Gazetelerden Yılmaz’ın İnterpol tarafından arandığını okuduk. Bu büyük bir sorundu.

"1980’in Ekim ayında, ailesiyle görüşmesi için birkaç günlüğüne bayram izni verilmişti. Bunu fırsat bilerek, Atina’dan Antalya’nın Kemer ilçesine bir tekne ile gittik.Türkiye’den çıkışımız bu tekne ile oldu" diyen Hubschmid, maceralı bir yolculuk yaptıklarını söyledi.

Haber Podium'da yer alan habere göre, Winterthur Alevi Kültür Merkezi’nde geçen , “Yılmaz Güney’in Yolu“ isimli bir etkinlik gerçekleştirildi. 3 gün süren etkinlik boyunca, Arkadaş, Sürü, Seyit Han, Umut isimli filmler gösterildi. Etinliğin son gününde, “Yılmaz Güney’in Yolu” isimli bir panel de düzenlendi. Yılmaz Güney’in filmlerinin ve çalışmalarının konuşulduğu panele Fatoş Güney ve Güney Filmcilik sorumlusu Serdar Doğan katıldı.

Etkinliğin konuğu Edi Hubschmid oldu. Yol filminin oluşumunda ve Yılmaz Güney’in yurt dışına kaçışında önemli bir rol oynayan İsviçreli yapımcı Edi Hubschmid, burada 2 yıl önce kaleme aldığı ve Almanca, Türkçe, Kürtçe, Soranice dillerinde bastırdığı “YOL-Bir Sürgün Hikayesi“ isimli kitabını da tanıttı.

Kitabında, 1980 ile 1984 arasındaki dönemde Yılmaz Güney ile ilgili özel anılarını anlatan Edi Hubschmid, Yılmaz Güney’in o dönem bulunduğu Isparta yarı açık cezaevinden nasıl izin alıp ayrıldığına ve Türkiye’den nasıl kaçtığına da ışık tutuyor.

Husên Duzen tarafından Türkçe ve Kürtçe’ye çevrilen, 2017 yılında da PPP Publishing Partners tarafından basılan kitap 224 sayfadan oluşuyor. Kitapta, çoğu Edi Hubschmid ve kardeşi Bruno Hubschmid tarafından çekilen 215 adet fotoğraf yer alıyor.

'KAÇIŞTAN SONRA 10 YIL KADAR SUSMAYA KARAR VERMİŞTİK'

Hubschmid, Yılmaz Güney’in ölümünün üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen, kitabı neden 2017 yılında bastırdığı şöyle anlatıyor;

“Kaçıştan sonra, bize yardım edenlerin güvenliği için 10 yıl kadar susmaya karar vermiştik. Sonraki yıllarda başka işlerim çıktı, 2003 yılında kanser hastalığına yakalandım.Tedaviden sonra yeniden sağlığıma kavuştum. Bu nedenlerle, daha önce çok istememe rağmen yazamadım kitabı. Bir süre sonra Yılmaz Güney’le ilgili tüm doküman ve fotoğrafları, yer ve zaman olarak, kronolojik sıralarına göre toplamaya başladım. 2017 yılında kitabı Almanca, Türkçe, Kürtçe dillerinde, 2018 yılında da Soranice dilinde yayınladım.

Kitabı kendi dilimde Almanca yazdım. Yazarken de kitabın Türkiye’de ilgiyle okunacağını düşünmüştüm. Ancak kitabı Türkiye’de Türkçe ve Kürtçe dillerinde yayınlayacak bir yayınevi bulamadım. Buna çok üzüldüm.“

Edi Hubschmid, kitaptaki anlatısını; senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı, yönetmenliğini ise Şerif Gören’in yaptığı “Yol“ filmi üzerinden temellendiriyor.

Yol filminin çekimleri sırasında 12 Eylül darbesinin gerçekleştiğini belirten Hubschmid, 1981 yılının Ocak – Nisan ayları arasında çekimlerin tamamlandığını, çekilmiş 25 bin metrelik filmin negatiflerinin kendisi tarafından kara yolu ile Türkiye’den gizlice çıkarıldığını ifade ediyor.

YILMAZ GÜNEY İLE İLK KARŞILAŞMA

Edi Hubschmid Yılmaz Güney ile ilk karşılaşmasını ise şöyle anlatıyor:

“1979’da Locarno Film Festivali’nde, ben ve Cactus Yapım ekibi “Sürü“ isimli filmi izledik. Çok etkilenmiştik bu filmden. Bu filmden sonra Yılmaz Güney ile çalışmalarımız başladı. O zamanlar Güney Filmi’nin buradaki temsilcisi Nihat Behram ile birlikte çalıştığı Canan Gerede idi. Daha sonra “Düşman” isimli film gündeme geldi. Bu filmi Teknik olarak tamir etmiş, birlikte yaptığımız çalışmalarımızı derinleştirmiştik.

Ekim 1980’de Türkiye’ye giderek Yılmaz’ı Isparta cezaevinde ilk kez ziyaret ettim. Polis gözetiminde, “gelecekte nasıl birlikte sinema filmi yaparız“ konusunu konuştuk. O dönem darbeden dolayı çok moralsiz ve üzgündü. Elinde olan ve yönetmenliğini yaptığı filmleri hakkında fikir alış verişi yaptık ve bu filmlerin negatiflerinin Londra’ya götürülmesine ve Yol filmi projesi icin birlikte calismaya karar verdik.

KAÇIŞ

Edi Hubschmid, cezaevlerindeki belirsizlik durumunun Yılmaz Güney’i yurt dışına çıkmaya zorladığını söylüyor ve Güney’in Türkiye’den Avrupa’ya kaçış sürecini şöyle anlatıyor:

“1980’in Ekim ayında, ailesiyle görüşmesi için birkaç günlüğüne bayram izni verilmişti. Bunu fırsat bilerek, Atina’dan Antalya’nın Kemer ilçesine bir tekne ile gittik.Türkiye’den çıkışımız bu tekne ile oldu.

Eşi ve çocukları için ayrı bir şey organize etmiştik. İsviçre’de bir film festivali olduğu düzmecesiyle; bu festivale Yılmaz Güney’in bir filminin de gösterileceğini, buraya Fatoş Güney’in de davet edildiğini söyledik. Bunun üzerinden İsviçre’ye vize almıştık. Fatoş ve çocuklar Zürich’e uçak ile ulaştılar. Maceralı bir yolculuktan sonra, biz de Yılmaz Güney ile birlikte İsviçre’ye ulaştık. Burada gazetelerden Yılmaz’ın İnterpol tarafından arandığını okuduk. Bu büyük bir sorundu. İsviçre’ye ulaşır ulaşmaz hemen “Yol” filminin montajına başladık. Ekim 1981’den 1982’nin Mart’ına kadar bu filmin montajı ile uğraştık ve filmi tamamladık.“