Yılmaz (Pütün) Güney bir dağ kartalı idi. Onu yakından tanımayan, nasıl ve nereden, ‘uçtuğunu’ anlayamazlardı. Türkiye halkları, emekçiler, demokrasi bileşenleri gönül gözü baktıklarından, Yılmaz Güney’i, yeterince tanıyabilmektedirler. Bu nedenle, bu dağ kartalının ‘yüksekten uçtuğunu’ algılaya bilmekte ve içselleştirebilmektedirler.
Yılmaz Güney dünya sineması için bir kazanım olduğu kadar, edebiyatın, sanatın genel ekseni içinde önemli bir kazanımdır. Aynı zamanda, demokrasi mücadelesi açısından, siyasal çözümlemeleriyle kayda değer, açılım ve atılımlarda bulunan büyük bir dehaydı desek yerinde olacaktır.

Yerküre, 9 Eylül 1984 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te amansız bir hastalığın pençesinden kurtulamayarak yaşama veda eden bu dağ kartalının insanlığa bıraktığı mirası, yeni-yeni kazanımların kilometre taşı olarak algılamaktadır.

30 yıldır Paris komün şehitleriyle kucaklaşarak Pere Lachaise mezarlığında misafirlikte bulunmaktadır. Umarım misafirliği son bulur ve Kürt coğrafyasında, özlemini duyduğu topraklarında sonsuzluğa uğurlanır.

Usta sanatçı, siyaset adamı, dağ kartalı Yılmaz (Pütün) Güney’i ölümünün 30. Yılında saygı ile anıyorum.