Hristofyas görev süresinin dolmasına birkaç ay kala iktidar dönemini Güney Kıbrıs Rum Kesiminde yayınlanan Haravgi gazetesine değerlendirdi. Gazete Hristofyas’ın söyleşisine “Verdiğimiz Savaşlarda Başarılı Olduk- İcra Ettiğimiz Görev Çok Büyük ve Çeşitli Alanlarda Yenilikçidir' başlığıyla manşetten yer verdi. AB Destek Mekanizması’na, hükümeti önlem almadığı veya cesaretsizlik gösterdiği için değil Rum bankalarının Yunanistan’dan satın aldıkları tahviller nedeniyle başvurmak zorunda kaldıkları görüşünü yineleyen Hristofyas İstikrar Mekanizması ve Troyka’nın uyguladığı politikalar konusunda asla hayallere kapılmadıklarını, başka finans kaynakları aramaların nedeninin de Mekanizma’dan ve Troyka’dan kaçma çabası olduğunu söyledi.

"MÜCADELESİZ HAYATIN BİR ANLAMI YOKTUR"

Hristofyas, başkanlık görevini teslim ettikten sonra sıradan bir kişi olacağını ancak toplumla ilgilenen ve onun için uğraşan bir nefer olacağını belirterek "Bir ömür boyu çalışanlar, sıradan insanlar ve vatan için mücadele etmeyi öğrendik, son nefesimize kadar yine böyle yapacağız. Bizim için mücadelesiz hayatın bir anlamı yoktur" dedi. Rum Yönetimi Başkanlığı’nın sadece köklü aileler, zenginler ve kurulu düzen için olmadığını söyleyen Hristofyas, başkanlık mevkiinden karışık duygularla ayrılmakta olduğunu belirterek özetle şunları söyledi:

"Haksız ve sert eleştirilere maruz kaldığım için acı duyuyorum. Daha önce hiçbir başkan bu kadar saldırıya uğramadı. Bir demokrasi için, kurumlarının küçümsenmesinden daha kötü bir gelişme yoktur, maalesef bu devamlı yapıldı. Bu sert saldırılarla başkanı küçülteceklerini ve aşağılayabileceklerini zannettiler. Başardıkları tek şey başkanlık kurumunu küçültmek ve aşağılamak oldu. Ve maalesef bu sürekli devam etti. Başkan’a karşı duydukları sınıfsal, ideolojik, siyasi ve toplumsal kin, bazılarını başkanın katil olduğunu söyleyecek noktaya getirdi. Aynı zamanda Başkan’ın ‘çamaşırcı kadının oğlu olduğunu’ söyleyenler de bunlardır. Sanki devletin başkanlığı köklü aileler, zenginler ve kurulu düzen içinmiş gibi... Mütevazı bir kökenim olmasından onur ve gurur duyuyorum. Solun Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanlığı’na kendi liderini seçmesini asla hazmedemediler. Bu nedenle Başkan’ı, onunla birlikte Sol’u, ideolojisini, tarihini darbelemek için her fırsatı kolladılar. Talihsiz çıktık çünkü bizim başkanlığımız döneminde en kötü krizinde kapitalizmi yönetmemiz gerekti. Ancak tarihin bizi haklı çıkaracağına inanıyorum çünkü yaptığımız iş hem büyüktü hem de çeşitli alanlarda yenilikçiydi. Bu nedenle memnuniyet duyuyorum."

Röportajında doğalgaz konusuna da değinen Hristofyas iktidara geldiği ilk günden beri doğalgaz araştırmaları konusunu kendisine öncelik olarak belirlediğini, hükümet olarak kapsamlı bir proje hazırladıklarını ancak Türkiye’nin ortaya koyacağı tavrı bildiklerinden bunu yaparken çok dikkatli davrandıklarını anlattı. Hristofyas, şöyle devam etti:

