Frankfurt´ta bir havaalanı mitingi ardından...

Havaalanı'nda işçiler öfkeli: «Eşitlik olmadıkça, her şey anlamsız»

Ben diyorum ki, evet kapitalizm defedilmedikçe, herşey anlamsız!!!

Verdi sendikasının organize ettiği miting 19 Haziran öğle saatlerinde Frankfurt Havalimanı'nda gerçekleşti.

Miting, Frankfurt Havaalanı'nda 90 bine yakın çalışan olduğu halde bir fiyaskodan ibaretti. Miting terminal içinde gerçekleşti ve 500 - 700 çıvarında bir katılım vardı. Çeşitli sendikaların işçi temsilcileri ve en fazla birkaç yüz çalışan.

Amacı havaalanı çalışanlarının iş endişelerine dikkat çekmekmiş!!!

Çalışanların işten atılmasına engel olmakmış!!!

Yok ya!

Daha dün bu sendika yöneticileri ve işçi temsilcileri çoğunlukla kısa çalışma için işveren ile anlaştılar. Dürüst ve adil bir kaç işçi hakları savunucusu ve temsilcisi dışında…

Daha düne kadar işveren ile birlikte anlaşarak kiralık, siz buna köle işçi deyin havaalanı içinde işçi sömürüsüne kölece kapı açtılar. Fraport ve diğer dev şirket Lufthansa taşeron şirketlerinde 21. Yüzyılda 'köle’ işçileri çalıştırdı. Tüm bunlara müsamaha gösteren çoğunluk durumda olan verdi ve ortakları idi. Ortaklarını da saymakta sakınca yok !!  Yakında sayacağım…

İşçilerin daha az para kazanmaları Ver.di ve diğer bazı faşizan sendikalar için önemli değildi. Şimdi işçiler arasında artan huzursuzluğu görerek bu kez kendi yanlışlarının da yol açtığı problemleri ortadan kaldıracaklar!

Yok ya! Bu mümkün mü? Asla değil.

Şimdi bu esasen 'sosyal demokrat' geçinen ama gerçekte faşizan sendika kendi pisliğini gizleme derdinde.

Verdi sendikası on yıllardır havaalanında gericiliğin bir kalesi durumunda. Neden mi?

Üyesi en fazla olan sendika olmakla birlikte gerici Betriebsverfassunggesetz çerçevesinde işveren ile ücret pazarlığına doğrudan giren sendika, bugün işçilerin aldığı düşük ücretin esas sorumlusu.

Frankfurt Havalimanı'nda Pandemi döneminde işveren ile Kısa Çalışma (Kurzarbeit) uygulamasını devreye sokan Verdi sendikası, Komba gibi sendikalara birkaç sahte işçi hakları savunucusu gruplar da eklendi.

Maalesef çok az sayıda işçi temsilcisi kararlı bir karşı çıkış sergiledi!

 AKTIV Für die Beschäftigte grubundan FraGround ve Fraport´ta özellikle ciddi bir mücadele yürütüyorlar, hem hukuki hem de işyerinde ve işçi temsilciliği içinde. Geçmişte bu grubun önemli birkaç çalışanı (E. Sedef  TR2, S. Feuerbach RL2  ve diğerleri)nın işine son verildi. Bu çalışanlar mahkemede kazandılar ve işlerine geri dönebildiler.

Genellikle sorun iş koşullarını eleştirmek ve çalışanların haklarını savunmaktı. İşte bu kadar!

Baskı ve eşitsizliği ve sömürüyü kınadığınızda ve eleştirdiğinizde komplolar ile kapı dışarı ediliyorsunuz.

Şimdi Korona salgınını bahane ederek işçileri işten çıkaracaklar, işler yoluna girince de işe alacaklar, zaten bu böyle.

Sayılar havada dolayışor! 4 bin ile 20 bine kadar.  

Diledikleri gibi insanları sokağa atıyorlar…

Ben diyorum ki, evet kapitalizm defnedilmedikçe!!!

Hayret bir şey!!!  

O halde mücadele etmek gerek ve çalışanların haklarını köklü şekilde savunmak ve kapitalizmi yıkmak…

Ama 3. Terminalin inşaatını durdurmuyorlar. Ve sürekli mitinglerde aşırı gürültüden rahatsız olan havaalanı yakını kasabaların ‘yerlilerinin’ isyanlarını hiç duymuyorlar. Bunların, tek dertleri insanlığı ve sağlığı hiçe sayarak servetlerine servet katmak.

Fakat bu şirketlere bir soralım geçen yıllarda % kaç daha fazla ciro yaptılar, sadece taşeron şirketi en az %10 daha fazla kazanç sağladı. Bu şirketlerin her bir şeflerinin maaşı, dünyadaki bazı kralların kazançlarından daha fazladır. Bütün bunlara aldıkları harcırahlar da ekli değil.

