Ergenekon davasından bir yıl tutuklu kalan gazeteci Ahmet Şık ve Odatv davasından tutuklu kalan Barış Terkoğlu ve Federal Parlamento eski milletvekili siyasetçi Memet Kılıç (Yeşiller) panele konuşmacı olarak katıldılar.

Gazeteci Ahmet Şık panelde güne damga vuran ve çok tartışılacak bir açıklamada bulundu.  Şık, ‘Türkiye bölünüyor‘ diye bas bas bağıran, milliyetçilik edebiyatı yapan AKP’nin asıl kendisi Türkiye’yi bölüyor. Türkiye AKP’li olanlar ile olmayanlar arasında bölünmüş durumda. Bizden olan ile olmayan arasında. Mevcut yapı itibariyle Türkiye zaten şu an bölünmüş durumda. O halde bırakın da bölünsün. " dedi.



Saz sanatçısı Yusuf Çetin'in türkü okumasıyla başlayan panelde Avrupa Postası Genel Yayın Yönetmeni Adil Yiğit kısa açılış konuşması yaptı. Ardından hayatlarını kaybeden gazeteciler anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Daha sonra gazeteci Süheyla Kaplan'ın yönettiği panel başladı.

“CEMAATİN TEK BAŞINA YAPABİLECEĞİ BİR DARBE KALKIŞMASI DEĞİLDİ”



Ahmet Şık, AKP ve Gülen Cemaatinin birbirinin suç ortaklarını olduğunu iddia ederek, çıkar meselelerinden ters düştüklerini kaydederek, “Türkiye uçurumun dibine düşmüş durumda. 15 Temmuzda yaşanın senaryo olduğunu düşünen muhalif anlayış var. Ben onlardan değilim. İktidar senaryosu olmadığı gerçekten bir darbe kalkışması olduğunu düşünüyorum. Darbenin arkasındaki güçlerden birisi Gülen Cemaati ve ona bağlı olan bir takım unsurlar. En önemli aktörlerden birinin Gülen Cemaati olduğunu düşünüyorum. Buna dair bir kuşkum kalmadı. Ama esas sormamız gereken diğer aktörler. Çünkü bu Gülen Cemaati’nin tek başına yapabileceği bir darbe kalkışması değildi.



AKP değil, Erdoğan karşıtlığında üzerinde ortak bir payda belirlenmiş bir darbeciler koalisyonu olduğunu düşünüyorum. Deşifrasyon olunca yapılan pazarlıklar sonucu koalisyonun dağıldığını düşünüyorum. Böyle düşünmeme neden olan şeylerden birisi tutuklanan askerler arasında Gülen Cemaatine düşman demek istemiyorum ama karşıtı olan paşaların, subayların da olduğu mesela Adil Huduti. Gülen Cemaatinin mensubu olmayan bir takım aktörlerde bu kalkışmanın içerisinde bulunduğudur” dedi. (DHA)



AHMET ŞIK : 'TÜRKİYE BÖLÜNDÜ ZATEN, BIRAKINDA BÖLÜNSÜN ARTIK’

Türkiye’deki muhalefet partileri de eleştiren Şık ‚ CHP neo liberal sağcı bir parti. Solcu parti mi hayır? Sağcı politika izleyerek soldan oy almaya çalışan bir ahmaklar ordusu. Türkiye’de asıl sorun kırk yıldan beri var olan Kürt sorunu.  Bu durumda talep edeceğimiz tek şey barış barış barış. Türkiye’de iktidar şu anda Fethullah Gülen cemaati nefretinden, karşıtlığından  siyaset izlemeye çalışıyor. Bilinen  bir gerçek var ki o da İslamcı faşist parti AKP’nin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra daha da güçlendiği. Ancak AKP bir o kadar da zayıflıyor. İnanın buna. AKP’nin önümüzdeki süreçte kendi içinde dağılması da mümkün. Erdoğan ortadan yok olunca ( Bunu ölmek, ya da öldürmek anlamında kullanmıyorum elbette siyasi anlamda kullanıyorum) AKP tabanında bir dağılmanın yaşayacağına inanıyorum. AKP çünkü siyasi bir örgüt değil. AKP tabanı piramit vari mafya tipi örgütlenmeye dayanmaktadır. Tüzel kimliği de olsa hukuksal anlamda AKP iktidar partisi değil.



