CHP Genel Başkanı Sn Kemal Kılıçdaroğlu 22 Nisanda Mersin'de Sivil Toplum Örgütleri ile buluştuğunda bir meslek odasının başkanı söz alarak, Suriye'li esnafların Mersin esnaflarının işlerine balta vurduğunu ifade ettikten sonra, Suriyelilerin kent dışında bir mülteci kampında, örneğin çadırda yaşamaları gibi çözümler bulunmasını talep etti.

Salondan hayli alkış aldı. Bu alkışa şaşırdım. Zira Avrupa’da tüm göçmenlerin, mültecilerin, yabancıların destek gördüğü partiler sosyal demokrat veya sol partilerdir. Orada söz almak istedim ama yoğun talep nedeniyle mümkün olmadı. Ardından Mersin Sanayici ve İşadamları Odası konferans salonunda Mersin iş dünyası ile bir buluşma gerçekleşti.

Öncelikle iş dünyası temsilcileri söz aldılar. Tarsus Ticaret Odası Başkanı da konuşmasının bir bölümünde Tarsus'ta yaşayan bir milletvekili olmayışını eleştirdi. Tarsus'un on bin yıllık tarihini, St Paul, Eshab-ı Keyf gibi turizme yönelik değer yaratabilecek özelliklerini anlattı.

Mardin Nusaybin Ticaret Odası Başkanı konuşmasında bölgesinde yaşanan dramı gözler önüne serdi. Oradan zorunlu göç edenlerin yoksulluğuna, çaresizliğine işaret etti. Yabancı mültecilere yardım edildiğini, ama yerli mültecilere bunun dahi yapılmadığını söyledi.

Program gereği sunucuya önceden bildirilen konuşmacı isimleri bitince ek süre kaldı. Sunucu salondan serbest söz almak isteyenlere mikrofon vermeye başladı. Normalde konuşma hazırlığım da, programım da yoktu ama kimi konuşmacılardan farklı olan bazı düşüncelerimi ifade etmek sorumluluğunu duydum.

Karşımdaki kim olursa olsun doğru bildiğini söyleme sorumluluğu hisseden bir insanım. Buna ‘aydın sorumluluğu’ taşıdın deyin isterseniz ama bana aydın demeyiniz. Zira aydın olduğunu sanmak hatasına düşmek istemem. Sadece meraklı bir hayat öğrencisiyim o kadar.

GENEL BAŞKANIMIZ MERSİN’DEYKEN…


Şunları söyledim: "Başta genel başkanım olmak üzere her birinizi saygıyla selamlıyorum. İş kadınıyım. Şehir Planlaması ve Kentsel Dönüşüm üzerine büro sahibiyim. İnşaat üzerine aile şirketimiz var. Akdeniz Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesiyim. Kent ve Çevre Komisyonu Dönem Sözcüsüyüm.

Öncelikle Mardin Nusaybin Oda Başkanımızı kardeşi olarak alnından öperim. Aynen katılıyorum. Ben doğudan zorunlu göç eden yoksul halka yerli mülteci demiyorum. Onlar ‘kendi vatanında sürgünler’..

Tarsus Ticaret Odası Başkanımız Tarsus’ta yaşayan vekil yok dediler. Hepiniz biliyorsunuz ki ben de adaydım. Seçilseydim Anamur'un da, Mersin'in de, Tarsus'un da vekili olmayacak mıydım? Tarsus'un on bin yıllık tarihi var dediniz. Doğru. Orada kent merkezinde her gün önünden geçtiğiniz Kleopatra Kapısı var. Peki Türkler hangi tarihte Tarsus'a geldiler? Mal sahibi, mülk sahibi hani bunun ilk sahibi? Değerli arkadaşlar, bizler bu dünyada misafiriz.

Bakınız Mersin mezarlığında Hıristiyan ve Müslüman mezarları yan yanadır. Ezelden beri çok kültürlüyüz. Kimseden üstün değiliz. Eşitiz. Örneğin ben Malatyalılar Derneği yönetimindeyim. Annemden dolayı da Silifkeliyim. Ama bunların hiç birini ben seçmedim. Bana sorsanız giderek küçülen dünyada sadece dünyalıyım ve insan türüne mensubum.

Bugün Suriyeli esnaflardan duyulan rahatsızlık dile getirildi. Bunların çadırda tecrit yaşaması önerildi. Değerli dostlarım Mersin'de 347 bin Suriyeliyi hangi çadırda yaşatacaksınız? Bunlar geçici değil kalıcı ise neden kente entegre olmaları üzerinde kafa yormuyoruz?

Maalesef çoğumuz farklılıkları nasıl yok edeceğimizi, bunları nasıl bertaraf edeceğimizi düşünürüz de, farklılıkların zenginlik olabileceğini, farklılıklardan nasıl istifade edebileceğimizi görmeyiz. Bu tek tipçi bir zihniyetin ürünüdür.

Mersinli esnafımızın sorunlarını biliyorum. Paylaşıyorum. Ancak bu Suriyeliler Mersin'de alış veriş etmiyor mu? Mersin'de tüketmiyor mu? Kent ekonomisine katkıları nelerdir? Ev kiraları, arsa fiyatları ne kadar arttı? Peki Mersinli kimi esnaf bu Suriyelileri sigortasız, karın tokluğuna çalıştırmıyor mu?

Bakınız ben doktora için gittiğim Almanya'da 4 sene yaşadım. Türkler 50 yıldır Almanya'da ama hala yılda 400'e yakın uyum projesi devlet tarafından fonlanıyor. Biz Suriyeliler için kaç proje ürettik? Eğitimli, üretken iş gücü potansiyeli olacağına, suç potansiyeli mi olsunlar?

İşadamı olarak diyelim son model mersedes arabanızla gidiyorsunuz. Kırmızı ışıkta durunca camınızı 3 yaşında bir Suriyeli çocuk çaldığında kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Mutlu olabilir misiniz? Zenginliğinizin anlamı kalıyor mu? Veya kirli bir çevrede, kışları yanan ucuz kömürün kirlettiği pis havayı solurken zenginliğiniz ne işe yarar?

Söylemek istediğim zenginlik denilen şey demokrasiyle, barışla, adaletle, kültürle, maneviyatla bütünleşmeden manasını bulamaz. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum."


Gün boyunca izlediğim, dinlediğim Sn Kemal Kılıçdaroğlu'na bir kat daha saygı duydum.

Sabırlı, sakin, kararlı, alçakgönüllü, olağanüstü zeki, memleket sevdalısı, tüm sorunlarımızı derinlemesine bilen, dinleyen, çözüm üreten, dürüst, çalışkan bir parti liderine sahip olmanın gururu ile eve döndüm.