Almanya’da Kürt siyasetçilere karşı suikast planları yaptığı ve MİT’e çalıştığı gerekçesiyle yargılanan gazeteci Mehmet Fatih Sayan hakkında açılan dava sonuçlandı.

Hamburg Eyalet Mahkemesi’nde görülen ve bugün sona eren dava sonucunda sanık Sayan iki yıl tecilli hapis cezasına (şartlı tahliye) çarptırıldı.

Hamburg Savcılığı Sayan’ın, MİT adına casusluk yaptığını kabul etti ve Türkiye’deki iç politik çatışmanın Almanya’ya taşınmaya çalışıldığını söyledi. Savcılık aynı zamanda Alman adaletinin belirli sınırlarının olduğunu ve Türkiye’deki insanların korumasından Almanya’da yükümlü olmadıklarını belirtti.

Savcılık aynı zamanda Mehmet Fatih Sayan’ın MİT adına muhbirlik yaptığına karar vermekle birlikte onun “profesyonel olmadığını”, topladığı bilgilerin bir sonuca yol açmadığına karar vererek sanık hakkında hafif bir ceza vermeyi gerekli gördü.

MİT adına bilgi topladığı belirtilen Sayan, daha önceki polis ve savcılık ifadelerinde itiraflarda bulunmuş ancak daha sonra mahkemede bunları inkar etmişti. Mahkemede Sayan’ın elindeki telefon mesajları ve diğer delilleri yeterli görüldü.

Peki Mehmet Fatih Sayan hakkında daha önce savcılık tarafından hazırlanan iddianamede neler vardı?

Mehmet Fatih Sayan'ın, Almanya'da Demokratik Kürt Toplum Merkezi Başkanı Yüksel Koç ve Brüksel'de Kongra-Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal'a yönelik suikastı gerçekleştirmek için, onlarla önceden röportajlar yaparak güvenlerini kazanmak istediği, suikast için de Kasım ayı sonlarında Türkiye’den görevlendirilmiş şahısların Almanya’ya geldiğine yer verilmişti. Federal Savcılık sanık Mehmet Fatih Sayan’ı, Eylül 2015- Aralık 2016 döneminde Almanya’da yaşayan Kürt politikacılar ve Kürt kuruluşları ile ilgili bilgi toplamak ve casusluk faaliyetleri karşılığında 30 bin euro kazanç elde etmekle suçlamıştı.

İddianamede sanığın “2013 yılından beri MİT için çalıştığı ve Almanya’daki Kürtler’i özellikle de Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nin (NAVDEM- Alman İç İstihbaratı Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından PKK ile bağlantlı çatı kuruluşu olarak sınıflandırılıyor) bir dönem başkanlığını yapan Yüksel Koç’u ve ailesini yakın takibe almakla görevlendirildiği” belirtiliyor.

Alman kamuoyu ve basını “Türk casuslar davası” konusuna yabancı değil. Bundan iki yıl önce Türk İstihbaratı (MİT) adına casusluk yapmakla suçlanan ve Almanya’da yargılanan, Erdoğan’ın eski danışmanlarından Muammed Taha Gergerlioğlu ve beraberindeki iki sanık, 70 bin euro tazminat ödemesi karşılığında dava kararsız sona ermişti. Hatta davada Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı bir camide görev yapan imam da tanık olarak dinlenmişti.

Alman mahkemesi iki yıl önceki davada casusluk iddiasına konu olan sanıkların “casusluk faaliyetlerinin Almanya’ya karşı olmadığını” belirtmiş ve Erdoğan’ın eski danışmanı Muhammed Taha Gergerlioğlu’nu serbest bırakılmasına karar verdikten sonra söz konusu kişi Türkiye’ye sınır dışı edilmişti.

Sanık Mehmet Fatih S., daha önceki ifadelerinde Alman savcının MİT adına istihbarat faaliyetlerinde bulunduğu yönündeki iddiaları yalanlayarak kendisinin sadece tesadüfen evli olduğu eşinden ayrılmak için birtakım sorunlar yaşadığını ve eşi hakkında şikayet dilekçesi vermek üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gittiğini ve burada tesadüfen Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Biriminden Tufan Karaçalık ve Kemal Sakin adlı polisler ile tanıştığını itiraf etmişti.

SOL PARTİ KARARI OLUMLU BULDU

Öte yandan Sol Parti Federal Milletvekili Sevim Dağdelen Alman Haber Ajansı’na (dpa) verdiği demecinde Hamburg Savcılığı’n verdiği kararı olumlu bulduğunu belirterek Alman hükümetine Almanya’da MİT adına faaliyet gösteren yaklaşık 6000 bin casusun üzerine gitmesi ve bunların açığa çıkarılması gerektiği konusunda çağrıda bulundu.

Süheyla Kaplan / Almanya