Hiçbir gücün kalıcı olacağına inanmıyorum. Şu anda Türkiye’de başka bir rejim kurulmak isteniyor. Türkiye şu an var olmak ile var olmamak sorununu yaşıyor. AKP var olmak için her türlü kötülüğü yapabilir. Türkiye’de 6-7 Eylül olayları gibi provokasyonlar yaşanabilinir. ‘Türkiye bölünüyor‘ diye bas bas bağıran, milliyetçilik edebiyatı yapan AKP’nin asıl kendisi Türkiye’yi bölüyor. Türkiye AKP’li olanlar ile olmayanlar arasında bölünmüş durumda. Bizden olan ile olmayan arasında. Mevcut yapı itibariyle Türkiye zaten şu an bölünmüş durumda. O halde bırakın da bölünsün. O zaman farklılıkları, renlilikleri  bir tartışma ortamında demokratik biçimde daha rahat konuşabileceğiz. Ancak AKP farklılılıklara, renkliliklere tahammül eden bir parti değil’ dedi.

'AKP SUÇA BULAŞMIŞ BİR MAFYA ÖRGÜTÜDÜR'

Şık: ‘’AKP suça bulaşmış bir mafya örgütüdür. AKP’ye siyasi parti muamelesi yapmak doğru değil. Örgütlenmesi de tıpkı mafya gibi. Lideri var, alt örgütlerı var. vs vs. Bu örgüt her türlü suça bulaşmış bir örgüt. AKP’yi ayakta tutan tek şey Erdoğan korkusu. İçlerinde Erdoğan’a karşı olanlar bile korktuklarından seslerini çıkaramıyorlar. Darbe yanlısı suçlanma endişesiyle.’

‘’CHP ULUSALCI ZİHNİYETTEN KURTULMALI’’



‘ CHP’nin ifade özgürlüğüne yönelik yaklaşımından ziyade temel özgürlük alanlarına yönelik yaklaşım sorunu var. CHP’nin içinde elbette demokratik yaklaşımı benimseyen arkadaşlar var. Türkiye’de temel sorun Kürt sorunu. Kürtsorunu Türkiye’de kara bir şal gibi. Neyi örtmeye çalışsanız bu sihay şal karşınıza çıkıyor. CHP Kürt sorunu, azınlıklar sorunu, mezhep, kadın hakları vs. gibi konularda cesaretli olmalı. CHP ulusalcı bir zihniyetten kurtulmalı.

CHP’de Kılıçdaroğlu’nun Dersimli, Alevi olması vesilesiyle umutlanmıştık. Ancak Kılıçdaroğlu beklentileri karşılayacak bir nitelikte politika üretemiyor: ‘

“DARBE GİRİŞİMİNİN ANA FAKTÖRÜ FETULLAH GÜLEN CEMAATİDİR”



Barış Terkoğlu, Türkiye'de kirli bir siyaset-çıkar ilişkisi olduğunu öne sürerek, “Türkiye'de nereye gidiyor sorusunu, adı çocuk tecavüzcüleriyle anılan dinci vakıflar var, bu vakıflarda buluyorsanız, iktidardan ihale alan işadamlarının birisiyseniz, Suriye'de cihatçılarla birlikte kafa kesen kişilerle birlikte hareket ediyorsanız, sormuyorsunuz. Bizim ülkemizde Namık Kemaller, Nazım Hikmetler, Sabahattin Aliler,, Uğur Mumcular Hrant Dinkler, birbirinden farklı renklerde de olsa,  bu soruyu soran ve hatta biz ölürüz, ölürüz ama bu memleket ne olur diye bütün yaşadığı cefa ve eziyete rağmen kendi topraklarına bağlılık duyan bir düşünce geleneği var. 15 Temmuz darbe girişiminin ana aktörü Fetullah Gülen Cemaati, çetesi, yapılanmasıdır” dedi.


