Barış Atay ve Cüneyt Sezer'in rol aldığı oyun, 10 Kasım tarihinde Bürgerhaus- Wilhelmsburg, Mengestrasse 20. 21107 Hamburg adresinde sahnelenecektir..

Rus yazar Fjodor Dostoyevski tarafından yazılan, dünya edebiyatının önemli eserlerinden Suç ve Ceza’nın iki kahramanı yarım kalmış bir hesabı görmek için yüzyılı aşkın bir süre sonra tekrar bir araya geliyorlar.

“Her şey insanın içinde yaşadığı ortama, koşullara bağlıdır. Her şeyi belirleyen ortamdır, insansa bir hiçtir.” Dostoyevski

DOSTOYEVSKİ'NİN ROMANINDAN OYUNLAŞTIRILDI

"Suç ve Ceza" Rus yazar Fyodor Dostoyevski tarafından yazılan romandır. İlk olarak 1866 yılı boyunca edebiyat dergisi Rus Habercisi'nde on iki ayda yayımlandı. Daha sonra tek cilt olarak yayımlandı. Dostoyevski'nin beş yıl süren Sibirya sürgününün dönüşü yazdığı tam uzunluktaki ikinci romanıdır. Suç ve Ceza, yazarın "olgunluk" döneminin ilk büyük romanı olarak kabul edilir

Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK) tarafından 10 Kasım tarihinde Hamburg'da düzenlenen oyunun konusu kısaca şöyle:

“Alyona İvanovna ve kardeşi Lizaveta İvanovna’nın Raskolnikov tarafından öldürülmesinin üzerinden tam 153 yıl geçmiştir. Raskolnikov, işlediği cinayetin üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ hayatta ve hemen hemen cinayeti işlediği yaşlardadır.

Bir gün Raskolnikov çalışma odasında, masa başında birtakım kâğıtları ve planları gözden geçirmektedir. Tam karşında dikilip duran adamsa giyim kuşamıyla tarihin derinliklerinden çıkagelmiş gibidir. İlk bakışta sorgu yargıcı Porfiri olabileceğini düşünebileceğimiz bu kişi, eski bir dosyayı yeniden açmak, Raskolnikov’la yarım kalmış bir işi görmek istemektedir.

Oyunda ne Raskolnikov sadece Raskolnikovdur ne de Porfiri sadece Porfiri. Her ikisi de büyük bir suç anlatısının kahramanlarına dönüşürlerken, metin Suç ve Ceza’dan, Yeraltından Notlar’a, Ecinniler’e, Karamazov Kardeşler’e ve Dostoyevski’nin makalelerine uzanır ve asla onlarla da sınırlı kalmaz. Raskolnikov ve Porfiri arasındaki bu hesaplaşma bir cinayetin gölgesinde başlamış ancak sadece cinayetten önceki değil, ondan sonraki savaşların, kıyımların, yoksulluğun ve acıların izinde gittikçe büyüyen bir felsefi soruşturma dosyasına dönüşmüştür.

Raskolnikov, suça dair tüm bocalamalarını geride bırakmış bir görüntü çizerken, başka bir Napolyonluk düşü peşindedir, eskisinden kararlı ve güçlüdür. Porfiri ise adalet düşüncesini hukukun sınırlarında aramayı bırakmış, bir başka arayışın peşine düşmüştür. Raskolnikov ve Porfiri suçta veya cezada ya da başka bir şeyde buluşacaklar mıdır yoksa ebediyen birbiriyle savaşan iki hasım olarak mı kalacaklardır?”