İnsanın hikayesi bence bir göç hikayesidir.

Öncelikle genel olarak bir ülkeden kaçış nedenlerini azaltmak için, o ülkenin gelişimine, gelişmesine yatırım yapmak gerekir. Peki neden bu kadar insan Afganistan’ dan Türkiye’ye geliyor?

Afganistan, savaştan, zulümden ve şiddetten kaçan insanların en yoğun olduğu ülkelerden birisidir. Yaklaşık 2,7 milyon kayıtlı mülteci ile Afganlar, dünyanın üçüncü büyük mülteci grubunu oluşturuyorlar. Komşu ülkeler Pakistan ve İran, kayıtlı Afgan mültecilerin %87'sine ev sahipliği yapıyor. Toplam sayı karşılaştırıldığında önemli ölçüde daha düşük olmasına rağmen, Afganistan son on yılda Almanya'ya gelen mülteciler için sürekli olarak ilk 10 ülke arasında yer aldı. Yaklaşık 127.000 Afgan'ın Almanya'ya sığınma talebinde bulunduğu 2017'deki pik sonrası, sonraki yıllarda sayılar 10.000'in altına düştü. Ayrıca birçok Afgan buradan da yurt dışına göç etmiştir. Almanyayı terk edenler arasında kalifiye göçmen işçiler de bulunmaktadır. Buna ek olarak, yaklaşık 2,6 milyon Afgan kendi ülkelerinde ülke içinde yerinden edilmiş durumda yani iç göç yaşıyor.

Bir insanın ülkesinde ya da ülke içindeki yerinden göçmesi, çıkması, kaçması için birçok sebep vardır: İnsanların ezici bir çoğunluğu baskı ve zulümden, savaştan ve insan hakları ihlallerinden kaçıyorlar. Aşırı zor hayat şartları, koşulları nedeniyle, mülteciler kendi ülkelerini terk etmek zorunda kalıyorlar.

Göçmenler ise ülkelerini terketmeden önce bilinçli olarak karar verirler ve kendi iradeleri dışında dış güçler tarafından göçe zorlanmazlar. Özellikle gençler genellikle daha iyi yaşam koşulları ve gelecek beklentileri içinde umuda koşmak için ülke değiştirirler.

Yine buradada çeşitli faktörler rol oynamaktadır: iş ve yeterli gelirin yanı sıra güvenli su, elektrik, gıda, sağlık, barınma vb. temini - liste uzun anlayacağınız.

Bir de doğal afetler sonrası evlerini, barklarını, yurtlarını terk etmek zorunda kalanlar var. Örneğin Afganistan'da sel, toprak kayması, kuraklık ve deprem gibi aşırı doğal felaketler de etkilenen önemli bir nüfusta geçim kaynakları tehdit altında olduğu için göçe karar veriyorlar.

Gelelim Türkiye'nin, AKP hükümetinin göç politikalarına; 4-5 Milyon Suriyelinin yanısıra Iraklı, Nijeryalıların yanına şimdide Afganlıların sınırları aşarak bu şekilde Türkiye’ ye gelmeleri kontrolsüz bir göçün gerçekleştiğini gösteriyor.

Hükümetin göç politikası ümmet zihniyetli

Türkiye'deki hükümetin göç politikaları ümmet zihniyeti eksenli ve yardımsever abi ülke modunda yönlendiriliyor. Ne bir bilimsel nede uzman personelli temellere dayanan bu anlayış ilerde toplumun demografik (nüfus yapısı) yapısına olumsuz yansıyacak, bu insanların kurdukları gettolarda yaşayacak ve akabinde paralel toplumlar kurulmasına yol açacaktır.

Afganlılar da Suriyeliler gibi misafir değil kalıcı, kızmayın ama belki de ilerde Anadolu'nun ev sahibi olacaklar. Gelen Afganlılar da Suriyelilerin çoğu gibi çok tutucu, dindar ve anti laik insanlar, çoğu da zamanında önce Taliban sonra da ABD, AB ile birlikte çalışmış kişiler. Bunların Türkiye toplumunun daha da "Araplaşması" ve "tutucu’’ olmasında büyük katkılar sağlayacağı şimdiden görünüyor. Bu belki de AKP nin istediği bir şey olsa gerek. Yani bu insanların Türkiye'deki topluma sosyal uyumu, ayak uydurması çok zor görünüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafa kesen, kadın kırbaçlayan, şeytan icadı dedikleri TV cihazlarını, bilgisayarlarını kıran, Budistlerin heykellerini, kutsallarını, tapınaklarını, müzelerini yakıp, yıkan, bombalayan ‘‘Taliban ile inançsal ve yaşamsal boyutta çok ortak yanlarımız var ‘’ demesi boşuna değil.

Tüm bu gelişmeler, değişimler ABD nin uygulattığı planlar da olabilir. İnanılacak gibi değil Afganlılar Türkiye’ ye kitlesel biçimde gelirken Türkiyenin askerleri Afganistan’ a gidiyorlar.