"Yaptığımız ilk şey, hidrokarbon yataklarını saptamak için deniz dibi araştırmalarına devam etmek ve bu arada münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesini tamamlamaktı. İsrail’le anlaştığımızda bunu herkesin, tarihi bir karar olarak alkışladığını hatırlayacaksınız. Şimdi muhalefet bunu unutuyor. Devamında malum jeopolitik nedenlerle Amerikan şirketiyle anlaşmanın onaylanmasını ileri götürdük. Ancak, süreç içerisinde kesinleştirilen karar araştırma sondajı yapılmasıydı. Öncelikle bütün olası etki ve tepkileri ciddiyetle ve sessizce incelememiz gerekti. Bütün bu çaba boyunca siyasi ve diplomatik açıdan kendimizi tahkim etmek için temas ve görüşmeler yapmamız gerekti. İzlediğimiz ciddi politika sayesinde uluslararası unsuru ikna etmeyi başarmakla kalmadık onu, egemenlik haklarımızı kullanma konusunda yanımıza çektik. Türkiye’nin yasa dışılıklarının ve bölgede gerilim yaratma çabalarının uluslararası unsur tarafından reddedilmesi ve kınanması, izlediğimiz politikanın sonucudur.  Doğalgaz ülkemiz için büyük bir perspektif ve halkımız için büyük bir ümittir bu nedenle hepimizin, sorun çıkmaması, iç cephede bazılarının yaptığı gibi sorunu bizim çıkarmamamız için birlikte çalışmamız gerekir. Bunu söylerken KRETİK’in (Devlet Doğalgaz Şirketi) kurulmasını ve işlemesini engelleme çabalarını kastediyorum."

Rum yönetimi lideri, Troyka ile müzakerelerde Kıbrıs’ın hidrokarbon yataklarından yararlanmada ulusal denetimi elinde bulundurmasını sağlamayı başardıklarını anlattı. Hıristofyas, "İlk başta Troyka hidrokarbonlardan elde edilecek gelirin öncelikle kredi ödemelerinde kullanılmasını istiyordu. Yine hidrokarbonlarla ilgili eylem planına Troyka ile birlikte karar vermemizi talep ediyordu. Sıkı pazarlık ederek her iki talebi de sildik ve memoranduma, hidrokarbon gelirlerinin bir kısmının altyapı inkişafına, bir kısmının gelecek nesillere, bir kısmının da doğal olarak alacağımız kredi taksitlerinin ödenmesine gideceğini eklettik" dedi.

Güney Kıbrıs’ın başarılı bir AB Dönem Başkanlığı gerçekleştirdiğinin genel kabul gördüğünü söyleyen Hristofyas, görev süresinin başında söylediği gibi, başlıca isteğinin Kıbrıs sorununu çözmek olmasına karşın bunu başaramadığını, bundan tamamen Türk tarafının sorumlu olduğunu savundu.

Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, 1956-58 döneminde EOKA tarafından öldürülen solcu Rumlar ve ailelerinin itibarlarının Bakanlar Kurulu kararıyla iade edilmesinin yalnız seçim vaadi değil hayatının hedefi olduğunu da söyledi. Bunun çok geç gelen adalet olduğunu belirten Hristofyas şahsının ve partisinin bunun için çok çabaladığını hatırlattı ve şunları söyledi:

"Maalesef birilerinin pısırıklığı, cesaretsizliği bu adaletin daha önce sağlanmasına olanak tanımadı. Bazıları kin ve fanatizmle yaşamaya devam etse de biz birliği bütünlüğü ve milli uzlaşıyı bunun üzerine bina etmeyi sürdüreceğiz. Ancak ülkemizin bu tür durumlara başka tahammülü yoktur. Çoğumuz Türkiye’yi Kıbrıs’a getiren EOKA-B’nin faşizminden çektik. Geçmişe yapışıp kalmakta ısrar edenlerin artık sendromlarını aşması, tavır ve davranışlarını bugüne ve yarına uyarlaması gerekir."

Noel ve yılbaşı arifesinde Rum halkına mesajının ne olduğu sorulduğunda sözlerine “yeni yıl zor olacak” diyerek başlayan Hristofyas şunları söyledi:

"“Memorandumun ve ekonomik krizin etkileri özellikle işsizler, dar gelirliler, düşük gelirli emekliler, toplumun hassas grupları açısından hissedilir olacak. Ancak halk olarak zorluklarda sorunları aşmayı başardığımızı gösterdik. Kalkıp ileri doğru yürümeyi başardık. Bunu 1974’te yaptık. Şimdi de yapabiliriz, yeter ki yükü sırt sırta vererek paylaşalım. Yeter ki dayanışma, insanlık, çalışkanlık gibi bizi niteleyen değerlere dönelim."



AR(AÖ/İD)