Hamburg'da  Aralık 1985'de ırkçı dazlaklar tarafından öldürülen Ramazan Avcı'nın adının öldürdüğü Landwehr'deki caddeye verilmesini isteyen  Ramazan Avcı İnisiyatifi, Hamburg Senato ve Belediye Başkanı Olaf Scholz'a yönelik  açık mektup okudu.

Zwickau Neonazi terör hücresinin Hamburglu kurbanı olan Süleyman Taşköprü'nün öldürüldüğü Altona semtindeki Schützenstrasse'de düzenlenen basın toplantısında, İnisiyatif üyelerinden Av.Ünal Zeran, Leman Stehn ve   Avcı'nın eşi Gülistan Avcı konuya yönelik detaylı açıklamalarda bulundular. 'Irkçılığın yıllardır Almanya'da sistematik olarak devam ettiğini ve resmi çevrelerin gereken tedbirleri ve takibatları niçin zamanında yapmadıkları günden güne kamuoyuna yansımaktadır'  şeklindeki açıklamada 
"İki talep karşı karşıya getirilmemeli"
başlığıyla devam ederek şu satırlara yer verildi:



"KEMAL ALTUN MEYDANI RESMİLEŞMELİDİR"

 Scholz'un Landwehr'deki S-Bahn durağı yanındaki cadde veya meydana “Ramazan Avcı“ adının verilmesini desteklediğini basından öğrendiklerini ve bunun sevindirici olduğunu söyleyen RAİ sözcüleri,

“Sayın Scholz'un  aynı zamanda Altona İlçe Meclisi'nin partilerüstü kararına rağmen semtteki bir parka halk tarafından 'Kemal Altun Meydanı' adının resmileştirilmesi girişiminin Hamburg Senatosunda reddedildiği haberini  basından üzüntüyle öğrendiklerini belirtiller.


Bilindiği gibi 23 yaşındaki mülteci Kemal Altun, 1983'de sınırdışı tehdidiyle karşı karşıya olduğu için Berlin mahkeme binasının altıncı katından atlayarak intihar etmişti. İki talebin karşı karşıya getirilmesini şiddetle reddediyoruz. Irkçı politikalara ve şiddete kurban giden her göçmenle dayanışma içindeyiz”
dediler.
Ünal Zeran bu konuda Hamburg Eyalet Parlamentosu'nda çeşitli partilerden beş Türkiye kökenli milletvekilin de girişimde bulunmalarını beklediklerini belirterek, “Hiç biri henüz bu konuda bir açıklamada bulunmadı" dedi.

Kimdi Kemal Altun? Samsun kökenli ve Ankara'da öğrenimine devam etmekte olan Ankara Dev-Genç üyesi bir gençti.


12 Eylül mahkemelerinin işkenceli sorgularında  verilen gerçek dışı bir ifade sonucu İnterpol tarafından tutuklama kararıyla arandığı için yurtdışına çıkmıştı.
Kemal Altun, 1983 yılındaki zamanın CDU/CSU koalisyon hükümetinin tanınmış ırkçı içişleri bakanı F.Zimmermann'ın o zamanki Türkiye hükümetiyle askeri-ekonomik ve siyasi ilişkilerinin kurbanıydı. Dolaysıyla "Cemal K.Altun'un ölümünden birinci derece sorumlu dönemin Almanya ve Türkiye hükümetleridir" şeklindeki açıklamalar halen kulaklarımızda çınlanmaktadır.

Basın toplantısı esnasında sorulan;
" Ramazan Avcı ve Kemal Altun Meydanları isimlerine  ya birlikte izin verilir, ya da İKİSİNİ DE REDDEDİYORUZ demeniz sözkonusu olabilir mi"
" sorusu bizce en dikkat çekici soruydu.
İnisiyatif üyeleri konuya yönelik önümüzdeki dönemde çeşitli etkinliklerde seslerini daha da yükselteceklerini açıkladılar.


