"Bir avuç kömür için ömür verenler" başlıklı panele, Soma Şehit Aileleri Sözcüsü İsmali Çolak ile Sosyal Haklar Derneği Ege Bölgesi Temsilcisi Kamil Kartal konuşmacı olarak katıldılar.

Alman Sendikalar Birliği (DGB) toplantı salonunda düzenlenen etkinlikte 'Komşu Müzik Grubu'nun türküleriyle başlayan panelde, Avrupa Postası Genel Yayın Yönetmeni Adil Yiğit kısa açılış konuşması yaptı. Gazeteci Zeynel Gül'ün yönettiği panele yoğun ilgi gösterildi.



Filmin yönetmeni Ömer Akbaş'a Almanya vizesi verilmediği için programa katılamadı. 13 Mayıs 2014 faciasında oğlunu kaybeden İsmail Çolak ile SHD Temsilcisi Kamil Kartal panelde çarpıcı açıklamalarda bulundular.

ULUSLARARASI HEYETLER SOMA'YI UNUTTU

Kamil Kartal, 23 Ocak tarihinde esas hakkında mütalaanın okunacağına yer vererek, "Ülkede islami-faşist bir hükümet var.. Her gün bir adım daha tek adam diktatörlüğüne doğru ilerleniyor. Soma katliamı ülkede yaşanmış diğer acıların bir parçasıdır. Diyarbakır, Sur ve Şırnak'ta yaşanan acılardan hiçbir farkı yoktur. Acılarımıza sahip çıkabilirsek geleceğe güvenle bakabilirız" sözlerinden sonra şunları söyledi.



"Soma’da katliam olduktan sonra Avrupa Sendikalar Birliği, Dünya Sendikalar Birliği, DİSK üzerinden oralara geldiler, gördüler, basın açıklamaları falan yaptılar ve gittiler. Bir daha da gelmediler. Davaların hiçbirine gelmediler. Çeşitli kitle örgütlerinin, meslek örgütlerinin, TTB’nin, DİSK’in, KESK’in davaya müdahil olma talepleri oldu, bunlar reddedildi. Şu anda kurumsal olarak bir tek Maden Mühendisleri Odası takip ediyor, ama 46 tane kendi üyesi var zaten yargılanan, orada da bir şey var, sorun var. Bir yandan davayı takip ediyorlar, davanın adaletle sonuçlanmasını istiyorlar ama, yargılanan 46 tane mühendis kendi üyeleri. Böyle de bir olumsuz durum var. Onun dışında, uluslararası alanda maalesef davalara gelen bir heyet olmadı.

DURUŞMA 23 OCAK'TA BAŞLAYACAK



 23 Ocak’ta esas hakkındaki mütalaa okunacak, hem sanıkların hem müştekilerin savunmaları başlayacak ve savcı, bu duruşmadan itibaren, kime ne kadar ceza istediğini, gerekçelerini de sayarak gündeme getirecek. Kuvvetle muhtemel şubatın ilk haftası duruşma, 23 Ocak’ta başlayacak, belki birkaç gün sürecek ve martta da büyük bir ihtimalle bu dava bitecek. Ama esas önemli olay 23’ü ve şubattaki dava. Yani esas tartışmaların, esas savunmaların, esas karşı çıkışların olacağı sonuç duruşması artık ve ciddi savunmalar yapılacak, müştekilerin, ailelerin savunmaları da, uzun sürecek tabii savunmalar, çok ciddi hazırlıklar yapılıyor. Ve savcının talep ettiği şeylerin belki bir kısmını biz kabul edeceğiz, belki bir kısmını da reddedeceğiz, Hayır diyeceğiz. Yani esas duruşmaların kalbi diyebileceğimiz şey, 23 Ocak’ta ve şubat ayında yapılacak olan bu iki duruşma." diye konuştu.

MADEN OCAKLARINDA SÖZ SAHİBİ: SERMAYE+ SİYASET+ SENDİKA



Kamil Kartal, Soma'da yaşayan 120 bin kişiden 100 bininin başka şehirlerden geldiğine yer verdi. Kartal, " 17 bin maden işçisinin yaşadığı Soma'da yaş ortalaması 30'un altındadır. 4 bin işsiz madenci vardır.Yıllık olarak çıkarılan 25 milyon ton linyit kömüründen 21.5 milyonu AKP'ye oy sağlasın diye, sosyal politikalar uygulamak amacıyla Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki halka rüşvet olarak bedava dağıtılmaktadır. Soma'yı ve oradaki katliamı anlamak için senelerdir uygulamada olan "3 S" politikasına bakmak gerekir.  Sermaye+ Siyaset+Sendika diye tanımlanan bu kirli ittifak sonucu katliam yaşanmıştır. Soma'daki 17 bin maden işçisinin hepsi Türk-İş'e bağlı Maden-İş sendikasında örgütlüdür. Ama tüm yöneticileri sermaye tarafından belirlenmektedir. 5-6 yıl önce işçilerin direnişi sırasında, toplu sözleşme görüşmelerinde sermaye adına işçileri zapturap altına almak için, o zaman her türlü tehdit, baskı ve şiddeti işçilere uygulamış olan kişiler bugün bu sendikanın yönetimindeler. 

