli bir ayrılık yaratmakla birlikte, Nasreddin Hoca’da bu görülmez. Başta komşu ülkeler olmak üzere, bütün dünyada tanınmasının, yaygınlaşmasının nedenini, onun bu evrensel yönünde aramak gerekir."

Şükrü Kurgan (Eğitimci, Yazar)

"Nasreddin Hoca mizahı, Türk halkının sorunları ile beraber yürüyen, toplum eğitimine yönelmiş, yapıcı bir mizahtır. Türk halkı, yüzyıllar boyunca dertlerini bu mizahla avutmuş, sevinebildiği mutlu günlerde de, bu mizahın sevinci ile yaşamıştı. Bu, Nasreddin Hoca sevinci ile yaşamak, hafif olmak, işleri şakaya almak demek değildir, sadece güler yüzü ciddiliğe engel saymamak, yani Türk halkı gibi‚ güler yüzle ciddi olmak demektir."

Aziz Nesin (Yazar)

"Doğumundan önce de, ölümünden sonra da yasamış insan Nasreddin Hoca’dır. Ölümünden sonra yasamış başka tarihsel ve toplumsal kişiler vardır, ama ölümünden önce de yaşamış olan dünyadaki tek insan Nasreddin Hoca’dır. Nazım Hikmet, Hocayı gülen değil, ağlayan insan sembolü olarak göstermiştir. Nasreddin Hoca fıkralarının özünde gözyaşı vardır. Türk halkı bu fıkralara, ağlamanın yerine, gülmüştür. Çünkü Nasreddin Hoca yalnız alay etmekle yetinmemiş, ezilen halkın da kaltabanlığı, o çürümüş toplumdaki korkaklığı, ikiyüzlülüğü, yüreksizliği, sahteciliğiyle de alay etmiştir. Aslında Nasreddin Hoca derken, Türk halkının kendisini anlamaktayız."