Gazeteci Can Dündar Hamburg eyaletinin Kültür Bakanı Dr. Carsten Brosda’nın da bulunduğu Hamburg’un önemli tiyatrolarından Thalia tarafından düzenlenen okuma günlerinin açılışını gerçekleştirdi.

Konuşmasına TSK tarafından Afrin’e gerçekleştirilen saldırıyı hatırlatak  başlayan Dündar ‘Ülkem dün savaşa girdi. Ben sürgündeyim. Yoldaşlarım hapiste. Demokrasi artık dünyanın her yerinde ütopya olmaya başladı. Bütün dünyada demokrasi tehdit altında. Avrupa’nın çeperlerinden yükselen otoriter rejimlerin baskısını hissediyoruz’ dedi.

ERDOĞAN İKTİDARA GELDİĞİNDEN BERİ DEMOKRASİNİN ALTINI OYUYOR

Günümüzde dünyanın demokrasinin altını oyan liderlerle karşı karşıya bulunduğunu ifade eden Dündar şöyle konuştu: ‘Ben artık ülkelerin nasıl yönetildiğine değil, onların başka ülkelerde neyi desteklediklerine bakıyorum. Örneğin Cezayir sicili olan bir Fransa’ya demokratik diyebilir miyiz? Hollanda’ya yine aynı şekilde. Onlara dünyanın diğer totoliter ülkelerindeki gelişmelere seyirci kaldıkları müddetçe demokrat diyemeyiz. Bazı ülkelerin liderleri demokratik yollardan geldiklerini söylemekteler. Halk desteğini almak demek, onlara demokrasiyi tahrip  etme şansını verir mi? Anti demokratik liderlerin demokratik hakları kullanmasına nasıl izin verebiliriz? Bugün dünyada demokrasiyi kullanarak iktidar olan ve onun altını oyan liderlerle karşı karşıyayız. ABD ırkçılığı tescilli bir lideri iktidara  taşıdı. Benim ülkemde de aynı şey geçerli.  Erdoğan iktidara geldiği on beş yıldan beri demokrasinin altını oyuyor. Demokrasi çoğunluğun değil, azınlığın hakkını korumaktır. Yüzde 99’un oyu ile bile iktidara gelseniz, yüzde birin hakkını savunmalısınız. ‘

ULUSLARARASI SERMAYE TOTALİTER REJİMLERİ TERCİH EDİYOR

Uluslararası sermaye ve silah tüccarlarının dünyada totaliter rejimleri tercih ettiğini ileri süren Dündar ‘ Bugün dünyada uzlaşmakta artık zorlanıyoruz. Uluslararası sermaye uzlaşıya dayanan koalisyon hükümetlerinden daha çok totaliter rejimleri tercih ediyor. Silah tüccarları Türkiye’de baskı rejiminin kurulmasına göz yummmakta ve gelişmelere sessiz kalmaktadır’ diye konuştu.

ALMAN DİE WELT GAZETESİ RESMEN BASKI ALTINDADIR

Baskı rejimleri ile sadece seçimler ile baş edilemeyeceğini ifade eden Dündar konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘ Sadece seçimlerde oy vererek baskı rejimi ile baş edemeyiz. Benim ülkem gibi ülkelerde medyanın yüzde doksan beşi hükümet tarafından kontrol edilmektedir. Sadece yüzde beşi hayatını koyarak mücadele etmektedir. Demokrasinin altını oyan hareketlere karşı uluslararası dayanışma şarttır. Deniz Yücel hapiste iken Alman Die Welt gazetesi nasıl özgür olabilir? Şu an Alman Die Welt gazetesi resmen rehin alınmış durumda. Çünkü yazacakları her kelimenin Deniz  Yücel’i nasıl olumsuz etkileyeceğini biliyorlar. ‘

BARIŞ ATAY’I ALKIŞLARIMIZLA DESTEKLEMELİYİZ

Basın özgürlüğü ve demokrasi tehditlerine karşı ortaklaşa eylemlerin artırılması gerektiğini savunan Dündar ‘ Günümüzde yapmamız gereken uluslararası dayanışmadır. Bugün Türkiye’de ikinci muhalefet partisinin lideri Demirtaş hapiste. Keşke duruşmalarına Alman siyasetçiler gidebilseler. Kapıları kapatmakla demokrasi inşa edemeyiz. Türkiye’de yüzlerce gazeteci ya hapiste, ya öldürüldü. Hrant Dink, Uğur Mumcu bunlardan biri. Daha dün tiyatro sanatçısı Barış Atay’ın oyunu Türkiye’de yasaklandı. Sanat oyunu bile Türkiye’de artık tehdit. Barış Atay’ı bugün alkışlarımızla desteklemeliyiz’ şeklinde konuştu.

