Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan:

‘Eğer Türkiye gerekli adımları atmazsa ya İran ya da Suriye gibi olacak’

Aslan,  Avusturya- Türkiye arasındaki diplomatik  ilişkilerinin gerilmesinin nedenleri konusunda sorularımızı yanıtladı.

- Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ‘ Avusturya ile ilişkilerin ve işbirliğinin normal sürmesinin zemininin ortadan kalktığını belirterek, Avusturya ile ilşkilerimizi gözden geçirmek üzere Büyükelçimizi Ankara’ya çağırdık’ şeklinde açıklamada bulundu. Gerginliğin çıkış noktası nedir sizce?

Aslan: İki ülke arasındaki kriz birdenbire olmadı. Bunun geçmişi var. 2015 yılında Avusturya Parlamentosu Ermeni Soykırımı’nı kınayan bir karar aldı. Aynı yıl İslam Yasa Tasarısı kabul edildi. ( Yasa tasarısı ne getiriyor? Buna göre imamlar kendi dillerinde değil, Almanca olarak vaaz everecek. Yurtdışından imamlar gelmeyecek. Tasarıda yurtdışından gelen imamların ve finansmanların engellenmesini öngören yurtdışından finansman yasağı’ maddesi kırmızı çizgi olarak adlandırılmıştı. Yasaya göre sadece üniversitede kurulacak islam teolojisi bölümünden mezun olanlar’ imam olabilecek.  Yine aynı şekilde yasaya göre dernek bünyesindeki camilerin tüzel kişiliğe  geçmeleleri halinde kapatılmaları sözkonusu, yasaya göre dini cemaatlerin düzenleyeceği etkinlikler güvenlik gerekçesiyle iptal edilebilecek. )



- Avusturya’da İslam Yasasının kabul edilmesinden sonra Türkiye nasıl tepki verdi?

Aslan: Türkiye, Avusturya Ermeni soykırımını deklarasyonu açıkladıktan sonra büyükelçisini çekti. Hatta Türkiye Avusturya’yı boykotla tehdit etmişti. Türkiye’de gerçekleştirilen Kasım seçimlerinden sonra Büyükelçi tekrar Avusturya’ya döndü. Bir tür seçim taktiğiydi.

- AKP’nin yurtdışı loby hareketi olarak adlandırılan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin ( UETD) faaliyetleri Avusturya’da nasıl karşılanmaktadır?

Aslan: Kürt/Alevi iş yerleri saldırıya uğradı. Anti-AKP tutumlarından dolayı fişlendiler. UETD'in kışkırtma politikasının sonucu derneklere ve insanlarada saldırılar gerçekleşti. .Avusturyalıların ve politikacıların da en büyük tepkisi zaten AKP’nin yurtdışındaki örgütü ve uzantısı olan UETD’ye. Çünkü bunlar sosyal  medyada AKP’li olmayanları fişlemeye başladılar, AKPye muhalif kesimleri  tehdit ettiler. Hatta UETD’nin de içinde bulunduğu bir organizasyonda bazı kişiler saldırıya uğradı. Tehditler edildi. Baskılar özellikle Avusturya’da yaşayan sol kesime yönelik olunca bu durum Avusturyalı politikacıları rahatsız etmeye başladı ve onlar tarafından yapılan bu saldırılar açıkça kınandı.

-  Avusturya Parlamentosu Türkiye konusunda da zaman zaman aktif kararlar aldı. Bu da Büyükelçinin Ankara’ya çağrılmasında bir neden olarak gösterilebilinir mi?

Aslan:Parlamento burada tatile girmeden önce oy birliği ile bazı kararlar aldı. Örneğin HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmaması gerektiği, Türkiye’de barış sürecinin tekrar devam etmesi gerektiği ve insan hallarına özen gösterilmesi konusunda kararlar alındı.

 Avusturya’da Aleviler, Kürtler ve diğer sol demokratik örgütler  Avusturya siyasetine yönelik yaptıkları çağrıda asimilasyona karşı olduklarını ve AKP’ye yakın dernekler tarafından kendilerini  baskı altında hissettiklerini belirttiler.

İster istemez UETD ile birlikte Diyanet İşleri Türk İslam Birliği, Büyükelçilikler birlikte hareket etmeye başladı. Büyükelçilik adeta bu kuruluşların kontrol mekanizması haline geldi. AKP’ye muhalif olan, insan haklarına destek veren siyasetçileri terörist, vatan haini diye damgalamaya başladılar.  Onlardan biri de benim.

- Dışilişkiler Bakanı Çavuşoğlu Büyükelçinin Ankara’ya geri çekilmesi hususunda  ‘ Son dönemde Avusturya PKK yandaşlarının mitingine müsaade etti’ açıklamasını yaptı. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Aslan: Aslında bütün bunlar bahane. Avrupanın her yerinde Kürtler eylem yapmakta. Yeni olan hiçbir şey yok. Olayı daha çok AKP ve AKP’ye bağlı organizasyonların Avusturya’daki  faaliyetleri zemininde değerlendirmek gerekir.

