Bu sene Berlinale'nin ana programında 20 film, Altın ve Gümüş Ayı ödülleri için çekişecek, üç film de yarışma dışı gösterilecek. Açılış filmi de ödül peşinde koşanlardan. Amerikalı yönetmen Wes Anderson'un merakla beklenen son filmi “The Grand Budapest Hotel” için, Ralph Fiennes, Tilda Swinton, Edward Norton, Willem Dafoe ve Bill Murray, Berlin'e gelecek kadrodan sadece birkaç isim.

Bir kısmı Potsdam'daki Babelsberg stüdyolarında çekilen “The Monuments Men” adlı yapım için de yönetmeni ve başrol oyuncusu George Clooney ile Matt Damon ve Jean Dujardin gibi Oscarlı yıldızlar festivalde olacak. Fransız usta Alain Resnais'nin Sabine Azéma ile çektiği 10'uncu film olan “Aimer, boire et chanter”, Richard Linklater'in 2002'den 2013'e kadar aynı oyuncularla her yıl bir araya gelerek kotardığı “Boyhood”, “Güzel ve Çirkin” masalının Vincent Cassel ve Léa Seydoux ile çekilen 2014 uyarlaması, efsane Japon yönetmen Yoji Yamada'dan “Chiisai Ouchi” ve 2009'da “La teta asustada” ile Altın Ayı'ya uzanan Perulu Claudia Llosa'nın yeni filmi “Aloft”, ödüle aday yapımlardan.

“Brokeback Mountain” ve “Aşk ve Yaşam” gibi filmlerin yapımcısı James Schamus başkanlığındaki uluslararası jüri, ödül alan yapımları 15 Şubat akşamı yapılacak galada açıklayacak. Berlinale'de ödül alması şimdiden kesin olan bir isim var, o da Ken Loach. Sosyal yaralara parmak basan sayısız filmiyle, Avrupa Sineması'nın vicdanı olarak da anılan ünlü İngiliz yönetmene, bu yılki Onursal Altın Ayı Ödülü takdim edilecek.

2010 yılında Türkiye'den Semih Kaplanoğlu imzalı “Bal” filmi Altın Ayı'ya uzanmıştı. Bu yılki yarışta ise Türk filmi yok. Ama Sibel Kekilli'nin başrolünü üstlendiği töre cinayeti dramı “Die Fremde - Ayrılık” adlı filmiyle tanınan Avusturyalı yönetmen Feo Aladağ'ın ikinci filmi “Zwischen Welten” Altın Ayı yarışında. Bu film, Afganistan'da ISAF kapsamında görev yapan bir Alman askerin hikâyesini anlatıyor.

100’üncü yılında Türk Sineması'ndan Berlin çıkarması

Altın Ayı yarışında olmasa bile, Türkiye Sineması bu yıl Berlinale'de epey güçlü bir şekilde temsil ediliyor. Türkiye Sineması’nın ilk eseri olarak kabul edilen “Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adlı belgeselin 100’üncü yıldönümünde Türkiye, seçilen dört uzun metraj film ve bir kısa film ile Berlin Film Festivali'nde temsil ediliyor. Deneysel filmlere ağırlık verilen Forum bölümünün programında yer alan Melisa Önel filmi “Kumun Tadı”, Karadeniz sahilinde geçiyor, filmin ana temalarından biri insan ticareti. Gençlere yönelik filmlerin gösterildiği Generation 14plus adlı bölümde “Mavi Dalga” adlı yapım var. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi İlk Film Ödülü'nü alan film, Zeynep Dadak ve Merve Kayan imzasını taşıyor. Bir taşra kentinde yaşayan iki genç kızın yetişkinliğe adım attıkları dönemdeki hayatlarından bir kesit içeriyor film.

Hüseyin Karabey de ”Were Dengê Min / Sesime Gel” filmi ile Gençlik filmlerine ayrılmış bölüme davet edildi. Seyirciyi 90'lı yıllara, Doğu Anadolu'nun dağlarına götüren film, oğlu haksız yere gözaltına alınan yaşlı bir Kürt kadının, torunuyla birlikte onu kurtarma çabalarını konu ediyor. Kutluğ Ataman'ın son yönetmenlik çalışması “Kuzu” da Panorama bölümünde özel bir gösterim ile seyircilerin karşısına çıkacak. 1999'da da “Lola ve Bilidikid” ile festivale konuk olan Ataman'ın son çalışması, Doğu Anadolu'nun bir köyünde oğullarının sünnet düğünü için gerekli parayı bir araya getiremeyen bir anne babanın hikâyesi. Gençlik filmlerine ayrılmış bölümün kısa metraj film programında yer alan “Ağrı ve Dağ” ise Hasan Serin imzasını taşıyor. Film, izleyiciyi doğuda, kuş uçmaz kervan geçmez dağlık bir bölgeye götürüyor ve Rojda adlı küçük bir kızın hikâyesini anlatıyor.

Berlinale'de Türk isimler

“Avusturya'nın Fatih Akın'ı olabilir” denilen Umut Dağ'ın yeni filmi “Risse im Beton”u da atlamamak gerek. 2012'de de Berlinale'nin Panorama bölümüne gelen Dağ'ın yeni filmi, 10 yıl hapis yattıktan sonra yine Viyana'da çetelerin, rap müziğin, uyuşturucu ve fuhuşun hüküm sürdüğü mahallesine dönen Ertan’ın hayata tekrar adapte olma çabasını konu ediyor.

Künyesinde Türk isim olan yapımlardan biri de ABD'den geliyor. 39 yıldır birlikte olup da yeni evlenen eşcinsel bir çiftin hikâyesi “Love is strange”, Sundance Film Festivali'ndeki prömiyerinin ardından Berlinale'de gösterilecek. Filmin yapımcılarından biri ise Ali Betil. İstanbullu Betil iki yıl önce de Berlinale'de en iyi eşcinsel eser seçilen “Keep the lights on” adlı filmin yapım ekibindeydi.

Festivale Türkçe bir roman konuk oluyor

Berlin Film Festivali kapsamında “Kitaplar Berlinale'de” başlığıyla 2006 yılından bu yana Frankfurt Kitap Fuarı ile ortaklaşa bir etkinlik düzenleniyor. Bu etkinlikte, film yapımcıları ile edebiyat dünyasının bir araya getirilmesi ve tanıtılan kitapların, beyazperdeye uyarlanmasının önünün açılması hedefleniyor. Bu yıl 25'ten fazla ülkeden 120'nin üzerinde kitap başvurmuş, içlerinden 11 tanesi festival kapsamındaki bu etkinliğe kabul edilmiş. Beyazperde serüveninin ilk adımı olabilecek bu etkinlikte tanıtılacak kitaplardan biri de Türkiye'den, Hakan Günday'ın 2013 sonbaharında piyasaya çıkan “Daha” adlı romanı.