Gençliğini sürgünde geçiren sanatçı Fuat Saka "12 Eylül darbesini yaşamış ülkesini terk etmek zorunda kalmış bir sanatçı olarak o günden bugüne neler söylersiniz?" şeklindeki soruya "Geçmişte 12 Eylül döneminde tabii ki baskı, zulüm, hapisler, idamlar yaşadı bu ülke. Bugün ise Anayasa'ya uyulmayan bir dönemden geçiyoruz. Bugün durum o dönemdekinden daha sert ve ürkütücü." diye yanıt verdi.

'DAYAN HA YIKILMA'

Sözcü'den Hande Zeyrek'le söyleşi yapan Saka, müzisyenlerin pandemide karşılaştığı zorluklara ilişkin "Üzülecek çok şey var. Özellikle bu müzisyenlerin yaşam biçimleri ekonomik olarak çok etkilendi. İntihar eden müzisyenler oldu, enstrümanlarını satmak zorunda kalanlar çok üzüldük. Ben kendim zor durumdayım diyemem. Sanatçılara eşlik eden müzisyenlere çok büyük ekonomik darbesi oldu bu sürecin. Sosyal darbeye dönüştü. Ne kadar becerebiliyorsak dayanıp yıkılmayacağız. Enver Gökçe'nin meşhur şiirindeki gibi “Dayan ha yıkılma' diyorum ben de. Türkiye'de müzik yapmak hep zor koşullarda oldu. Hala da öyle şimdi iki katı zorlaştı. Bunun nedeni de sistemin ta kendisidir.  Büyük bir aşkla şevkle yaptıkları işten uzaklaşmak  zorunda kalıyor müzisyenler pandemiyle birlikte." dedi.

'İNSANLARI KUCAKLAYABİLECEK PARÇALAR'

Yeni albüm çıkaran Saka, konuya ilişkin sorulara ise şu yanıtları verdi:

– Avaz albümüyle bu kez Anadolu'dan türkülerle karşımızdasınız.  Çıkış noktanız Anadolu'ya özlem mi?

Beni Karadeniz müziğiyle tanır insanlar ama bu yanlış protest şarkılarım da vardı. Ahmet Arif'ten Nazım Hikmet'e çok değerli şairlerin şiirlerini besteledim. Her çalışmam içinde mutlaka bir Karadeniz ritmi ya da şarkısı koymuşumdur. İnsanlar onu daha çok sevmiştir ona bir şey diyemem. Sanatçıyı köşeye sıkıştırmamak lazım sanatçı sanatçıdır. Avaz'ın temelini daha çok Anadolu halk türkülerinden oluşturdum. Çıkış noktam türkülere duyduğum sevgi ve onara olan inancım. Her türküye değil tabii ki seçtik. 30'dan fazla türkü kayıt etim ama 14 tanesini seçtik. İnsanları kucaklayabilecek parçaları seçtik.

'BUGÜN VAR YARIN YOKLAR'

– Anadolu türkülerinin günümüzdeki yeri hak ettiği yerde mi diye hep tartışılır. Sizin düşünceniz nedir?

‘Popüler müzike satan müzik' denilir. Popüler olan bugün var yarın yok. Türküler öyle değildir hayata, aşk, sevda, kin, öfke kavga her türlü hikayesi olan söylemlerdir. Anadolu'nun yüzlerce ozanı var söyledikleri bugün de geçerliliğini taşıyor. Türkülerin yok olması imkansız. Türküler kalıcıdır.

– Albümün ismi Avaz haykırmayı çağrıştırıyor gibi…

Çığlık atmak diyelim biz ona. (Gülüyor)

'MUHALİF OLMAYI SEÇTİM'

– Avaz neyin çığlığı?

Her şeye karşı bir çığlık. Ben hayatımda muhalif olmayı seçtim. Ülkenin sosyal ekonomik politik düzeni açısından muhalif olmak. Muhaliflik kötü bir şey değildir ayrıca. Korkulmamalı. Hatta bu ülkeyi yönetmeye çalışanlar da muhaliflere kulak vermeli. Sosyal, ekonomik, kültürel yaşama dair söyleyeceklerimiz var. Bu albümdeki türkülerimle Avaz'ın amaçlarından bir tanesi de o dur. Sistem neredeyse bize türküleri de bize unutturmaya çalışıyor. Anadolu'nun türkülerini unutmayacağız. Bu bir gelenektir. Bu geleneği taşıyanlardan biri olarak amacım türkülerimizi yaşatmak.

– Sizin aksinize sanatın siyasete karışmasını eleştirenler de var…

Politikayı sadece politikacılar mı yapacak? Biz edilgen olmamalıyız biz halkız. Halk olduğumuz için de politikanın içindeyiz. Söyleyeceklerimizi tabii ki söyleyeceğiz. Çünkü susmanın kimseye yararı yok. Ama bu ülkede ağzını açtığınızda hemen hapishanenin yolunu gösteriyorlar. Bu da insanları ürkütebiliyor. Buna baskı rejimi deriz.

– 12 Eylül darbesini yaşamış ülkesini terk etmek zorunda kalmış bir sanatçı olarak o günden bugüne neler söylersiniz?

Geçmişte 12 Eylül döneminde tabii ki baskı, zulüm, hapisler, idamlar yaşadı bu ülke. Bugün ise Anayasa'ya uyulmayan bir dönemden geçiyoruz. Bugün durum o dönemdekinden daha sert ve ürkütücü.