Ulusal Güvenlik Konseyi'nin kararına rağmen Belçika makamları cihatçı annenin çocukların geri getirmek için adım atmadı.

Amina G.'nin annesi Rachma Ayad, ikisi de kız çocuğu olan torunlarının Türkiye'den getirilmesi için Belçika devleti aleyhine dava açtı.

Hükümet ise, çocukların ebeveynleri tarafından bu duruma düşürüldüğünü belirterek sorumluluğu aileye atıyor.

Belçika vatandaşı 28 yaşındaki Amina G., 5 yıl önce IŞİD'e katılmak için Suriye'ye gitti. Örgüt içinde yaptığı evlilik sonucu 2 ve 4 yaşlarında iki kızı oldu.

Amina G., 7 Ocak'ta Kayseri'de düzenlenen bir operasyon sonucu gözaltına alındı. "Terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle" 3 Nisan'da 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Türk makamları, kız çocuklarının anne ile birlikte cezaevinde kalamayacağını belirtti.

Ancak Belçika makamlarının, ülkeye dönüş izni vermemesi üzerine iki kız çocuğu ortada kaldı. Amina G.'nin ailesi Kayseri'de bir daire kiralayarak, çocuklara kendi imkanlarıyla bakmaya çalışıyor.

Doğum belgeleri yok

Belçika Ulusal Güvenlik Konseyi'nin Aralık 2017'de aldığı karara göre, cihatçıların 10 yaşından küçük çocukları doğrudan ülkeye geri dönüş hakkına sahip.

Ancak, bu karara rağmen Belçika makamları Kayseri'deki iki çocuğun dönüşüne izin vermedi.

Çocuklar Suriye'de IŞİD'in egemenliğindeki bölgede doğduğu için, doğum belgeleri yok.

Bu nedenle seyahat belgesi verilemiyor. Belçika, çocukların Amina G,'den olduğuna dair DNA raporu istiyor.

Ancak Türk Adalet Bakanlığı yetkilileri, cezaevindeki Amina G.'ye DNA testi yapılabilmesi için uluslararası hukuki yardım başvurusu gerektiğini bildirdi.

BBC'den Yusuf Özkan'ın haberine göre Amina G.'nin annesi Rachma Ayad'a göre, Belçika makamları aylardır bu başvuruyu yapmadı. Ayad, avukatı Muhammed Özdemir aracılığıyla Brüksel Mahkemesi'ne başvurarak, Belçika devleti aleyhine dava açtı.

Aile, seyahat izninin 1 ay içinde çıkmaması hakinde, çocuk başına her gün için 5 bin euro tazminat talep ediyor.

Avukat Özdemir, anneanneleri Rachma Ayad ile Türkiye'deki torunlarının DNA örneklerinin yüzde 99 uyuştuğunu söyledi. Özdemir, davayı bu DNA örneği ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne dayandırıyor.

Özdemir'e göre, iki kız çocuğunu her türlü ihmal ve kötü muameleye karşı korumak Belçika devletinin görevi.

Childe Focus adlı çocuk hakları örgütünün yöneticisi Heidi De Pauw, De Morgen gazetesine yaptığı açıklamada hükümetin tutumunu eleştirerek, "Çözüm mü arıyorlar bahane mi?" dedi

Belçika hükümeti ve Dışişleri Bakanı Didier Reynders, bu konu hakkında sessizliğini koruyor. İçişleri Bakanı Jan Jambon ise, uluslararası yasalar ve kurallara işaret ederek, "Bu çocuklar, bu duruma kendi ebeveynleri tarafından düşürüldü" diye konuştu.