Fulya Omaç / Çeşme


Türkiye’nin ilk Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi ve Arkeopark’ı Urla-Çeşmealtı’nda kuruluyor. Önümüzdeki yıl Mayıs ayında hizmete girmesi planlanan kompleksin inşaatı süratle yükselmeye başladı. Ankara Üniversitesi Sualtı Arkeolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi (ANKÜSAM) tarafından Urla (Klazomenai), Çeşme (Erythrai) ve Seferihisar (Teos) ilçelerinde yürütülen sualtı çalışmaları ve kazılarından çıkan eserler bu merkezde sergilenecek. Ayrıca zaman içinde, günümüzden 5 bin yıl önce (M.Ö. 3 bin) Ege denizindeki adaları ve iki kıyıyı birbirine bağlayan, bilinen en eski Ege yapımı Kiklat teknesi modellerinden, Asur kaynaklarından elde edilen ve Dicle üzerinde çalışan o döneme ait tekne modellerine, Kaş-Uluburun batığı tekne modeline kadar çok sayıda antik çağ tekne modelleri de Arkeopark’ta görülebilecek.

 

TÜRKİYE’DE SUALTI ARKEOLOJİSİ EĞİTİMİ VEREN TEK KURULUŞ

Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi ve Arkeopark’ın, aynı zamanda deniz, denizcilik ve denizle bağlantılı yerleşim ve kültürlerin araştırıldığı bir üs olacağını belirten ANKÜSAM Başkanı Prof. Dr. Hayat Erkanal,


“Burası Türkiye’de ilk, dünyada da sayılı merkezlerden olacak. Dünyada örnekleri var ama bizim kadar hem su altında çalışan, hem çıkan eserlerin restorasyon ve konservasyon çalışmalarını gerçekleştiren, hem eğitim veren, hem de tekne imalatı yapan ANKÜSAM gibi bir merkez yok. Bizim faaliyetlerimizin yarısı araştırmaysa, yarısı da eğitim. Türkiye’de de sualtı arkeolojisi eğitimi veren tek kuruluşuz. Burada yetişen kadrolar tüm Türkiye’de çalışacak. Hatta yurtdışından da eğitim almak için buraya geliyorlar. Yunanistan, İtalya, Almanya ve Amerika’dan gelenler oldu. Yaptıkları staj sonrası belge veriyoruz. Su altında yapılacak çok kazı var. Rektörümüz ‘Daha fazla eleman bulun, atama yapalım burada çalışsınlar’ diyor, ‘Gerekirse geçici kadroda çalışsınlar’ diyor, ama henüz o yetkinliğe ulaşan akademisyen yok. Bunlar zamanla olacak şeyler” diye konuştu.

 

URLALILARIN  “BİZİM DE KATKIMIZ OLSUN HOCAM” DEMELERİ BİLE YETİYOR

Deniz Arkeolojisi Araştırma Merkezi ve Arkeopark’ın zaman içinde oluşturulacak müze objelerinin yapımıyla birlikte yaklaşık 5 milyon liraya ulaşan bir maliyetinin olacağını, bu paranın büyük bir kısmının arkeolojiye meraklı özel sektör tarafından karşılandığını vurgulayan Prof. Erkanal sözlerini şöyle sürdürdü:

“Para, finansman konusunda hiç sıkıntımız yok. Kütüphane, konferans salonu, misafirhane, yatakhane ve çalışma ofislerinin mefruşat ve teknik donanımları ile tekne imalatı için gerekli ağaç, araç ve gereçler temininde her kesimden destek alıyoruz. Burası proje olarak kafamızda şekillenmeye başladığında, bu işlerin bu kadar seri gelişeceğini tahmin etmiyordum. Memleketin bir ihtiyacıymış bu. Çalışmalarımıza resmi ve özel kuruluşlardan yeterince destek buluyoruz. Sualtı çalışması basit bir çalışma değil, çok masraflı bir çalışma. Ama buna rağmen TÜBİTAK, Ankara Üniversitesi, Kültür Bakanlığı olsun, isimlerinin açıklanmasını istemeyen holdingler olsun, her kesimden çok destek var. Urla’da bile ufak çapta da olsa insanlar ‘bizim katkımız olsun hocam’ diyorlar. Bu bizi çok mutlu ediyor. Herkese desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Neticede olmayan bir şeyleri ortaya çıkarıyorsunuz. Bunun hazzı da bize yetiyor.”