En basiti bu sendikanin genel başkanı bundan 5 yıl önce Park Holding'de birinci dereceden imzaya yetkili genel müdür yardımcısıdır. Bugünkü sendika yöneticileri Mehmet Ağar'lar ve Korkut Eken'lerle birlikte bu süreci inşa ediyorlar. Bunların oğulları ile birlikte inşa ediyorlar. Sendikanın genel merkezlerinde bunların özel odaları var. Geçmişin katilleri, geçmişin derin devletçileri, Ergenekoncu'ları, kontr-gerillacıları bugün bu sektörde cirit atıyorlar. Bu sektörü dizayn ediyorlar. Yani Sermaye, siyaset ve sendika üçlüsü birlikte hareket ediyorlar" dedi.

SOMA'DA HÜKÜMET AİLELERE TEK BİR KURUŞ VERMEDİ 

Soma'da yaşanan facşayı 'katliam' olarak yorumlayan İsmail Çolak  yaşananları ne kader olmadığı açık bir ihlal olduğuna yer vererek duygusal bir atmosferde şunları söyledi:



Soma'daki facia için trafo patlaması denildi. Trafo patlamasında bu kadar insan nasıl yaşamını kaybeder? Bu resmen bir katlaimadır. Katliam sonrası ölen çocukları bulmkata zorlandık.Evladımı uzun bir arama sonrası kolundaki dövmeden tanıdım.Ölenlerin yüzde sekseninini aileler önceden geçirilen ya bir ameliyat izinden yada ben veya dövmelerden tanıdılar. Çoğunun kulak ve gözleri patlamıştı.

İsmail Çolak, Devletın Soma' çocuklarını maden ocağı faciasında kaybeden ailelere tek bir kuruş yardım etmediğini ileri sürerek "Toplanan yardımların da ancak üçte birini dağıttılar. Toplamda 176 bin lira para dağıttılar. O da iki etapta, 156 artı 20 olmak üzere, AFAD’ın hesabında toplanan para. Biz kimseden para yardımı falan talep etmedik, özellikle hükümetten. Biz, adalet istediğimizi uluorta bağırdık. Kendileri söz verdiler bize, katliamda geldiler, enerji bakanı ve şu an başımıza bela olan uzun adam, bunlarda sorumluluk kimdeyse, babamızın oğlu olsa hesabını soracağız dediler. Evet, hesabını sordurttular, ... müsteşarlarına işçi dövdürerek, tekmelettirerek sordular. E Türkiye’de en zor duruma düştüğü an Soma’dır başbakanın, şu anki cumhurbaşkanının. Canını zor kurtardı, markete sığındı. Linç ediliyordu. Yani Soma’dan ikinci bir Gezi olayı patlamak üzereydi. Ama bunu çok güzel organize etti kaymakam ve Manisa valisi. Maalesef, sokağa çıkan işçilere çift maaş vererek onları durdurdu, sokağa indirttirmedi. Esnafın kepenk kapatmaması için onlara kredi sağladı. Büyük iş adamlarına kredi taksitlerini öteleyerek, bu insanları o alanlara indirttirmediler. Burada en fazla ezilen, annelerle babalardır. Annelerle babalara bir kuruş para verilmemiştir. Bir de yanlış beyanlar var, halen bize Soma’da dahi? söylüyorlar, ya işte devlet size şu kadar para verdi. Bunu anlatana kadar, afedersiniz, ağzımızda tüy bitti yani. Böyle bir şey olmadığını, bu paraların tamamen AFAD tarafından, duyarlı vatandaşlar tarafından toplanan paralar olduğunu anlatıyoruz. Bunu en yakınım olan kendi akrabalarıma dahi, yani inanın ki bunu böyle defalarca anlatıyoruz. Hâlâ daha devlet verdi zannediliyor, yok öyle bir şey. Devletin, inanın ki bir kuruş katkısı yok. Duyarlı vatandaşlar kumbarada toplanan parayı dağıtıyor. Onu bile tam dağıtmadılar. Manisa CHP milletvekili Sayın Özgür Özel, kalan parayı gündeme getirdi mecliste, dedi ki topladığınız paranın hepsini dağıtmadınız, üçte birini dağıttınız, üçte ikisi nerede bu paranın? Halen daha cevap vermediler.

Biz sadece adalet peşindeyiz, bu işin maddiyatına hiç bakmadık, hâlâ daha adalet istediğimizi haykırıyoruz ve diyoruz ki bu dava sonunda ne karar çıkarsa çıksın bizim kayıplarımız geri gelmeyecek, ama iyi bir karar çıktığında belki emsal teşkil edecek, halen ülkemizde madenden ekmek kazanan insanlarımız var, belki onlar için bir şeyler olur, Facia sonrası güvenlik önlemleri sil baştan düzenlendi. 301 canın yaşamını kaybetmesiyle Soma madencisi için bazı şeyler değişti, dört maaş almaya başladılar, çift hafta tatil kullanmaya başladılar, Neden? İnsanlar ölünce mi yani önlemler alınması, hayat şartlarının güzelleştirilmesi gerekiyor? Bir daha mı 301 can vermemiz gerekiyor yani?" diye konuştu