Almanya Güneybatı Afrika’da (şimdiki Angola) 1904’te gerçekleştirdiği Herero soykırımını tanıdı ve tazminat ödemeyi kabul etti. Yaklaşık 80.000 Herero’dan 15.000 kadarı sağ kalmıştı. Zamanın Almanya ordusuyla yaptıkları savaşı kaybetmelerinin ardından çok kişi çöle sürülmüş ve su kaynakları da işgal edildiği için susuzluktan ölmüştü.

Bu soykırım 1948’de Birleşmiş Milletler tarafından tanınmış ama Almanya hükümeti tarafından kabul edilmemişti.

20. yüzyılın ilk soykırımı sayılan Herero soykırımı ve sonrası hakkında şu belirlemeler yapılabilir:

Birincisi; sömürge bir ülkede yapılan soykırım olduğu için Ermeni soykırımı kadar dikkati çekmemiştir. 20. yüzyıl başında başta İngiltere ve Fransa olmak üzere neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin sömürgeleri vardı ve “uslu durmayan” yerli halkların öldürülmesi normal karşılanırdı.

İkincisi; Herero’ların isyan etmesinin ardından savaş başlamış ve soykırım gerçekleşmiştir. Kıssadan hisse: Ermeniler Osmanlı’ya isyan etmişti saptaması soykırımın gerekçesi olamaz.

Üçüncüsü; 20. yüzyılda Almanya Herero ve Yahudi soykırımlarının yanı sıra (ikincisi birincisiyle karşılaştırılamayacak kadar büyüktür), Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni soykırımını da desteklemiştir. Almanya’da üniversite kütüphaneleri ülkenin Ermeni soykırımındaki rolü konusunda kitaplarla doludur.

“Konuyu tarihçilere bırakalım,” denir ya, Ermeni soykırımı da tarihçiler tarafından fazlasıyla araştırılmıştır.

Dördüncüsü; her soykırımda olduğu gibi Herero soykırımında da karşı görüşler vardır. Yahudi soykırımı konusunda bile vardır. Dolayısıyla belirli bir soykırım konusunda karşı görüşlerin bulunması, o soykırımın gerçekleşmediği anlamına gelmemektedir.

Beşincisi; bir ülkenin tarihindeki iki soykırımı da tanıması –Yahudi soykırımı zaten tanınıyordu- bu ülke halkının başka halklarla dostluk içinde yaşayacağı ve hele de ırkçılığın sona ereceği anlamına gelmez. Bunu “Türkiye Ermeni soykırımını tanımalı, halk kendi tarihiyle yüzleşmelidir” söylemi temelinde belirtiyorum. Kendi tarihiyle yüzleşmek önemlidir ama buradan büyük sonuçlar beklenmemesi gerekir.

Herero soykırımını gerçekleştiren general de 1905’te aşırı sert davrandığı gerekçesiyle görevden alınmıştı. “Soykırım yapanı cezalandırdık,” söylemi, soykırım yapılmadığı anlamına gelmemektedir.

Altıncısı; Almanya küçük bir sömürgeciydi ve bunları da yenildiği Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kaybedecekti. 20. yüzyılın büyük sömürgeci ülkeleri –İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Rusya- arasında sömürgelerde işlenen büyük suçları açık olarak kabul eden ilk ülke Almanya’dır. İngiltere’nin Hindistan ve Afrika’da, Fransa’nın özellikle Cezayir’de sergilediği vahşet konusunda bu ülkeler yönetimlerinden şimdiye kadar bir şey duyan olmamıştır. Sadece Sarkozy, Cezayir konusunda “iki tarafın da katliam yaptığını” söyleyecekti. Suçlar eşitti yani!

Son olarak; Almanya bu soykırımı neden şimdi tanıdı?

Bu soykırım genelde kabul ediliyordu ama resmi olarak tanınmamıştı. Halkta bu soykırımın tanınması konusunda hükümete yönelik baskı olmadığı gibi, tanındığı zaman da karşı çıkan olmadı.

Afrika, dünyanın diğer bölgelerine göre daha boş bir alan olarak kabul ediliyor ve değişik güçler kıta ülkelerinde –özellikle Sahra güneyindeki ülkelerde- yaptıkları yatırımlarla burada artan oranda yer ediniyorlar. Bu konuda önde olan ülkeler Çin, Brezilya ve Türkiye’dir.

Almanya’nın da soykırımı nihayet tanıyarak kıtada büyük yatırımlar için kendisine yol açacağını sanıyorum.