“Kısaldı insanlığın ızdıraplar için hafızası, daha da kısalacak gelecek olan ızdıraplara karşı” yazar Brecht 1952 yılında!

Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı”: Sokaklardayız yine!

Bir papaz: “Bu gece kilisede kalacağım. Bütün gece Kürt kardeşlerim ve barış için dua edeceğim” diyor. Meydandaki Kürtler’in bazılarının akrabaları Afrin’de, bazılarının Kobane’de, bazılarının Mardin’de... Kulaklar oralardaki haberlerde; dinleyip ama duymayıp alkışlıyorlar konuşmayı... nerede kan revan içinde toprağa düşenler... artlarında bıraktıklarının gözyaşları... tutuklananlar kepçelerle...

Parti temsilcileri üşüştüler, konuşmalar yapıyorlar yine. Savaş fırsatını hiç kimse kaçırmak istemiyor bu memlekette. “Savaşlar dursun, insanlar ölmesin artık. Bu sorunu sürekli parlamentoya taşıyoruz. Taşıyacağız. Biz tüm azınlıklar gibi Kürt kardeşlerimizin de yanındayız. Ezilenler mutlaka birgün kazanacak” diyorlar. Akrabaların-yoldaşların haberlerinde kulaklar; dinleyip ama duymayıp alkışlanıyor yine konuşmalar.

Ülkelerden açıklamalar, meclislerden açıklamalar, başkanlardan açıklamalar... nerede kan revan içinde toprağa düşenler... artlarında bıraktıklarının gözyaşları... tutuklananlar kelepçelerle...

Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı”: Sokaklardayız yine!

Yine sesleniyor Brecht, “Gerçekleri Yazmanın Beş Güçlüğü”nden bize: “Dünyanın kötülüğünden, canilerin zaferlerinden yakınmak, elbet bir gün haklıların kazanacağı tehditlerini savurmak, dünyanın bütün bunların söylenmesine izin verildiği parçalarında bunları söyleyebilmek içinse; pek de yürekli olmak gerekmez. Birçoğu, kendilerine sadece tiyatro dürbünleri yöneldiği anda, bombalar altındaymışçasına sahneye çıkıyorlar. İşte bunlar, genel taleplerini iyi niyetli ahbaplarından oluşan bir dünyaya haykırıyorlar. Uğrunda hiçbir zaman-hiçbir şey yapmadıkları adalet arzularını, onlarla birlikte paylaşılmış olan ganimetten bir parça olarak genel bir özgürlüğü arzu ediyorlar.

Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı”: Sokaklardayız yine!

Savaşın getirileri-götürüleri, kimin ne yapması gerektiği, yazılıp-çizilmekte coğrafya hesapları... nerede kan revan içinde toprağa düşenler... artlarında bıraktıklarının gözyaşları... kepçelerle tutuklananlar...

Sellerin, depremlerin ardından bir de maden ocağı çökmüş yine. Önünde açıklamalar yaptığımız parlamento binalarında ise aylardır “şehirdeki CO2 salınım düzeyinin nasıl en aza indirileceği” konuşulmakta... Silahlar, bombalar, viran edilen diyarlar; asla!!!

Zeytin Dalı”, “Barış Pınarı”: Sokaklardayız yine!

Hangi sokaklarda, kimlerin önünde, hangi taleplerle... kan revan içinde toprağa düşenler... artlarında bıraktıklarının gözyaşları nerede... tutuklananlar kepçelerle...

İnsanlığın ızdıraplara karşı hafızası, kısaldıkça kısaldı: Hangi köşesindedir ki yüreğimizin insan hayatları!