Hamburg SPD'li belediye başkanı Olaf Scholz'a yönelik açık mektupta Kassel'de Kemal Altun Platz, Kiel ve Köln'de Bahide-Arslan Platz (Mölln'de yakılan), Frankfurt'ta Hülya Platz (Solingen'de  yakılan) bulunduğu belirten inisiyatif, kendini hep hoşgörülü ve dünyaya açık kent olarak tanıtan Hamburg'da henüz bir bir cadde ve meydanın ırkçılık kurbanının adını taşımadığına dikkat çekilerek, ilk etapta Ramazan Avcı ve Kemal Altun'un adlarının caddeye veya meydana verilmesini beklediklerini ve aynı zamanda Süleyman Taşköprü'nün anısının da layıkıyla benzer bir şekilde yer bulması gerektiğini  vurguladılar.

Taşköprü'nün öldürüldüğü yere çiçek bırakıldı
Basın toplantısının ardından Schützenstrasse 37'de, 27 Haziran 2001'de işlettiği manav dükkanının içinde öldürülen Süleyman Taşköprü'nün şimdi bisikletçi olan katledildiği işyerinin önünde bir dakikalık saygı duruşu yapılıp, önüne çiçekler bırakıldı. 
“Hamburg Ayağa Kalkıyor” sloganıyla 'ırkçılk karşıtı etkinliklerin gerçek anlamda kutlanılması isteniyorsa eğer, taleplerimiz dikkate alınmalıdır' denerek basın toplantısı sona erdi.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



OLAF SCHOLZ'A YÖNELİK MAİL'E ALDIĞIMIZ CEVAP...
.

Değerli Okurlar:
8 Mart 2012 de Belediye başkanı Olaf Scholz'un basın danışmanı sayın Jörg Schmoll'a mail yoluyla bir talebimizi ilettik.
Altona belediye meclisinin SPD, Sol Parti ve Yeşillerden  51 üyesinin oylarıyla 2011 yılının Aralık ayında 
çoğunluk  kararı gereği şu an ki çocuk parkı olan yere   "Kemal Altun Meydanı" adının verileceğinin kamuoyuna yansıdığını ve resmi açılış için Hamburg Senatosunun ve belediye başkanının onayı  beklenirken, kararın  reddedildiğini duyduğumuzu belirttik. Konuyla ilgili Olaf Scholz'la bir Röportaj yapmak istiyoruz diye yazdık. Bir gün sonra, 9 Mart günü cevap geldi ve konunun muhatabının Kültür bakanlığı ve  Hamburg'daki sokak ve cadde isimlerinin değiştirilmesiyle ilgili yetkilinin de, Bay Nowicki olduğu yazılarak ondan cevap geleceği belirtilmişti.
Tesadüfe bakın ki, Bay Nowicki'ninn cevabı  dün sabahleyin saat 10:04 geçe ulaştı. 
Altona'daki basın toplantısı saati ise, saat 10.00 da idi. Anlaşılan Bakanlık gelişmeleri saati saatine yakından takip etmekteydi.
Verilen cevap ise, bilinenlerin tekrarıydı. Ramazan Avcı'nın Landwehr semtinde öldürüldüğü ve Hamburg ile bağlantısının olduğu, Kemal Altun'un ise siyasal gerekçelerle bir ölüm olayına adı karıştığı ve  Hamburg'la herhangi bir bağlantısının olmadığı yazılmıştı.
Usül gereği bir cevaptı denebilir.
Eyalet Parlamentosundaki vekillerimize   şimdi görev düşmektedir.


SOL PARTİ'DEN YENİ ÖNERGE

Unutmadan yazmalıyız ki, aralarında Cansu Özdemir ve Mehmet Yıldız'ın da olduğu 8 Sol Partili milletvekili, "Kemal Altun Meydanı" isminin resmiyet kazanması için yeni bir dilekçeyle Senatoya başvuru yapmışlardır.

