Fulya Omaç - Çeşme

Finansörlüğünü Vehbi Koç Vakfı’nın üstlendiği, Türkiye Sualtı Arkeolojisi (TİNA) Vakfı’nın ise projenin gerçekleşmesi için büyük katkı sağladığı, Ankara Üniversitesi Sualtı Arkeolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi (ANKÜSAM) tarafından yapılan Urla - Çeşmealtı’ndaki Ankara Üniversitesi Mustafa Vehbi Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi ve Arkeoparkı açılış için gün sayıyor. Geçtiğimiz yıl inşaatına başlanan ve bu yıl Eylül ayında açılması planlanan Türkiye’nin ilk Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi ve Arkeoparkı 15 gün içinde iki önemli konuğu ağırladı. Önce Koç Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, ardından da dün Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç tarafından ziyaret edilen merkezde, ANKÜSAM Başkanı Hayat Erkanal tarafından çalışmalar hakkında bilgi verildi. TİNA Vakfı Başkanı Oğuz Aydemir’in de eşlik ettiği ziyaretlerde, Koç grubu desteklerinin devam edeceği bildirildi.

FEVKALADE BİR MERKEZ KURULMUŞ

Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç ilk olarak yapımı son aşamaya gelen Mustafa Vehbi Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi ve Arkeoparkı’nı gezdi. Gördükleri karşısında çok etkilendiğini belirten Rahmi Koç, “Fevkalade bir merkez kurulmuş. İnşallah birkaç sene sonra geldiğimizde de, donatılmış olarak tam kapasite çalışır halde görürüz. Bu tür merkezler memlekete büyük fayda sağlıyor. Hem bizim, hem de dünyanın deniz tarihine katkıları gerçekten çok büyük. Emeği geçenleri kutluyorum” diye konuştu.

BURADA BİR TARİH GERİ GETİRİLİYOR

Bu ziyaretin ardından Urla İskele’de bulunan Ankara Üniversitesi’nin antik tekne yapım atölyesini gezen ve bilgi alan Rahmi Koç burada yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Kybele teknesini daha önceden biliyordum. Bu tekneyle Marsilya’ya yapılan yolculuk hayli ilginçti. Kendisini burada görünce daha da memnun oldum. Çivi kullanılmadan yapılan Kiklat tekneleri zamanında Ege Denizi’nde ticaret ve yolculuğun en önemli unsurlarıydı. Burada bir tarihi adeta geri getiriyorlar. Atölyeyi de çok beğendim. Başarılarının devamını diliyorum.”

DENEYSEL ARKEOLOJİ YARDIMIYLA YAPILAN TEKNELER SERGİLENECEK

TİNA Vakfı Başkanı Oğuz Aydemir ise Urla’da iki ayrı yerde yapılan çalışmaları yerinde gezip gördüklerini ve su altı arkeolojisi adına memnuniyet duyduklarını belirterek, “Bu yerlerden bir tanesi Sualtı Araştırma Merkezi. Diğeri ise deneysel arkeolojiye yönelik teknelerin yapıldığı atölye. Mustafa Vehbi Koç Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi ve Arkeoparkı zaman içerisinde, deneysel arkeoloji yardımıyla yapılan değişik dönemlere ait teknelerin sergilendiği, alanında Türkiye’de tek, dünyada sayılı merkezlerden biri olacak. Yabancı uzmanlar buna başka bir anlatımla interpretation (yorumlama) diyorlar. Bir tarih burada canlandırılacak. Ayrıca eğitim verilecek. Değişik yaş gruplarına uygun tanıtım yapma amacı güdülüyor. Şu anda arkadaşlarımız burada ön çalışma, dokümantasyon aşamasında. Sonra uygulama kısmıyla gerçek anlamda hayat bulacak merkezde bürokratik bir takım eksiklikleri var. Araziyle ilgili eksiklikler tamamlandıktan sonra arkeopark kısmı da hemen gündeme gelecek. Biraz zaman alabilir ama tamamlandığında çok güzel bir sergiye kavuşacağız” dedi.

15 GÜNDE İKİ ÖNEMLİ KONUK AĞIRLADIK

ANKÜSAM Başkanı Prof. Dr. Hayat Erkanal her iki ziyaretten de duyduğu memnuniyeti dile getirerek, adım adım mutlu sona doğru ilerlediklerini söyledi. Önümüzdeki hafta daha detaylı bir açıklama yapılacağını belirten Erkanal şöyle konuştu:


“Yaklaşık 15 gün önce Mustafa Koç geldiğinde kendisiyle bundan sonra yapılacakları konuşurken, Ankara Üniversitesi’nin burada çok güzel şeyler yaptığını, kendilerinin de bu durum karşısında merkezde üzerlerine düşenin en kalitesini yapma zorunluluğu hissettiklerini söyledi. ‘Madem böyle bir olayın içine girdik, katkımızı tam olarak ortaya koyalım’ dedi. Desteklerinin sürdüreceklerini söyledi. Dün de Rahmi Koç merkezimizi ve deneysel arkeoloji tekne yapım atölyemizi gezdi. ‘Bir bayrak direği dikelim, en az 25 metre olsun, devasa bir Türk bayrağı asılsın’ dedi. Kendisi dünyayı dolaşmış, çok şey görmüş, birikimi ve deneyimi tartışılmaz bir insan. Bizim göremediğimiz bazı detayları, örneğin kapı ve pencere pervazlarının ayva çürüğü rengine boyanmasını, mini anfi tiyatromuzun basamakları etrafına korkuluk yapılmasını tavsiye etti. Merkezimizle bu derece yakından ilgili olması bizi fazlasıyla memnun etti. Çalışmalarımız daha bir şevkle sürecek. Vehbi Koç Vakfı’na ve TİNA Vakfı’na çok şey borçluyuz. Yakın ilgileri için de çok teşekkür ediyorum”.