 

ULUSLARARASI TOPLANTIYLA AÇILACAK

Merkezin  mayıs ayına kadar açılacağını ama eserlerin sergilenmesinin zaman içinde yavaş yavaş olacağını belirten Hayat Erkanal, “Başlangıçta mesela üç parça koyarız da diğerlerini iki sene içinde yerleştiririz. Çünkü hepsi başlı başına birer proje. Daha sonra da devamı gelir. Kompleksin tam ortasına doğal gölet yapıyoruz. İçinde ve çevresinde sergileme yapacağız. Onun dışında bir laboratuvar olacak. Sualtından çıkan eserlerin restorasyon, konservasyonunu yapacak. Hali hazırda çevredeki müzelerden örneğin İzmir Arkeoloji Müzesi’nin gelen sualtı eserlerinin restorasyonunu, tuzdan arındırılma işlemlerini burada yapıyoruz. Bu işlemler daha iyi koşullarda yapılacak. Burada su altıyla ilgili uluslararası bilimsel toplantılar da yapacağız. Hatta açılış nedeniyle uluslararası bir toplantı yapmak istiyoruz. İnşaat bittikten sonra bir yıl içinde bu toplantıyı gerçekleştirme düşüncesindeyiz. Ayrıca Arkeopark vatandaşa devamlı açık olacak. Konferans salonunda da vatandaşa yönelik konferanslar vereceğiz. Yaptığımız çalışmalarla bağlantılı olarak akşamları film, slayt gösterileri yapacağız. Halka yönelik su altıyla ilgili konferanslar vereceğiz, etkinlikler yapacağız. Yani vatandaşımızı da merkezimize ortak edeceğiz. Belki vakfımız adına biraz gelir temin edilebilmek için cüzi bir giriş ücreti alabiliriz” dedi.

 

PROJELERİN ÇOĞUNDA ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ OLACAK

Merkez’de büyük bir kütüphane oluşturacaklarını, su altıyla ilgili epey bağış kitap topladıklarını da vurgulayan Prof. Erkanal, bir çok projede uluslararası iş birliği olacağının altını çizip sözlerini şöyle sonlandırdı:

“ANKÜSAM’ın kuruluşunda İsrail Hayfa Üniversitesi’yle 4-5 yıl çalıştık ve onlardan çok bilgi edindik. Özellikle Prof. Arnev Raban’dan edindiğimiz çok deneyim var. Yine İsrail’den gelen bazı arkadaşların bize teknik ve pratik eğitim konusunda katkıları oldu. Ama artık her işi kendimiz yapıyoruz. Bu yıl Moskova ve Polonya’ya gittik. Seneye oradaki bazı bilimsel kurumlarla su altında çalışma konusunda iş birliğimiz olacak. Onlar daha çok teknik konularda uzman. Deniz tabanı altında veya nehir, göl tabanları altında daha önceki yıllardan kalmış kalıntıların tespitide elektronik, radar çalışmaları, sismik çalışmalar konularda uzmanlaşmışlar. Görünmeyen şeyleri tespit konusunda çok iyiler. Biz de daha çok Kanadalı bir üniversitesi’yle bu tür çalışmalar yapıyoruz ama araştırmaların fazlalaştırmasını da yararlı görüyoruz. Henüz daha ayrıntıları belli değil, yakında iş birliği protokolleri yapacağız.