IRKÇI FAŞİST CİNAYETLER BAĞIMSIZ KOMİSYONCA ARAŞTIRILSIN 

Almanya'daki istihbarat kaynaklarının gerekçesi ne olursa olsun, uzun senelerdir maddi ve lojistik olarak  desteklediği ırkçı faşist yapıların işledikleri cinayetlerini araştırmak için neden İngiltere örneği gibi 'bağımsız' komisyonların görevlendirilmediği sorusu  kalın harflerle çizilmesi gereken önemli bir noktadır.
Bu konuda Hamburg Senatosu da tavır belirlemelidir.
Görev elbette ki, Parlamento'daki Partilere, Kitle örgütlerine ve demokratik kurumlarla Basına düşmektedir.

Sonuç olarak;
Irkçılığın çok yönlü yüzü vardır. Alman şair Bertolt Brecht bir dizesinde" Bir kişiyi öldürmenin çeşit çeşit yöntemleri vardır" diye yazar. Tercümesini yaparsak;   Hamburg Landwehr durağı yakınında  Ramazan Avcı Neo-Nazilerce öldürülmüştür. Altona Schützenstr'deki manavında hiç birşeyden habersizce kurşunlanarak öldürülen  Süleyman Taşköprü'de yine dazlak diye bilinen yabancı düşmanı, faşist ırkçılarca öldürülmüştür.

C.KEMAL ALTUN'UN ÖLÜMÜNDEN ALMANYA VE TÜRKİYE HÜKÜMETLERİ SORUMLUDUR

Madalyonun diğer yüzünde ise,  doğduğu ülkesinde yaşarken, eğitimini ve ailesini bugünden yarına terketmek zorunda kalan, 21 yaşında genç bir fidan vardır. Türkiye'yi 12 Eylül'cü ırkçı-faşist  darbeci genarellerden  dolayı terketmek zorunda kalan on binlerce insandan biridir. Yani ülkesini siyasal düşüncelerinden dolayı terketmiştir. Ağbisi TBMM'de CHP milletvekili ve Köy-Koop başkanı olmasına rağmen, işkence altına verilen bir yalan ifade sonrası aranır duruma düşer.
O zamanki 12 Eylül darbecilerini Helmut Kohl başbakanlığındaki CDU/CSU'lu koalisyon hükümeti,   her konuda desteklemektedir .
C.Kemal Altun devlet  destekli terör sonucu ülkesini terketmiştir. Canını kurtarmak için sığındığı "demokratik" Federal Almanya'da içişleri bakanı F.Zimmermann'ın  talimatıyla tutuklanmıştır. Defalarca kez iade amacıyla  havalanına götürülüp yeniden hücresine gönderilerek inanılmaz boyutta bir psikolojik ve ruhi çöküntü ortamına terkedilmiştir.
O, Türkiye ve F.Almanya'nın devletlerarası ırkçılığının somut kurbanıdır.
Bugünkü Silivri mahkemelerinde "demokrasi havarisi" geçinen 12 Eylül'cü darbeci generallerin yalanları sonrası nasıl ki,17 yaşındaki Erdal Eren'lerin yaşı büyütülerek idam edilmiş ise, C.Kemal Altun'da aynı yalan bilgiler sonrası Türkiye işkencehanelerinde ölmektense kendi iradesiyle seçeneğini yaparak, Berlin'de ölüme sürüklenmiştir.


KEMAL ALTUN KOMİTESI 1983 YILINDA 
ALTONA'DA HELLA FRANKE TARAFINDAN KURULDU



O günlerde Türkiye'ye iade edilmek istenen anti-faşistlerden biri de Sivaslı  Hüseyin İnci'dir. Halen Hamburg'da kalmaktadır.Altonalı  Hella Franke'nin kurduğu Kemal Altun komitesi önce Hüseyin İnci için kurulmuştu.O günkü koşullarda Hamburg'un Kemal Altun'la ne kadar bağı vardır,yoktur günümüzün belediye başkaı Olaf Scholz hatırlamayabilir. O zaman ki, Yeşiller Partisi yöneticisi ve Hamburglu merkez milletvekili olan Regula Schmidt Bot ve Thomas Ebermann'da o günlerin yakın tanığıdırlar. Hamburg1 TV proğramı sahibi Herbert Schalthoff'da o günleri yakından bilir. Eğer Hamburg'un geçmişi ve Kemal Altun'un Hamburg'la bağlantısı aranıyorsa buna yeterince canlı tanık çıkacağından Olaf Scholz emin olsun.

