Sevgili okuyucular,


17 Aralık ‘operasyonu’ gözaltına alınanlar, görevden el çektirilen emniyet şube müdürleri, yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, hırsızlık, kaçakçılık, bakan oğulları, belediye başkanları, banka müdürleri, kelli - felli iş adamları, bürokratlar. Hepsini bir arada, aynı amaç doğrultusunda, aynı hedefe yöneldiklerini görmekten, Türkiye halkı, ‘gurur’ duyuyordur !


Nasıl, ‘gurur’ duyulmasın, ülkenin en, ‘önemli’ kelli - felli insanları yerküreye ortak mesaj veriyorlar.  Ülkemiz, kaçakçılık, yolsuzluk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, kamu mallarını talan etme, uğraşlarında, cennet durumunda mesajını vermektedir.


Bütün bu gelişmeler, devlet katında yaşanırken bunlara ek olarak, cemaat ve AKP devleti arasında yaşanan, ‘kayıkçı kavgası’ talandan pay alma savaşı devam ede gelmektedir.


Fotoğrafın büyük çerçevesine baktığımızda, ‘kanalizasyon patlamış’ her tarafı koku sarmış, ortalık mikroptan geçilmemektedir. Devlet aygıtı, son dönemlerde, AKP ve ‘paralel devlet’ olarak anılan erk,  söz konusu, ‘kanalizasyon’ kokuları arasında bataklığa batmaya devam etmektedir.


Türkiye toplumuna sürekli olarak, bir tür manipülasyon yoluyla şırınga edilen, ‘devlet baba’  ‘kanalizasyon’ çukurunda debelenmektedir.  Devlet görünürde, ‘baba’ olmaktan çok, sermaye gruplarının, soyguncuların, yolsuzluk yapanların, ihaleye fesat karıştıranların, hırsızların sığındığı liman görünümündedir.


Anlaşılan, bu liman artık bir fırtına ile karşı karşıyadır. Bu limana sığınanlar, asla halktan, demokrasiden yana olanlar olmamışlardır.  Zaten bu limana sığınmak, ‘kanalizasyon batağına’ batanlarla, birlikte batmak anlamına gelmektedir.


Bütün bu yaşananların, ‘kayıkçı kavgasının’ muhtemel sonuçları ne olabilir? Yine devleti, kamu mallarını, hazineyi soyanlar. Yolsuzluk yapanlar. İhaleye fesat karıştıranlar. Rüşvet alanlar. Kara para aklayanlar. Bakan oğulları. Banka müdürleri. Belediye başkanları. vb. bürokratlar. Kelli felli iş adamları. AKP devleti tarafından yapılabilecek, mağduriyet politikası ile bu yüzsüzler aklanır ve belki de, birer madalya verilebilir?


Gidişat bu yönde. Oğulları gözaltına alınan bakanlar, arka arkaya açıklama yapmakta, ‘bu işten bir şey çıkmaz’ diyebilmektedirler. Yani yeni savcılar, mahkeme heyetlerinde değişikler, soruşturmayı yürüten emniyet mensuplarının görevlerinden alınması vb. gelişmeler, bu yaşananların üzerinin kapatılacağı kuşkusunu yaratmaktadır.


Zaten geçtiğimiz günlerde, TBMM çatısı altında 'torba yasası'yla çıkarılan, ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk ve kaçakçılık suçlarını konu alan kanunlar, bu gerçekliğin yaşanacağının habercisiydi. Derler ya, ‘minareyi çalan, kılıfını hazırlar’ tamda öyle olmuştur.


Diğer önemli bir konu ise yargıdır. Bir devletin, işleyen demokrasinin en önemli sac ayaklarından bir tanesi yargıdır. Kuvvetler ayrılığı göz önüne alındığında, yargı demokrasinin korunmasında ciddi bir sac ayağı rolünü oynamaktadır.


Ülkemizde, yargı, hukuk artık bu rolünü oynamaktan uzaktır. Ülkemizde yargı, ‘kayıkçı kavgasının’ bir argümanı haline gelmiştir. Son dönemlerde, 12 Eylül askeri faşist dönemiyle başlayan süreçte, yargı siyasal iktidarların, iktidarı paylaşanların, birbirlerine veya karşıtlarına karşı kullandıkları bir arenaya dönmüştür. Ülkemizde halkın, demokrasi güçlerinin, hatta iktidar erkini paylaşanların dönem-dönem ifade ettikleri gibi, güvenirliğini kaybetmiştir.


Başbakan R.T. Erdoğan’ın iddia ettiğine göre, ‘devlet içinde çeteler var’ köklerinin, dışarıda ve içerde olduğu iddiası işin çabası. İnsanın inanası gelmiyor, devlet sürekli olarak çetelerin işgali altında, dün Ergenekon çetesi, bugün bir başka çeteleşmeler. Bu halk bu devlete nasıl güvenecek.


Bütün bu gelişmelerden sonra, yine bazı gerekçelerle bu yolsuzluk yapan, ihaleye fesat karıştıran, dolandırıcılık yapan, kamu mallarını talan eden, yetim hakkı gasp edenlerin aklanarak, yeniden aramızda dolaşmalarını sağlayacak önlemler alırlarsa, şaşırmayın. AKP hükümeti, anlaşılan bu yönlü tedbirlerini almaya başladı. 


Operasyona katılan polis şeflerinin görevlerinden alınması, HSYK kanalıyla, yeni savcıların atanması, başta başbakan olmak üzere, AKP kurmaylarının tehditkâr konuşmaları, hırsızların aklanacağına ilişkin ipuçlarını vermektedir.

Anlaşılan, ‘kayıkçı kavgası’ muhtemel sonuçları, kavganın devam edeceği ama kavganın taraflarının birbirlerinin kirli çamaşırları ortaya sereceklerini gözlemekteyiz.


Bir başka yazımda buluşmak üzere.


18.12.13