Avusturya’da milletvekilliği seçimlerinde UETD  kendi adaylarını belirlemek için  çok çaba harcadı. Hatta burda bir Türk Partisi kuruldu. Bütün bunlar  göçmenlerin uyumuna zarar vermektedir.

Avusturya’da Büyükelçilik sadece belli bir partiyi temsil eder duruma gelmişti. Oysa ki Büyükelçi  tüm vatandaşları temsil etmek için görevlendirilir. Erdoğan burada bile Avusturya basınına müdahale ediyordu. Burada sağcı partilerin Türk ve Kürtler tarafından düzenlenen yürüyüşlerin yasaklanması gerektiğini savunuyor. Şu anda burada Türk-Kürt kutuplaşması  yok aksine demokrat- anti demokratlarin kutuplaşması var.

 'TÜRKİYE YA SURİYE YA İRAN OLABİLİR’

-  Avusturya Parlamentosu miletvekili olarak Türk siyasetinden ne bekliyorsunuz?

Aslan: Şunu eklemek isterim ki, Avusturya Büyükelçisinin  zaten Portekiz’e atanacağı  belirtilmişti, tam da bu söylentilerin ardından Ankara’ya çekiliyor. Tüm olup bitenler Türk diplomasinini seviyesizleştiriyor. Bizim isteğimiz diyalog. Diyaloğu kesmek halka olan sorumsuzluktur. Burada çok sayıda Türkiyeli vatandaş yaşamaktadır. Diplomatik krizden en çok olumsuz etkilenecek olan yine burada yaşayan vatandaşlardır. Ister kabul edelim ister etmeyelim Türkiye AB’ye bağımlıdır, kendisini izole edemez. Bu anlamda Türkiye AB ile diyaloğunu iyi tutmalı ve olumlu adımlar atmalıdır. Türkiye eğer bu olumlu adımları  atmazsa  ekonomik olarak Yunanistan gibi, siyasi olarak da Suriye ve İran gibi olur.

‘ AVUSTURYALILARIN KAFASINDA VİYANA KUŞATMASI VAR’

Viyana’da göç uzmanı Kenan Güngör, Türkiye ile Avusturya arasındaki gerginliğin tarihsel nedenlerden kaynaklandığını düşünüyor. Konu ile ilgili olarak görüştüğümüz Güngör ‘  Burada Avusturyalıların Türklere ve Türkiyelilere düşman olmasında toplumsal hafızaya yerleşmiş olaylar var. Örneğin Viyana Kuşatmasi gibi. Hala okul kitaplarında bu konu okutulmakta. Dolayısıyla soysolojik bakıldığında entegrasyonun tarihinden gelen bir mesafa sözkonusu’ dedi.

‘ SON YILLARDA DİPLOMATİK HOŞNUTSUZLUK  VARDI’

Güngör de Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan gibi Türkiye’nin Avusturya’ya tepki göstermesindeki nedenlerden biri olarak İslam Yasasının kabul edilmesine bağlıyor. Güngör, Avusturya’da kabul edilen yasa tasarısının diplomasiyi ve ikili ilişkileri olumsuz etkilediğini hatırlatıyor.

‘ SEÇİM KAMPANYALARI YURTDIŞINDAKİ SEÇMENİ OLUMSUZ ETKİLEDİ’

Güngör’e göre yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarına seçme ve seçilme hakkının tanınması Türk siyasetinin buraya taşınmasına neden oldu. Güngör bu konuda şu şekilde görüş bildiriyor: ‘ Türkiye’de seçim kampanyaları yurtdışında yaşayan seçmenleri olumsuz etkiledi. Bir ülkenin Başbakanı başka bir ülkeye gelerek seçim kampanyası yürüttü. Bu Avusturya halkını ve siyasetçileri ürküttü. Türk bayraklarının sokaklara taşması vs. Türkler buradaki siyasetten uzaklaşıyor mu? sorusunu beraberinde getirdi. Hatta Türkiye’deki iç politikadaki tartışmalar buraya yansıdı. Paralel bir dünya ortayanın doğmasına neden oldu. Seçim kampanyalarındaki sert söylemler buradaki insanları da  rahatsız etti. Avusturyadaki siyasetçiler desentegrasyon mu yaşanıyor? sorusunu sormaya başladılar. ‘

‘AVUSTURYA HÜKÜMETİ DARBE GİRİŞİMİ SONRASINDA AKP’NİN YANINDAYIZ DİYEMEDİ’

AKP’nin rahatsız edici özellikle insan hakları ve basın özgürlüğü konusundaki tutumlarından dolayı ‘ darbe girişimi sonrasında’ Avusturya hükümetinin tam anlamıyla AKP hükümetinin yanında olmadığınına dikkat çeken Güngör, Avusturya hükümetinin darbe sonrası  gelişmelerden rahatsız olduğunu da sözlerine ekliyor.

Süheyla Kaplan