Yazar Cezmi Ersöz’ün “Şizofren Aşkın Günlükleri” adlı yeni kitabı okuruyla buluştu. 

Özellikle 90’lı yıllarda romantizm dedince onun adı akla gelirdi. Cezmi Ersöz bu kezi içinde karmaşık ilişki ve cinsellik barındıran yeni kitabı ‘Şizofren Aşkın Günlükleri’yle karşımızda. Kitapta yaşadıklarından yola çıktığını söyleyen Ersöz’le Hürriyet'ten Hakan Gence ile buluştu.

Ersöz Gence verdiği röportajda, “Tutucu bir toplumda yaşıyoruz. Yazdıklarımdan dolayı çok tepki alacağımı biliyorum. Yüzyıllardır bilinçaltımıza kazınan tabular ve köklü önyargılar var.” dedi.

İşte o röportajdan ilgi çeken bölümler:

* İnsanlar artık cinselliği konu eden kitaplara mı ilgi gösteriyor?

- İnsanların neye ilgi duyduklarını hesaplayarak bir eser yaratılamaz. Dört yıldır kitap yazmıyordum. Yaşadıklarım, karşılaştıklarım ve tecrübelerim bana bu kitabı yazdırdı. Okuruma karşı çıplak olmayı seçtim. Tutucu bir toplumda yaşıyoruz. Yazdıklarımdan dolayı çok tepki alacağımı biliyorum. Ama bu tutuculuğun arkasında insanların çok farklı şeyler yaşadığını da düşünüyorum.

* Kitaptaki çift, sık sık aralarına farklı cinsel yönelimlerden (kadın, gay, travesti) partnerler alarak grup seks yapıyor. Bu deneyimler aslında sizin yaşadığınız şeyler mi?

- Evet! Hayal ettim dersem dürüst olamam. Grup sekse dahil oldum. Zaman zaman buna benzer deneyimlerim oldu. Yaşamasaydım zaten yazamazdım.

* Tanınan bir yazar olarak böyle deneyimler için hiç tereddüt yaşamadınız mı?

- Yaşadım tabii. Ama dert sadece haz değil, özellikle erkeklerde!

* Bu kadar bahsetmişken, Türklerin cinsellikle ilişkisini nasıl yorumluyorsunuz?

- Türkiye insanı bu anlamda göründüğü gibi değil. Türkiye cinsellikte çağ atladı.

* Nereden bu kanıya varıyorsunuz?

- Gözlemliyor, insanlarla konuşuyorum. Sosyal medyada yaşananlar da büyük etken. Farklı ilişki tarzlarına merak arttı. İnsanlar Avrupa’ya gidip geliyor. İki ay yurtdışında kalıp çok şey öğrenebiliyor. Mesela swinger (eş değiştirme) ilişkiler; her yerde barları var. Özellikle eğitim seviyesi yüksek eşler hafta sonları o tip yerlere gidiyorlar. Bence sorun yok. Eşler buna müsaitse, bu tip ilişkiler evliliğin ömrünü uzatabilir.

Seks sadece seks değildir

◊ Bütün bu anlattıklarınız bir yana, cinsellik konuşmak hâlâ bir tabu... 
- Cinselliğin içinde çok şey saklı. Seks sadece seks değildir.

◊ Nedir peki?
- Özellikle erkekler için cinsellik içinde kimlikleri barındırır. Erkek olma kimliği, var olma kimliği, yaşadığını hissetme kimliği.

◊ Peki kadında?
- Kadın daha çok arzu ve şehvet duyar. Erkeğin anneyle, kendisiyle, kimliğiyle ilgili dertleri vardır. Seviştikten sonra onaylandığını düşünür. “Evet, bu kadın beni onayladı. Ben bir erkeğim” der. Bunun yanı sıra ne kadar mükemmel sevişirse sevişsin, hep bir eksiklik duygusu duyar. Çünkü mutlaka o erkekten daha iyi sevişecek biri vardır. Bu yüzden yataktan yaralı kalkar. Cinsellik çoğu erkek için büyük bir yaradır. 

◊ Peki biz Türkler sevişmeyi biliyor muyuz?
- Hayır, Türkiye halkı sevişmeyi bilmiyor. Yüzyıllardır bilinçaltımıza kazınan tabular ve köklü önyargılar var. Erkekler hâlâ kadınları ikiye ayırıyor: Sevişilecek kadınlar ve evlenilecek kadınlar.