Almanya'da büyükşehir belediye başkanı seçilen ilk Türkiye kökenli siyasetçi Belit Onay, aşırı sağ eğilimli partilerin güç kazandığı bir dönemde Hannover Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesini, seçmenlerinin demokrasiye ve çok kültürlü yaşama yönelik önemli bir mesajı olarak değerlendiriyor.

Almanya'nın ekonomik ve sosyal yönden örnek kentlerinden biri olan Hannover'de ilk göçmen kökenli belediye başkanı olmanın omzuna daha farklı sorumluluklar da yüklediğini kaydeden 38 yaşındaki Onay, "İlk etapta şehrim Hannover için aday oldum, oranın belediye başkanı seçildim ve orası için çalışmak istiyorum, ilk gayem bu. Çevre, ulaşım, konut sorunu gibi konular çözüm bekliyor. Ama bir de sorumluluğum var. Birçok insan Hannover’in çeşitliliğine vurgu yapmak istedi. Bu renkliliğin, insanlar arası ilişkilerin daha da güzelleşmesi için beni desteklediler. Böylece bir sinyal vermek istediklerini hissettim" diyor.

"Gerçek insanların tepkisi önemli"

Yetmiş yıldan uzun bir süredir hiç aralıksız Sosyal Demokrat Partili (SPD) belediye başkanlarının yönettiği Hannover'de Yeşiller'i zirveye taşıyan Belit Onay bu kentte bir "kahraman" gibi görülüyor. Ancak ırkçı ve ayrımcı tepkiler de almıyor değil. Belediye Başkanı seçilmesinin Hannover'de büyük ölçüde olumlu karşılandığını söyleyen Onay, "Ama konu Hannover sınırlarından çıkıp Almanya geneline gittiği zaman, özellikle sosyal medyada çirkin mesajlar, ırkçı mesajlar da gün yüzüne çıkmaya başladı. Ama açıkcası ben sokağa çıktığımda, yani sosyal medya dışında gerçek hayatta tamamen olumlu, yüzde yüz olumlu tepkiler alıyorum. Birçok insan, her yaştan insan beni kutluyor, benim için önemli olan da bu açıkçası. Gerçek insanların bana nasıl tepki verdiği. Yoksa sosyal medya o açıdan çok önemsediğim bir alan değil" diye konuşuyor.

Göçmen kökenli gençlere yönelik toplumsal dışlamanın bir gerçek olduğunu ifade eden Onay, bu konuda hem siyasilere hem de göçmen gençlere görevler düştüğünü belirtiyor.

Göçmen gençlerin toplumsal katılımlarını artırmaları gerektiğine işaret eden Onay, "Sivil toplum örgütlerine, siyasi partilere daha fazla girip söz sahibi olmaları şart. Çünkü Almanya bizim ülkemiz. Burası bizim vatanımız, çocuklarımız, gelecek nesiller burada yaşacak. Bizim burada söz sahibi olup burayı şekillendirmemiz ve daha ileriye götürmemiz lazım. Bu konu benim için çok önemli. Umarım benim siyasette olmam onları motive eder" diyor.

"Türkiye'deki akrabalarım da çok sevindi"

İstanbul'dan 1970'li yıllarda Almanya'ya göç eden bir ailenin çocuğu olan hukukçu Belit Onay, belediye başkanı seçilmesinin Türkiye’deki akrabalarını da çok mutlu ettiğini söylüyor. "Sonuca onlar da çok sevindi, gururlandılar. Seçim sonuçlarının açıklandığı akşam bana ulaşamadılar çünkü cep telefonum gerçekten kilitlendi yoğunluktan. Ama anneme, babama ve eşime ulaşıp tebrik edenler oldu" diye konuşuyor.

Türkiye'deki gelişmeleri yakından takip ettiğini kaydeden Onay, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'nun da seçmenlerdeki değişim isteğinin bir işareti olduğunu söylüyor. Onay, "Almanya'da da birçok kentte bunu görüyoruz, Türkiye'de de bunu gittiğimde hissediyorum. Sonuçta insanlar bir değişim, bir atılım, bir ilerleme istiyor. Kendileri için, gençler için, çocuklar için bunu istiyor. Umarım bu enerjiyi toplumla birlikte ileriki yıllarda daha güzel sonuçlara götürürüz" ifadesini kullanıyor.

Türkiye'de STK'lar ile işbirliğine hazır

Belit Onay önümüzdeki hafta mazbatasını alarak görevine resmen başlayacak. Genç politikacı Türkiye'deki belediyelerle iş birliğine açık olduğunu belirtiyor. Almanya'daki birçok kentin Türkiye‘de bir kardeş kenti olmasına karşın Hannover'in Türk kardeş kenti bulunmadığını kaydeden Onay, ikili ilişkileri daha çok sivil toplum temelinde geliştirmekten yana olduğunu vurguluyor.

Geçmişte Hannover Belediyesi ile Türkiye'deki bazı belediyeler arasında kardeş kent projeleri için konuşulduğunu ifade eden Onay, "Türkiye ile özellikle sivil toplum kuruluşları bazında, gençlik projeleri gibi, öğrenciler, gazeteciler, sanatçılar bazında farklı projeler gerçekleştirebiliriz. Bundan Hannover istifade edebilir, aynı şekilde Türkiye'deki farklı sivil toplum örgütleri de faydalanabilir. Farklı STK'lar ile birlikte çalışmak daha kolay olacaktır. Öbür türlü bürokratik prosedür gerekiyor, o yönde de son yıllardaki tespitlerime göre çok uzun sürüyor ve maalesef sonuca gidilemiyor" diyor.