Kemal Altun, ölümüyle, Almanya ve Türkiye hükümetlerinin ırkçı ve devletler arası kirli işbirliğini altüst etmiştir. Almanya ve Türkiye'nin askeri-ekonomik -diplomatik ve siyasal ilişkilerini ölümüyle tüm dünya kamuoyu önünde teşhir etmistir. O zamana kadar özellikle Hamburg Blom&Voss'dan Türkiye'ye Kriegsfrigatten denen askeri savaş gemileri ihraç edilmektedir .Yine, Hamburg Führüngsakademi Türkiye'den gelen askeri istihbarat elemanlarına işkence dahil her türlü eğitim verilen bir kurum olarak belleklerimizdeki yerini hala korumaktadır. Kemal  Altun'un ölümüyle bu kirli ilişkiler su yüzüne çıkmıştır.  

Tüm bunlardan dolayı anti-faşist geleneğini hiç kaybetmemiş şehirlerden biri olan Hamburg, C. Kemal Altun'la dayanışma  komitelerinin kurululuşunda da özel bir yer teşkil etmektedir. Hamburglu Anti-faşistler o günlerdeki kurulan C.Kemal Altun komitesinin çalışmalarını daha dün gibi yakından hatırlamaktadırlar.
67 yaşındaki Altona-Schomburgstr ikametgahlı Hella Franke'nin öncülüğündeki Almanya Kemal Altun Komiteleri, tesadüfen Altona'da kurulmamıştır Sn. Olaf Scholz.
Altona'da kurulan komite, gün oldu o zamanki başkent Bonn şehrinde "Käfig Aktion" la sesini duyurdu, gün oldu Altona'nin merkezinde, Fridenskirche'de alman,türk-kürt demeden omuz omuza açlık grevlerine yatarak kamuoyunun dikkatlerini çektiler.

GÖRÜNMEZ ENGELLER 12 EYLÜL DÖNEMLERİNİ HATIRLATTI

Gün oldu SPD'li ve Yeşiller milletvekillerinin de desteğiyle konuyu Bundestag'da  gündeme taşıdılar. Aynı günümüzdeki gibi  "görünmez engeller" beklenmedik anda o zamanda ansızın karşımıza çıktılar. Ne "tesadüf" doğrusu.
Yine Türkiye-Almanya ikili kirli çıkar ilişkileri gündeme taşındı.
Yoksa Dışışleri bakanı Davutoğlu'nun Hamburg ziyareti esnasındaki basından uzak yapılan ikili görüşme mi herşeyi tersyüz etti?
Eğer bu ıddialar doğruluk kazanırsa gerek Olaf Scholz, gerekse de Türkiye kökenli vekilleri töhmet altında kalacaklardır.
Bu konuyla ilgili Olaf Scholz kamuoyunu bilgilendirmek durumundadır.

  KEMAL ALTUN MEYDANI ALTONA'YA AİTTİR

Ümit ederiz ki; Hamburg Senatosu ve SPD'li belediye başkanı Olaf Scholz, verilen yanlış karardan geri dönerler.
Bu arada başta o dönemi yakından bilen SPD Eyalet milletvekili Kazım Abacı olmak üzere; Diğer vekillerimizin tavrı gelecek dönemlerdeki alacakları destek ve dayanışmanın da aynası olacaktır denebilir.
Yine halk arasında "Altona Muhtarı" olarak tanınan S
n. Behçet Algan'dan 200 m. ilerisindeki " Kemal Altun Meydanı" için sessiz kalmamasını bekliyoruz.

Beklentimiz,12 Eylül dönemlerindeki Federal Hükümetler gibi " üç kuruşluk ekonomik hesaplar" uğruna, insan değeri hiçe sayılarak  çok kültürlü Hamburg şehrimizin güzelliğine ve multikulti Altona'nın enternasyonal görünümüne de  gölge düşürmemeleridir.

Kemal Altun Meydanı Altona'nın bir parçasıdır, öyle de kalacaktır.