Her insanın bir hafıza defteri vardır.

Kimimiz yaşadıklarını günlük yazarak kayıt altına alır, kimimiz yaşadıklarını beyninin bir köşesine bırakır, zamanı geldiğinde çıkarır, hatırlarsa. Hatırlamak ve hatırlanmak bireyler arası ilişkilerde önemli bir yer tutar. Dostlar ise hep hatırlanmak ister.

Ben de uzun bir aradan sonra eski bir arkadaşımı aradım. Son olarak kendisini ne zaman aramıştım?. Hatırlamak istedim, hatırlıyamadım. Beynimn bir köşesine bıraktığım hafıza defterimi yaprak yaprak açtım…bulamadım…Hangi gün, hangi hafta, az ve yıl?

Zaman nehirlerdeki su gibi akıp gitmiş. Günler haftaları, haftalar ayları, aylar derken yıllar geçmiş.

Biraz mahçup, biraz tedirgin telefon tuşlarına basıyorum. Saniyeler geçmeden karşıdan bir ses „Alo…kimsin..“. Ben, benim, ben Hıdır…

Karşıdaki ses, „sen kimsin, ben Hıdır diye birini tanımıyorum…“

Ben, acaba tiye mi alınıyorum diye düşünürken…

Karşıdaki ses, bu kez, „gerçekten sizi tanımıyorum. Biraz yardımcı olur musunuz?“

Soyadımı söyleyip, Bonn’dan aradığımı belirttikten sonra, son alarak kendisinin Almancaya çevirilen bir kitabının yayınlanmasında yardımcı olduğumu söylüyorum…

Karşıdaki ses, „ha…ben öyle bir kitap mı yayınladım…?“ diyor. Ben ise halen tiye alındığımı düşünüyor ve beynimin içinde sessizce, kendi kendime, tabii ki uzun zaman aramasan böyle tiye alınırsın diyorum.

Karşıdaki ses, bu kez…“kusura bakma. Ben bir süre önce beyin kanaması geçirdim. Hafızamdaki herşeyi unuttum. Yaşama yeniden başladım diyebilirim. Ondan olsa gerek hafızamda ne varsa, hepsi kaybolup gitti…Seni hatırlayamamam geçirdiğim inmeden dolayı…iyi ki aradın diyor.“

O an ne diyeceğimi, nasıl konuşmam gerektiğini düşünürken karşıdaki ses, „kendinden biraz anlatsana, biz nasıl tanışmıştık...“ Ben anlatırken, o sorular sordu, o anlatırken ben kendisine ilişkin sorular sordum. Kimi sorulara hatırladığı kadarıyla cevap vermeye çalıştı, anlattığım bazı olaylara ise „öyle mi olmuştu…“ diye sordu …

Bir saat boyunca birlikte geçmişe yolculuk yaptık…Hafıza defterlerimize geçmişi yeniden yazarak…

Karşıdaki ses, „iyi ki aradın diyor. Bak bir arkadaşım daha vermış. Sık sık arasana, biraz sohbet ederiz, ziyaret edersen daha da sevinirim.“

Ben, tamam ararım diye söz veriyorum…Telefonu kapatırken, kendimle hesaplaşmak için beynimdeki hafıza defterimi okumaya başlıyorum….

Acı ve güzel anılar bir anda beni hüzne boğuyor….