Kırmızı bültenle aranıyordu?

Neden?

Nedeni belli değil.

5-6 yıl önce hasta babasını ziyarete gelmişti, 20 yıllık mülteciliği son bulsun diye, havaalanında tutukladılar. 4 ay hapis yattı. O hapisteyken Şavşat'taki babası Hakkın rahmetine kavuştu.

Kendisi de uluslararası bir kampanya ile serbest bırakıldı, beraat etti.

Onu tutuklayan hakım ve savcılar Föte'den hapse girdiler, halen hapisteler sanırım.

Sonra yine hakkında kırmızı bülten çıkartılmış, İspanya'da gözaltına alındı.

Böyle bir hayat yaşadı Doğan Akhanlı.

1970'li yıllarda daha 15-16 yaşlarındayken, köyünde tanıdığı bir solcu gazeteyi aldığı için tutuklanmış, aylarca hapis yatmış ve hapiste sosyalistlerle tanışıp solcu olmuştu.

Biz de 1997 yılında ben Köln'e taşındığımda tanışmıştık.

Otonomcuların işgal evine taşınmıştım, o da orda ikamet ediyordu karısı kızı ve oğluyla.

3 katlı bir eski evde herkes kendi odasında ortak mutfakta yaşıyorduk. 3 yıl birlikte yaşadık. Ne günlerdi. Orada ilk kitaplarını tamamladı. Daha doğrusu birlikte tamamladık. Karadeniz lehçesiyle yazmıştı, her cümlesini düzeltmek zorunda kalmıştık. Bir çok konuda tartışmalara girip günlerce küs kalmıştık.

Doğan'ın ilk kitapları "Denizi Beklerken" iki cildini birlikte tamamladık. Kapak resimlerini evdeşimiz sevgili Memi (Mehmet Nazmi Demir) yaptı. Aynı zamanda benim Olimpos Tanrılarının İntiharı, Işık Dağı o evdeyken basıldı. Kızım o evde doğdu, doğduğunda gözlerini Doğan amcasının kollarında açtı. İlk kelimelerinden biri "Doyan amca" olmuştu.

Sonra yollarımız ayrıldı, ama kalplerimiz ayrılmadı. Doyan amca karabatak gibi kaybolur, aylar sonra bir sabah elinde bir pide ile gelirdi. Bilirdi ki orda bir ev var, her zaman ona açık. Saatlerce konuşmadan dururduk. Ruhu orda sakinleşirdi.

Neresinden konuşsak, neyi konuşsak hep yarım kalırdı.

Yine yarım kaldı.

Duyduk ki Doyan amca uçmaya varmış.

Duyduk ki, ruhu nihayet sükunete ermiş.

Duyduk ki,

gülüşü yarım kalmış,

kavgalarımız yarım kalmış,

yeni yazılacak şeyler vardı, yarım kalmış

o gitti,

biz yarım kaldık.

Güle güle Doyan,

gülüşün bizde kaldı.