Sevgili okuyucular,

Kürdistan, birden fazla ülkenin topraklarının bir bölümünü kapsayan coğrafyanın ismidir. Siyasal ve ideolojik bir öngörünün ismi değildir.

Kürdistan ismi telaffuz edildiğinde, ‘alerjik’ bir durum gibi tepki gösterenlerin olduğu da, kamuoyunca bilinmektedir. Bu tepkiler doğru değildir. Bu tepki aslında, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin 100 yıla yakın bir zaman diliminde, toplumu manipüle ederek yerleştirdikleri bir zihniyettir.

Kürdistan telaffuz edildiğinde, ‘alerjik’ tepki gösterilmesi,Türk hakim sınıfları, sermaye çevreleri ittihat ve terakki cemiyeti örgütlenmesi ile birlikte, hakim ulus milliyetçiliği ve Türk İslam sentezine uygun, ‘millet yaratma’ politikasının tezahürüdür.

Türk İslam sentezine uygun olarak, hakim ulus, Türk milleti vurgusunun öne çıkarılarak yaratılan bir algının devamı olarak, Kürdistan coğrafyasının da, inkarı esas alınmıştır. Toplum buna yönelik olarak manipüle edilmiş ve kurgulanmıştır.

Bu nedenle toplumda oluşturulan, ‘alerji’ Türkiye halklarının kendi iç dinamiği ile oluşan bir, ‘alerji’ değildir. Sunidir.  Bu tip algılar, yerkürenin diğer alanlarında da, hakim sınıflar tarafından, hakim ulus milliyetçiliği olarak kullanılmaktadır. Bu durum sadece ülkemize ve toplumumuza özgü değildir.

Kürdistan bir coğrafya ismidir. Tıpkı, Trakya, Çukurova vb. gibi bir coğrafyayı adlandırmak için kullanılan bir isimdir. Kürdistan denilince, toplumum bir kesiminde, sanki bölgesel bir ‘ayrılık’ olacak veya ‘bölüneceğiz’ korkusu yaşanmaktadır.   

Bu korku aslında bir paranoyadır. Bu paranoyanın yaratılmasında Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin önemli sorumlulukları vardır.

Aynı orantıda kendine, ‘Türk aydını’ sıfatını takanlarında önemli sorumlulukları olduğu bilinmektedir. Aslında, kendilerini ülkenin, ‘efendisi olarak adlandıran sermaye çevrelerinin, sömürülerini daha rahat yapabilmek için, toplumda suni ayrılıkların yaratılmasında önemli payı vardır.

Kürdistan, bir coğrafyanın adlandırması olduğunu bilinmesine rağmen, bu coğrafyada yaşayan toplumun yoğunluğunu Kürtler oluşturduğu bilinmektedir.

Hakim ulus, ‘milliyetçileri’ ve sermaye çevreleri, sürekli olarak uzun yıllardır, Kürtleri inkar ve yok sayma yolunu seçmişlerdir. Sadece Kürtleri değil, Kürtlerin yaşadıkları coğrafyanın isminin, Kürdistan olduğunu inkar ve yok saymışlardır. Türkiye toplumuna bu gerçekliği, yarattıkları bölünme paranoyası ile manipüle edeceklerini tercih etmişlerdir.

Türkiye halkı bilmelidir ki, Kürdistan, ülkemizin bir bölümü, İran, Irak ve Suriye sınırları içinde kalan bir bölümün coğrafi adıdır. Tıpkı farklı coğrafyalar gibi, bu toprak parçası dağları ormanları ovaları ve yayları olan bir coğrafyadır. Dereleri, akar suları , çiçekleri olan ve insan topluluklarının yaşadığı bir coğrafyayı  ifade etmektedir.

Bu topraklar üzerinde yaşayan, Kürtler, Asuriler, Ermeniler, Süryani vb. azınlıklar, Biz Türklerin ve coğrafyamızda yaşayan azınlıkların kardeşidir.

Gereksiz ve bir o kadarda, hakim ulus ‘milliyetçilerinin’ yarattığı paranoyayı yıkıp atalım. Bu coğrafya’ya Kürdistan demekten kendimizi alıkoymayalım.

Anadolu, Kürdistan, Trakya, Türkiye coğrafyası bizim ortak vatanımızdır.

 Bu coğrafyalar, üzerinde yaşayan tüm toplumsal katmanların ortak vatanıdır.

Bu güzel vatana sahip çıkalım!  Üzerinde yaşayan, toplulukların özgür ve refah içinde yaşaması için elimizden geleni yapmalıyız!

 24.03.13