KİTLELER KATİLLERİNE HAYRAN OLUR DURUMA GELDİ

Dündar, dünyada korkunun egemen olmaya başladığını ve bu korkunun populist liderleri iktidarlara taşıdığını ifade ederek  ‘Bu korkular populist liderleri iktidara taşıdı. Kitleler bu korkuyla timsaha dönüştü. Kitleler kendi katillerine hayran oldular. Susmanın ve boyun eğmenin bir mükafaatı var. Karşı koymanın ise ağır bir bedeli var. Karşı koyacak cesur insanlara ihtiyacımız var’ dedi.

 ALMAN HÜKÜMETİNDEN BİR ŞEY BEKLEMİYORUM

Şu an hükümetlerin Türkiye ile kirli pazarlıklar yaptıklarına  inandığını  belirten Dündar şöyle dedi. ‘Türkiye’nin kurtuluşunu Alman hükümetinden beklemiyoruz, gölge etmeyin bize yeterli. Diktatörlüğe giden Türkiye’de buna karşı direnen bir kitle ile karşı karşıyayız.  Alman kamuoyundan, sanatçılarından, öğrencilerinden, siyasi partilerinden,  sendikacılardan, gazetecilerinden beklentimiz var ama. Türkiye’de bir gazetecinin içeri alınmasını sindiremeyen, kalbi bizler için atan bir Almanı, onları hapise atan bir yönetimden kendimi daha yakın hissediyorum. Birçok Alman da Neo-faşist Alman’dan daha çok beni kendine yakın hissediyor. İşte bu dayanışma bizi yakınlaştıracak. Yükselen popülizme karşı Türkler ve Almanlar olarak karşı çıkmalıyız. Gelin el ele vererek bu gidişatı durduralım’ şeklinde sözlerini tamamladı.

Hamburg eyaleti Kültür Bakanı Brosda da, dünyanın her yerinde bugün gazetecilerin baskı ile karşı karşıya kaldığını belirterek dünya nüfusunun sadece yüzde 13’ünün bağımsız medyaya ulaştığını  bildirdi.

Brosda ‘ Can Dündar Alman medyasının önemli isimlerinden biri. Türkiye’de gazeteciler baskı altında. Bir an önce Deniz Yücel’in serbet bırakılmasını istiyoruz. Demokrasi ve basın özgürlüğü olmadan ortak düşler, hayatlar yaratılamaz. İşte bu okuma günleri toplumsal diyaloğun sağlanması adına çok büyük önem taşımaktadır. Gazeteciler tabuları kıran insanlardır. Can Dündar da bu tabuları kırmış bir gazetecidir. Sözüm ona devlet sırlarını ortaya çıkardığı için cezalandırılmış ve şu an Almanya’da sürgünde yaşamaktadır. Almanyasından kaçan Alman entellektüellere  Türkiye kucak açtığı için  minnet duyuyorsak;  biz de Türkiye’den buraya sığınan tehdit altındaki entellektüellere kucak açmalıyız  ve dayanışma içinde olmalıyız’ dedi.

Dündar daha sonra tiyatro salolunda Avrupa Postası adlı haber sitesi tarafından Türkiye’de tutuklanan, gazeteciler, insan hakları savunucuları, milletvekilleriyle dayanışma adına Alman Post Dairesi mühürlü bastırılan pul koleksiyonu standını ziyarette bulundu. Dündar, Avrupa Postası tarafından başlatılan bu pul dayanışmasını kıymetli bulduğunu belirterek

‘En büyük şey içerde bulunanları yalnızlaştırmamaktır. Bu dayanışma onların yanında olunduğunun sembolik bir göstergesidir. İçerde  olan bütün yoldaşlar, arkadaşlarımızın özgürlüklerine bir an önce kavuşmalarını diliyorum’ dedi.

Süheyla Kaplan / Hamburg