Hayallerinizin en güzel görüntüsünde, en güzel fotoğrafındaydınız hepiniz: Çadırlar kurdunuz şehir göbeklerinde. Bazılarınız bir hafta boyunca banyo dahi yapmadı bu memlekette. Gecelemek istedik sizlerle. Küçücük katkılarla yetinerek, kendimizi güç bela frenleyerek feragat ettik bu isteğimizden; yaşımızın gölgesi üzerinize düşmesin diye.

Yıldızları saymak istediniz, olmadı. Güneşi avuçlamak istediniz, olmadı. Günler yağmurlu ve karanlıktı. Hambach Ormanı Direnişi’ni yakalamak istediniz, olmadı. Tam da bu vakitlerde, geçen yıl 19 Eylül’de: Hambach Ormanı Direnişi’nin görüntülerini kaydederken ağaçtan düşüp, henüz 27 yaşındayken hayatını kaybeden Steffen Meyn’i yaşatmak istediniz, olmadı. O’nun çektiği direniş filmleri televizyonlarda gösterilip bizleri ağlattı; ancak çadırlarınızı dolduramadı! Kolunuz kanadınız kırıldı. Yine de “devam” dediniz Fridays For Futur Çocukları!

Her şehirde bir hafta boyunca üniversite görevlilerinin katıldığı seminerler, bisikletli protestolar, çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Bazı profesörler hiç üşenmeyip bütün sayfalara: “Neden hiçkimse duymak istemiyor gerçekleri? Sadece E-Otoların baterileri için gereken lityumu çıkarmak bile, el değmemiş çöllerin talan edilmesine sebep olacak. Bu iş için sadece bir günde tonlarca su harcanması gerekecek. Hangi doğayı koruma mücadelesi bu?” çığlıklarına ses veren tek bir yetkili bile olmadı. Şaşırdınız! Millet Meclisleri’nin, dünya zirvelerinin gündemine oturdu “iklim krizi”! Şehir Parlamentoları, Anaokulları’ndaki çocuklarla doğadan toplanan taşlarla boya vb. gibi etkinlikler yapılmasını dahi yasaklayan kararlar aldı. Dokuz çocuk başına bir eğitmen düştüğü çığlıklarını da kimse duymadı. Şaşırdınız!

Arkanızdaki onbinler artık yoktu. Binaların önüne pankartlar serip “Ulusal Kardeşlik Değil, Dünya Kardeşliğindeyiz. Bu Daha Başlangıç” diyebilip gittiniz...

***

Politikleşmeli!”

Öncesinde “politikleşmek” kelimesi adeta bir küfür haline getirilerek kullanılırken; “politikleşmeli, özellikle yeni nesil politikleşmeli” makaleleri, twittleri sardı ortalığı.... Yine gün doğmuştu bir türlü doymayan aç kurtlara: Nihayetinde, sırayla gerçekleşmekte olan Eyalet Seçimleri döngüsündeydik Almanya’da.

Politikleşmekten kastettikleri ise; iktidarda olan partiler vasıtasıyla yasa önergeleri vermekten ibaretti sadece.

***

Ne Tanrı, ne ceza, ne ataerkil devlet; çocuk yapıp yapmayacağımıza kendimizden başkası karar veremez!” diyerek haykırdı bugün kadınlar.

Tam da 20 Eylül ertesinin bu dalgaları durulmadan: 28 Eylül Uluslararası “Safe Abortion Day” geldi çattı. İlk olarak 1990’da Latin Amerika’da ilân edilen bu gün, 2011’den itibaren yaklaşık 65 ülkeye yayılmış. Dünyada her yıl onbinlerce kadının, sağlıksız koşullarda yapılan kürtaj masalarında öldükleri belgelenmiş. Ve şöyle bir ortak talep belirlenmiş: “istem dışı hamileliklerin, güvenilir-sağlıklı bir şekilde sonlandırılabilme hakkı yasallaşsın”.

Almanya’da da son elli yıl içerisinde ilk kez bu yıl, 26 Ocak’ta 219a yasasına karşı protestolarla yaygınlaşan kadın protestoları; 28 Eylül’de, tam da Uluslararası “Safe Abortion Day”de taçlandırıldı. “Avrupa ülkeleri içerisinde, sadece Almanya’da bu tabu yasalarla muhafaza edilmektedir” denildi. Otuzu aşkın şehirde protestolar gerçekleştirildi, “Nazi Yasası 219a tümden kaldırılmalı” talebi tekrar haykırıldı. Berlin’deki iki doktorun, muayenehanelerinde hangi yöntemle kürtaj yapıldığı bilgilendirmesi yapmaları sebebiyle, Haziran ayında 4000 E. para cezasına çarptırılmaları da protesto edildi. Protestoların harıl harıl örgütlendiği şehirler şunlar oldu:

Aachen, Augsburg, Berlin, Bielefeld, Bochum, Cottbus, Dessau, Detmold, Dortmund, Dresden, Erfurt, Frankfurt, Freiburg, Giessen, Göttingen, Hamburg, Hannover, Hattingen, Karlsruhe, Kassel, Kiel, Köln, Leipzig, Mainz, Manheim, München, Münster, Oldenburg, Passau, Pforzheim, Rostock, Saarbrücken, Verden, Wuppertal.

Ve tabii ki, kurtlar sofrasından sunulan, yeni nesli illa da parlamentoda prangalanmaya davet eden: “Gençler, öğrenciler politikleşmeli. Ve dünyayı böyle değiştirmeli” çağrıları ihmal edilmedi.

Bütün bunlara rağmen, gencecik lise-üniversite öğrencileri, gencecik doktorlar: Yasakçı yasalara rağmen, dünya çapında nasıl mücadeleler verdiklerini aktarmaktan vazgeçmedi. Tabii ki aralarında Fridays For Futur Çocukları da vardı!