Suriyeliler ve Afganlar Türkiyedeki sermaye sınıfınında işine yarayacaktır. Belki işyerlerinde sigortasız ve asgari ücretin çok altında ücret verip bunların emekleri sömürülecektir.

Bildiğimiz kadarıyla Türkiyedeki nüfusun yaklaşık % 10 u sığınmacılardan oluşuyor. Bu çok büyük bir rakam ve böyle başka bir ülke dünyada yok.

Elbette Türkiye’ ninde dara düşen, savaştan kaçan mağdur insanlara mültecilere koruma ve güvenlik şemsiyesi açması, onları alması çok normal ama bu gelen Afganlıların hemen hemen hepsi erkek bunların karıları, çocukları nerede Allah aşkına?

Tekrar vurgulayacak olursam Afganistan’ dan bu son gelen insanlar farklı farklı kavimlerden oluşuyorlar.

Afganlılarda halk veya ulus bilinci yok

Bana Türk kökenli bir Afgan geçici olarak çalıştığım mülteci yurdunda ‘’Afganlarda halk veya ulus bilinci yoktur. O coğrafyada Türkmen, Peştun, Tacik, Özbek Hazara gibi farklı dilleri, lehçeleri olan insanlar yaşıyor. Biz birbirimizi fazla hatta hiç sevmeyiz. Bir çok işletmede farklı kavimlarden insanlar birlikte çalışmazlar. Birbirimizden kız da alıp vermeyiz. Ülkeyi varlıklı olan Peştunlar yönetir ‘’ demişti. Aynı bilgileri sosyal medyadada gördüm.

Genelleme yapmamakla birlikte yani Türkiye’ ye elini kolunu sallayarak gelen, getirilen bu insanlar çok sorunlu, problemli, anti laikler ve medeni, kolay eğitilecek insanlar değiller.

Maalesef o coğrafyadan gelen insanların ezici çoğunluğunda kadının da beyinlerindeki rolü bellidir.

Almanyada’ da topluma en zor uyum sağlayan bir gruptur Afganlılar. Bu insanlar emperyalist ülkelerin yayılmacı politikalarının ve kendi basiretsiz ülke yöneticilerinin kurbanıdırlar aslında, zavallılar.

Konu ciddi ve sosyal romantizmle bakış açısı gerçeklerle ters düşer

Kendimde sol görüşlü ve yıllardır bu alanda çalışan birisi olarak olaya Sol sosyal romantizmle bakmamak gerektiğine inanıyorum. Bilakis çok yönlü adeta bir sosyolog, psikolog ve sosyal pedagog gözüyle bakmak gerekiyor derim. Her ulusun, ülkenin kendini, toplumunu , onun geleceğini koruma, savunma hakkı vardır. Ne olursan ol gel mantığı zamanın ruhuna uymuyor.

Yani anlayacağımız ırkçılık yapmadan bu insanlar bir türlü mutlaka kontrol altında tutulmalı, dil, meslek öğretilmeli sonra iş piyasasına kazanılmalıdır. Yapılacak bu masraflarda BM, AB gibi uluslararası kuruluşlar ve çekilerek arkasında yangın yeri bırakan ABD tarafından paylaşılmalı suçsuz günahsız zaten oldukça yoksullaşmış, alım gücü düşmüş halkımızın üstüne yıkılmamalıdır.

Konuyla ilgili araştırma yaparken enteresan bilgilere rastladım örneğin Afganistanı çok iyi tanıyan orada yaşamış hedef olmaması için ismi bende saklı olan bir sosyal medya kullanıcısı ‘’Eğer Türkiye bu düzensiz göçü yönetemezse ülkede büyük huzursuzluklar çıkar ve sonucunu kestiremeyiz. Çünkü bu insanlar çok ilkel ve geriler ‘’yazmıştı.

Türkiye bu insanlara yardım etmek istiyorsa , Afganistan'dan kaçış ve düzensiz göçün nedenlerini azaltmalı onlara her alanda orada kalmaları için yeni umutlar yaratmalıdır.

Almanya onca dev ekonomik gücüne, istihdam alanlarına, endüstrisine, göç dairelerinde çalışan binlerce uzman personeline rağmen Türkiye’ nin beşte biri kadar mülteci alıyorsa vardır bunun bir sebebi.

Ülkemizin sosyolojik, ekonomik ve demografik felaketler , kaoslar, zor günler yaşamaması için sınırlar bu şekilde bir göçe mutlaka kapatılmalıdır. Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani geçende’’ 10 milyondan fazla kişi göç etmek zorunda kalabilir ‘’ demişti unutmayalım.

Kontrollü ve kaliteli eğitimli göçe evet ama güvenlik meselesi olan böyle bir göçe hayır çünkü çok riskli..

Bizden söylemesi takdir yöneicilerin ve Türkiye halklarınındır ama önlemler alınmazsa böylesi göçler her iktidarı götürür.

‘’ Kanatları varmış kalbin; sevince uçar sevilmeyince göçermiş’’

Zorunlu göçlerin olmadığı bir dünya ve yaşam dileğiyle...