Fraport taşeronlarının bagaj işleyicileri ve güvenlik personeli, yasal kısa süreli çalışma ödeneği ile maalesef yetinmek zorunda kalıyorlar. Yazık. 

Ve çalışanlar kadın erkek bir ailede aldığı maaşlarla barınma, temizlik, giyim-kuşam, çocukların bakımı, eğitim giderlerini karşılayamamakta, zoraki yoksul mahallerde yaşamak, en ucuz tekellerden beslenme ihtiyaçlarını karşılamak ve tatili kesinlikle unutmak zorundalar.

 “Tüm bunların bir nedeni de politikacıların işçilere gerçek değeri vermeyip iş gücünü ucuzlaştırması. Politika değer vermeli.» Diye yakınıyor bir işçi umutla!

İş sözleşmeleri büyük ve bazı sendikaların faşizan tutumları sonucu tamamen çalışanlar aleyhine sonuçlandırılıyor.

Sanki 200 yıl önceki kölelik hala devam ediyor:

8 saatlik iş günü tarihe gömüldü.

Bu hak için çalışanların kanları döküldü.

Artık her an bir çalışan rastgele keyfi işten atılabiliyor. İşyerinde bölümler hiçbir kural tanımaksızın kapatılıp işçiler sokağa fırlatılıyor. Bu bir vahşet değil mi? Hani işçi hakları ve insan hakları? Avrupa`nın ve Almanya`nın göbeğinde “istediğim kadar kullanırım, sonra pırlatıp atarım! “ mantığı hakim.

Bu konuda 28 yıllık Fraport işçisi ve AKTIV işçi temsilcisi Ömer Gürsoy "İşyerlerin bazi bölümlerin kapatılması olasılığına karşı aktif olarak mücadele edilmelidir." diyor.

Ona göre: „Kurzarbeit (Kısa çalışma) olayı işçiler oldukça az para aldılar ve kendi ödemelerini yerine getiremez hale geldiler.“Ülke olarak Almanya da korona salgını konusunda yanlış bir politika izledi.“, „Havaalanı  dünyaya açılmadı. Koronadan dolayı tek bir işçi dahi işten atılmamalıdır, bu kriz sebep olamaz. Elbette işçi temsilci seçimleri adil ve güvenli yapılmalı!. Maaşlar %50 oranında arttırılmalıdır!“

Eski güvenlik işçisi Laki:  “Tatil zamanı gelince herkes tatile gidebilmeli, herkesin memleketi var. Uçuşlar rastgele değiştirilmemeli ve Avrupa`nın her yerine uçulabilmeli, maaşlara gelince şirketlerin açık bir ikiyüzlülüğü mevcut, bir kısım çalışanlar hala kölece muameleye tabii tutuluyor. Bizler birlik olmalıyız, gösteri yapmalıyız ve daha fazla para kazanabilmeli ve haklarımızı almamız gerek. Verdi burada çoğunlukta oldukça sömürü daha da devam edecek, çalışanlarda kendilerini örgütleyecek durumda olmalılar ve radikal bir sendika ve örgüte ihtiyacımız var!“

İşçi Laki son söz olarak ‘’Her insan çalışma yaşamında saygı ile ve eşit muameleye tabi tutulmalıdır, Bu çalışan kadınlar açısından da geçerli olmalı!''

Bir başka işçi temsilcisi AKTIV grubundan Zafer Yıldırım: “Havaalanında işçiler yoğun çalışma koşullarında farklı mesailerde çalışıyorlar, maaşlar oldukça düşük, bu bir kat daha arttırılmalıdır. Şirket yönetiminde olan şeflerin maaşları yeniden düzenlenmeli ve belli oranda kalarak artış olmamalıdır. İşçiler sosyal hayata daha kolay katılabilmelidir.  Denetim kurulu delegeleri de oldukça yüksek paralar kazanıyorlar buna son verilmelidir.»

Nasıl bir çalışma istiyoruz: Biz insanız ve insanca çalışmak ve yaşamak itiyoruz!

Çalışmamızın bir değeri olduğu gibi çalıştığımız zamanında bir değeri var ve bizim iş gücümüzün de bir değeri var. Yaşamımızın da bir değeri var. Çalışanlar da insandır. Hepimiz önce insanız! Önce kar değil insan…

Korona günlerinde burada ve her yerde ve dünya emperyalizminin merkezinde bizler kardeşlerimizi gömüyoruz, ve bu sürecek takiii biz kapitalizmi mezarına defetmedikçe.

Elbirliği ile birleşelim ve burada ve dünya çapında sömürüye son verelim: kapitalizmi defedelim.