Bozoğlu, Bavyera eyalet parlamentosunda güncel gelişmelere ilişkin sorularımızı yanıtladı:

Seçim bölgeniz Augsburg. Augusburg'da ailesiyle birlikte Noel pazarına giden itfaiyecinin öldürülmesi siyasi ortamı nasıl etkiledi? Alman kamuoyunun buna tepkisi ne oldu?

Bozoğlu: Böyle olaylarda elbette suçlu kim olursa olsun kanunlar neyi gerektiriyorsa yargılanmalılar. Olayın başka bir yönü de ırkçı grupların böyle vakalar için tetikte beklemeleri ve siyasi malzeme yapmaları. Olay duyulur duyulmaz  bazı ırkçı gruplar sosyal medya üzerinden göçmenler ve mülteciler aleyhine yayın yapmaya başladı. Augsburg'un yüzde 45`i  göçmen kökenli. Bugüne kadar Alman ile göçmenler arasında hiçbir sorun yaşanmamış. Augsburg'un CSU'lu Belediye Başkanı olay sonrası bir konuşma yaptı ve muhafazakar kökenli olmasına rağmen barışçıl bir mesajla kamuoyunun tepkisini almaya çalıştı. Kanun  dışı hiçbir saldırı kabul edilemez. Bu tür olaylar sonrası ırkçı grupların ve ırkçı zihniyeti taşıyanların kamuyonu yanlış bilgilendirmeleri önlenmeli ve barış ortamının zedelenmesine asla izin verilmemelidir.

- NSU (Aşırı Sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı) üyelerinin 2000-2007 arasında işlediği cinayetlerden Almanya bir ders çıkardı mı?

Bozoğlu: Almanya'da NSU cinayetlerinde olduğu gibi iki ana grup var. Biri legal platformlarda, şiddete başvurmayan diğeri ise silah ve şiddete başvurmayı hedef haline getirenler. Almanya'da AfD gibi ırkçı partilere  karşı siyasi platformlarda mücadele verilmeli. Toplum ikna edilmeli. Silahlı aşırı sağcı gruplara karşı ise devlet savunma mekanizmalarını harekete geçirmeli. Bu anlamda istihbarat örgütlerinin iyi bir strateji geliştirmesi gerekiyor.

- Anayasayı Koruma Daireleri başta olmak üzere istihbarat kurumlarının yeniden yapılanması gerektiği muhalefet partilerinin taleplerinden biri. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Bozoğlu: Elbette Almanya'da  başta Alman Anayasayi Koruma Daireleri başta olmak üzere bu tür kurumlar yeniden yapılanmalı. Örneğin Thüringen'de bu konuda ırkçı örgütlere karşı strateji geliştirilmesi konusunda nasıl bilimsel çalışmalar yapilabilinir? Bunlar sorgulanıyor. Bu anlamda bilimsel veriler ile hareket edilerek istihbarat kurumlarının yeni stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Aşırı sağ terörizm ciddi bir tehlikedir. Bu konuda kamuoyu yeterince aydınlatılmalıdır.

- 2018 yılından beri Bavyera parlamentosunda milletvekili olarak görev yapıyorsunuz. AfD son seçimlerde Bavyera'da  ilk kez mecliste sandalye elde etti. AfD ile mecliste yan yana gelmek nasıl bir duygu? Ne gibi zorlukları var?

Bozoğlu: Çok kötü bir duygu. Bavyera'da mecliste dört göçmen kökenli milletvekili var. Daha ilk günde kendilerini hissettirmeye başladı. Müslümanlar, göçmenler konusunda verdiğimiz bütün önergeler reddetilmekle birlikte, mecliste göçmenlere karşı konuşurken resmen bize bakarak konuşuyorlar. Bu bizi her bakımdan rahatsız ediyor. Yaptıkları konuşmalar provoke edici, bizleri aşağılayıcı, dışlayıcı….Ciddi bir siyasal ve toplumsal sorun bu. Alman toplumunun çoğunluğunu etkilemeyı amaçlıyorlar. Ancak oyuna gelmeyen büyük bir kitlede var.

-Yükselen ırkçılık Avrupa'nın en temel sorunlarından biri. Irkçılığı önlemede yeteri kadar mücadele ediliyor mu?

Bozoğlu: Almanya'da yakın tarihte Solingen, Mölln, Rostock'ta mülteci yurdunun kundaklanması gib olayların yanı sıra yüzde 15'lere kadar varan ve ırkçı partiyi destekleyen bir potansiyel var. Doğu Almanya'da yükselen sağ düşündürücü. Ancak umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Yüzde 15 civarinda ırkçı partileri destekleyen potansiyel olduğu kadar; yüzde 85 civarında buna karşı çıkan bir kitle var. AfD'nin taban bulmaması için mücadele edilmeli. Erdoğan'ın Almanya konusundaki çıkışları AfD gibi partilerin değirmenine su döküyor. Yine aynı şekilde Erdoğan'ın ayrıştırıcı politikası burada ırkçı politikalar için büyük bir siyasi malzeme kaynağı oluşturmaktadır.

-  AABF Onursal Başkanı Turgut Öker hakkında açılan davayı izlemek üzere Avrupa'dan giden parlamenter heyeti arasında yer aldınız.  Neler gözlemlediniz?

Bozoğlu: Turgut Öker hakkında açılan dava komik bir durum. Türkiye'de herşey komedi. Düşünün aleni gerçekleşen bir duruşma salonuna az kişi katiısın diye paketler yerleştiriliyor, avukatlar bile zor girebiliyor. Türkiye'de hakim ve savcıların yanı sıra yukardan asıl emri veren başka bir güç var. Bunu her yerde hissetmek mümkün. Turgut Öker davasında da bunu açıkca hissediyorsunuz. Herşey sanki önceden yazılmış, çizilmiş, kurgulanmış. Bu şekildeki hukuk sisteminden bir adalet çıkmaz. Bütün kurumlar tamamıyle  laçkalaşmış.

-  Almanya Başbakanı Angela Merkel mülteci anlaşması kapsamında Ocak ayında Ankara'ya gidiyor. Alman hükümetinin bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bozoğlu: Türkiye mülteci anlaşmasını bir koz olarak kullanıyor. Mülteci kartı Almanya için büyük bir travma. Eli kolu bağlı. Alman hükümeti Erdoğan'ın her türlü şantajına da boyun eğiyor. Erdoğan hükümeti hiçbir şekilde desteklenmemelidir. Mülteci anlaşması şantajlar ile yürütülmemeli. Şantajla hiçbir şey çözülmez. Almanya Başbakanı Sayın Merkel Erdoğan'ın şantajlarına hiçbir şekilde boyun eğmemeli.

-  2019'un bitmesine sayılı günler kalırken, Türkiye'deki siyasi gelişmelerden ve yakın gelecekten umutlu musunuz?

Bozoğlu: Umutluyum. Gezi direnişinden sonra İstanbul seçimleri beni umutlandırdı. Erdoğan hükümetinin artık verebileceği hiçbir şey kalmadı. Siyasette geleceği önceden kestirmek çok zor. Bir ağaç Gezi direnişine yol açtı, Şili'de otobüs ücretlerine getirilen zam direnişlere yol açtı. Dünyanın her yerinde barış temennimiz. Yeni yıla girerken demokratik yöntemlerle halklaıin istediği yönetimlere kavuşmasını temenni ediyorum. 

SÜHEYLA KAPLAN