Sevgili okuyucular,


Kimyasal katliam!

Suriye başkenti Şam yakınlarında, Doğu'sunda yer alan Guta bölgesinde, Kimyasal bomba, 'sarin' gazı kullanılarak bir katliam gerçekleşti. Görsel ve yazılı medya ya yansıdığı kadarınca,

1000 ile 1500 arası insan, bebek, çocuk, kadın, genç yaşlı ayırt edilmeksizin vahşiçe bir katliam gerçekleşmiştir.


Kimyasal bomba, 'sarin' gazı, kimler tarafından kullanıldığı henüz açıklık kazanmamıştır. Açıklamalara bakıldığında, Suriye Devlet güçleri, Beşar Esad'a bağlı ordu güçleri, kendilerinin kimyasal silah kullanmadıklarını deklera etmiş durumdadır.


Bu nokta'dan bakıldığında, Kimyasal bomba, 'sarin' gazını, Paramiliter güçlerin, yani kendine El Nusra ve benzeri yakıştırmalar'da bulunan çetelerin yapmış olabilecekleri düşünülmektedir. Suriye Devletini ve Beşar Esad'ı zor durumda bırakmak ve Cenevre görüşmeleri öncesi, Beşar Esad'ı güçsüz kılmak amaçlandığı ağırlık kazanmaktadır.


Bir noktanın altını çizmekte yarar görmekteyim. Kimyasal bomba, sarin gazı ve buna benzer kimyasal gaz bombalarını, Esad ve BAAS rejiminin asla kullanmayacağı gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Başta BAAS rejimleri olmak üzere, Ortadoğuda yapılanan tüm gerici ve faşist rejimlerin, sıkıştıklarında kullanabilecekleri, Kimyasal katliamlar gerçekleştireceklerdir.


Geçmişte irili ufaklı, kimyasal, zehirli gaz bombalarıyla katliamların gerçekleştiği kamuoyunca bilinmektedir. Irak'ın eski faşist diktatörü, Saddam ve çevresinde organize olmuş faşist rejim tarafından, 16 Mart 1988'de, Halepçe'de yaşayan Kürtlere karşı kimyasal katliam gerçekleşmiştir. Bu katliamda, 5000 civarında Kürt yaşamını kaybetmiştir.


Bu nedenle, Ortadoğu'nun gerici faşist rejimlerinin, kimyasal katliamları yapabilecekleri göz önünde bulundurulmalıdır.


Kimyasal bomba olarak kullanılan gazların, sadece Ortadoğu'da yer alan devletlerin elinde bulunmamaktadır. Bu ve benzeri kimysalal gaz bombalarının, çeşitli paramiliter gruplarında ellerinde bulunduğu kamuoyunun bilgisi dahilindedir.


Bu nedenle, El Kaide, El Nusra gibi faşist paramiliter çetelerin ellerinde de, bu tür kimyasal gazların bulunduğu bilinmektedir.


En son Adana'da, El Nusra çetesine bağlı militanların, eylem hazırlığında oldukları nedeniyle, Türkiye emniyet güçlerinin operasyonu sonucu, 2 kilogram kadar Sarin gazının yakalandığı, basına yansımıştı.


Toparlarsak, Suriye de, kim ve kimler tarafından gerçekleştirilmiş olursa, olsun. Kimyasal olarak yapılan katliamı nefretle lanetlemek durumundayız.

Özellikle, kendilerinin 'din adına' savaştıklarını iddiasında olan, paramiliter El Nusra çetelerinin, bu tarz katliamları gözlerini kıpmadan yapacakları gerçeğinin kabüllenmek durumundayız.

Çetelerin insan yaşamına, doğadaki her canlıya, hedef göstermeksizin saldırdıkları bilinmektedir.


Geçtiğimiz günlerde, Suriye'de, bir Alevi Dede'sini kaçırarak, vahçice, başını gövdesinden ayırarak katlettikleri bilinmektedir. Yine Suriye'de, Alevi köylerini basarak, bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeksizin, vahşice katletmektedirler.


Timsah göz yaşları döken, uluslararası sermaye çevreleri ve ülkemizdeki uşaklarının, ikiyüzlülüğünü dikkatle izlemeliyiz.


Kimyasal gazların, bombaların üreticisi, bugün timsah gözyaşları döken emperyalist sermaye çevrelerinin kandileridir. Bu kimyasal gazları kullanıcılarına verenlerin, arkasından timsah göz yaşları dökmelerini kabullenemeyiz.


AKP kurmaylarının, iki yüzlülüğünü esefle izliyoruz. Suriye deki katliamların bölge ülkelerindeki iktidarlarından bir tanesi de, AKP iktidarıdır. Başbakan R.T. Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun izledikleri, olumsuz politikalarıdır.

Suriye halkına karşı yapılan, kimyasal katliamın yarattığı tahribatın acılarını, iyi niyetli duygularımızla paylaşıyoruz.


24.08.2013