İngiltere’nin saygın gazetelerinden Guardian’a “Türkiye’nin kargaşası: Ülkede korku ve paranoya hakim” başlıklı yazısında Şafak, ülkenin geleceğe dair kısa zaman öncesine kadar iyimser olduğunu ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yanlıları ve karşıtları ile Suriye’deki iç savaşın, ülkede keskin bölünmelere neden olduğunu belirtti.

‘TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU İLE AVRUPA ARASINDA KÖPRÜ ROLÜ RÜYA OLDU’

Türkiye'nin toplu olarak
çöküntü geçirdiğini belirten Şafak, “Mutsuz bir millet haline geldik. Çok değil kısa bir süre önce, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) girmesine, yeni bir çoğulcu anayasa yapmasına ve liberal demokrasiyle bağını güçlendirmesine neredeyse mümkün gözüyle bakılıyordu. Ülke Ortadoğu ve Avrupa arasında bir köprü olabilecek rol model olarak kabul ediliyordu. Batı demokrasisi ve kültürel İslam anlayışı barış içinde başarılı bir şekilde bir arada barınabilecekti. Ancak artık hükümetin sadık savunucuları bile bunu bir rüya olarak görüyor.” ifadelerini kullandı.

Şafak, 2013 yılında Gezi Parkı protestolarıyla başlayan ve Erdoğan’ın giderek otoriterleşen tarzıyla devam eden ortamda “Türkiye’nin uçsuz bucaksız bir karanlık tünelde” olduğunu belirtti.



Söz konusu tünelin iki yolu olduğunu vurgulayan yazar, “Teslim olmak (ülkenin çalkantılı bir bölgede yaşadığını kabul etmek, her şeyi Allah’a havale etmek) ya da saldırganlık (iç ve dış düşmanları sorumlu tutarak)” ifadelerine yer verdi. Bu mevcut duruma ise iki çeşit tepki geldiğini kaydeden Şafak, bunların da ya aşırı politik ya da apolitik olarak geri döndüğünü söyledi.


"DEMOKRASİ KAVRAMI ÇOĞULCULUKLA KARIŞTIRILIYOR"



Türkiye'deki iktidardaki siyasetçilerin uzun zaman süresince "demokrasi" kavramını, "çoğulculukla" karıştırdığına değinen Şafak, seçimlerin mühim olduğunu fakat demokrasinin sadece politik partilerin almayı başardığı oy sayısıyla ilişkilendirilemeyeceğini de ifade etti. Şafak yazısını, "Demokrasi bununla birlikte hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, kadın hakları, azınlık hakları, kültürel ve politik çeşitlilik, medya özgürlüğü, ifade özgürlüğü, sindirilmeden konuşma ve yazma hakkıdır. Bu evrensel temel kural doğrultusunda,Türkiye Suriye veya Ortadoğu'ya karışmak yerine, vakit kaybetmeden kendine bakmalıdır." ifadeleriyle noktaladı.