Barış Terkoğlu konuşmasına şu sözlerle devam etti: ‘ 15 Temmuz darbe girişiminin ana Fethullah Gülen ve  yapılanmasıdır. Gülen cemaati kırk yıl  içinde örgütlenmesinin son kozunu denedi. Türkiye’de OHAL diye bir şey yok aslında. ( Bunu ironi anlamında söylüyorum)  Sadece 15 yıldır  var olan OHAL olağanlaştırıldı. Gazeteleri kapatmanın, gazetecileri  hapse göndermenin  darbe ile hesaplaşma konusunda ne alakası var?  İşçi kiralamaya kadar giden yoksullara karşı yasaları getirmenin darbe ile hesalaplaşma arasında  ne alaka var? Türkiye’de on beş yıldan beri AKP eliyle sürdürülen siyasi proje OHAL bahane edilerek olağan hale getirildi. 15 Temmuz sonrası AKP hasret duyduğu şeyleri gerçekleştirme projesidir.  AKP eğer cemaat ile gerçekten hesaplaşma isteseydi  yapacakları belliydi. Anayasal düzen içerisinde yargı sistemini oluşturmak. Onları yargı önüne çıkarmak. Ancak AKP bunu yapamaz, yapmak istemez.  Ne istedilerse verdik diyen bir iktidar var karşımızda. Ergeneokon,  KCK davaları, Hrant Dink cinayeti gibi  cemaatin aktif olduğu davalarda kullanılan sahte delillerşn öncelikle aydınlatılması gerekiyor.  AKP ile cemaat suçları birlikte işlediler dolayısıyla birlikte yargılanmaları gerekiyor.  

Bizim bu savaşın dışında başka bir yol bulmamız gerekir. Din eksekli politikalardan vazgeçilmeli. Devletin içine başka bir cemaati yerleştirirseniz sonucu yine 15 temmuz olacaktır. Türkiye tehlikeli bir yola doğru gidiyor. Türkiye’de yurttaşlık esası yerine bölen,  parçalayan projeler etkin haline geldi. Türkiye kendisini ortaklaştıran herşeyi kaybediyor  Ortak alanımız laikliktir. Tek çıkış anayasal düzendir, laikliktir.

“TÜRKİYE ÇOK DAHA TEHLİKELİ BİR NOKTAYA GİDİYOR”



Memet Kılıç, Türkiye'nin freni patlamış bir kamyon gibi başaşağıya gittiğini ileri sürerek, “İşler iyiye gitmiyor ne yazık ki. Yurtta barış, cihanda barış ilkesini bir kenara bıraktı. 15 Temmuz’da bir darbe yaşandı. Spekülasyonlara çok yer var ama hepimizin birleştiği nokta, diğer darbelere benzemediği. Türkiye çok daha tehlikeli bir noktaya gidiyor bana göre. Teokratik ve tek adam devleti yapma istikametinde gidiş söz konusu. Üzülerek ve korkarak söylüyorum ki, Türkiye bir iç savaşa doğru gidiyor. Tarihteki benzerleriyle gözüken bir noktada gidiyor” diye konuştu.


KILIÇ: TÜRKİYE BİR İÇ SAVAŞA SÜRÜKLENİYOR

Memet Kılıç konuşmasına şöyle devam etti: ‘Türkiye iyiye gitmiyor. Bugüne kadar benzemeyen bir darbe girişimiydi. Sivil darbeydi bunun adı ve ardından OHAL ilan edildi ve üç ay daha uzatıldı. Gelinen nokta belli. Eğitim başta olmak üzere tüm kurumlar dinci eksene büründürülüyor. Türkiye’deki sistem kırılmaları yargı üzerinden yapılmakta. Türkiye teokratik, tek adam yoluna doğru ilerliyor. Eğer bu şekilde giderse korkaram söylüyorum ki Türkiye bir iç savaşa sürükleniyor.  Almanyada da Hitler rejimi iktidarı değiştirmek için  inşaat sektörüne yönelmişti. Yeni otobanlar vs. inşa etmişti. Türkiye’de de AKP iktidarı kendi varlığını, gücünü sabitleştirmek için etrafına savaş açmakta. Bunun yansımasını en çok dış politikada görmekteyiz. Özellikle de NATO, Rusya, IŞİD ve benzeri gruplar ile olan dansında. Ancak AKP’nin gittikçe pisti daralıyor. Kendi ordusunu, özel örgütünü kuruyor. Osmanlı Ocakları vs. gibi silahlı örgütler. Türkiye kendi içindeki muhalifleri sindiren faşizan bir sisteme doğru ilerliyor.

Süheyla Kaplan