Ersan Arsever’in yönettiği, Cem Davran, Merve Dizdar, İpek Tenolcay ve Ali Sürmeli’nin rol aldığı filmin basın gösterimi dün yapıldı. Gösterime katılan sinema eleştirmenleri, film hakkında olumlu yorumlar yaptı.

 SADECE İNANÇLA YAŞANIR MI?

Film bir kazayla başlar; üniversitede araştırma görevlisi Süha’nın arabasıyla bir köy mezarlığının duvarına çarpmasıyla... Gök yarılmışçasına yağmur yağmaktadır, Süha gecenin içinden geçen bir tabut görür, frene basar... Gözlerini açtığında bir köy mezarlığındadır... Kendini mezar taşlarının arasında bulan Süha, boş bir mezardan geçmiş yaşamına doğru ilginç bir yolculuğa çıkacaktır. Mistik, gizemli ve gerilim yüklü bir yolculuk.

 Bu yolculukta, boş mezarın ölüsü Alevi genci İsmayil, kendini arayan Süha’ya rehber olacaktır. İsmayil’in yaşamı Süha için bir aynadır. O aynada Türkiye’nin yakın tarihini, 12 Eylül Darbesi’nin öncesini, darbe dönemini ve sonrasını görecektir. Ve o fırtınalar içinde kendi gençliğini.

 İsmayil ise başlı başına inancın simgesidir. Gündelik yaşamın verdikleriyle yetinmeyen bir insan. Görünenin arkasındaki sıra erişmeye çalışan bir idealist. Bu sırra erişmeye çalışırken sırlara karışan bir inanç insanı...

 Süha ile İsmayil’in farklı iki ömür serüveni, aynı arayışta hemhal olup, birbirine karışacaktır. Arayış, bilinmeyene değil, saf olana, güzele olana, iyi olanadır. Ki bu yolculuğun başladığı yerde de, yolda da, sona erdiği noktada da insandan başkası yoktur. Korkuları, cesareti, yanlışlığı, acizliği ve kahramanlığıyla insan. Çünkü, önemli olan yol değil, yolculuktur.

 Sona eren yol, insanın varlığı değil, o mecradaki yolculuğudur. Yol aktığı sürece inanç da vardır. Kaybolan inançlar, yitirilen idealler, korkulardan, aşklardan, umutlardan yeniden doğacaktır. Çünkü insan yaşadıkça umut kaybolmaz.

 ELEŞTİRMENLER NASIL BULDU?

Alper Turgut: Temiz, anlaşılır ve akıcı bir film. Roman uyarlamalarına karşı önyargım vardır ama bu iyi bir uyarlama olmuş. Ahmet Ümit de beğendiğini söylüyor. Filmi başarılı buldum, Cem Davran’ı ise beğenmedim.

 Uğur Vardan: Film bence çok da iyi bir edebiyat uyarlaması olmamış. Ahmet Ümit’in kitabını okumadım ama metnin bir hayli sağlam durduğu, filmin ise etkileyici bir yapıta dönüşemediği hissediliyor. Ben en çok eski solcuların “Çav Bella”yı söyledikleri sahneyi beğendim.

 Serdar Akbıyık: Alevilik üzerine çekilmiş en iyi film. Yönetmenin ilk filmi olduğu için şüpheli yaklaşmıştım ama benim diyen yönetmenlerden daha iyi bir iş çıkarmış. İçinde bilgiyi ve yaratıcılığı da barındırıyor, o yüzden ben filmi çok beğendim.