Ülkenin en önemli yüksek eğitim kurumlarından Bologna Üniversitesi, kadına karşı şiddete yönelik bir zorunlu dersi müfredatına ekledi.
Avrupa’da kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülkelerden biri olan İtalya’da yaklaşık her 2 günde 1 kadın aile içi şiddet sonucu hayatını kaybediyor.

2000-2012 arasında İtalya’da yılda ortalama 171 kadın öldürüldü. Geçen yıl kadın cinayetlerinin sayısı 160’ı bulurken bu sene de Ekim ayı itibariyle 128’e ulaşmış durumda.

Kadın cinayetlerinin en büyük kurbanları ise 25-44 yaş arasındakiler. Kadın cinayetlerinin yüzde 35.3’ü bu yaş grubundaki kadınları kapsıyor. Bu cinayetlerin 70’inde de katil bir erkek aile üyesi oluyor.

16-70 yaş arası kadınların yaklaşık yüzde 32’si partnerlerinden ya da aile içindeki bir erkekten şiddet görüyor. Ancak şiddet gören kadınların sadece yüzde 7 kadarı ihbarda bulunuyor.

Meydanlarda kırmızı ayakkabılar

Pazar günü İtalya’da meydanları dolduran kadınlar ve kadın hakları savunucuları, hükümetten kadına karşı şiddete karşı somut önlemler almasını istedi.

Bazı meydanlara kırmızı ayakkabılar bırakılarak şiddet kurbanı kadınlar anıldı. İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano da, erkek arkadaşı tarafından yüzüne asit atılan Avukat Lucia Annibali’ye “şövalyelik” madalyası verdi.

Kadına karşı şiddeti önlemek için alınması gereken tedbirler bugün yeniden tartışmaya açılırken, sorunun eğitimle çözüleceğini düşünen Bologna Üniversitesi’nden yenilikçi bir adım geldi.

Üniversite, Felsefe Fakültesi öğrencilerinin zorunlu ders müfredatına “Kadına karşı şiddeti önleme” dersi koydu. Bu yeni derste öğrenciler başka kadın hakları olmak üzere insan haklarına saygı konusunda eğitilecekler.

Üniversitede bugün düzenlenen “Kadına karşı şiddet” seminerinde tanıtımı yapılan ders, İtalya’da türünün tek örneği olacak.

Bologna Üniversitesi Felsefe Fakültesi Dekanı Annarita Angelini, “Kadına karşı şiddetin kültürel kökenlerinden başlayarak bu büyük toplumsal soruna farklı açılardan yaklaşacaklarını” söyledi.

Angelini, hükümetin de bu konuda üzerine düşeni yapması gerektiğini vurgularken, “Ancak bu, sadece kamu düzenini ilgilendiren bir sorun değil, aynı zamanda medeniyet ve kültür meselesi de” dedi.