Seçim sonrası rotasını, “mutlaka iktidar” diye belirleyen AKP’de ilk büyük kavga, iktidar ortağı olarak CHP’nin mi yoksa MHP’nin mi tercih edilmesi gerektiği konusunda çıktı. Parti yöneticilerinin çoğunluğunun da içinde olduğu AKP’liler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın MHP tercihi etrafında birleşirken, hesapları 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den gelen “Koalisyon CHP ile kurulmalı” mesajı bozdu. Gül’e karşı parti içinde bir grup eski defterleri açarken Gül’ün dönüşünü isteyenler ise kendisine yapılan haksızlıkları anlatmaya başladılar.

Erdoğan’ın, seçim sonrası kısa bir sessizliğin ardından CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’la görüşmesiyle birlikte AKP içinde koalisyon konusundaki tutumlar da netleşmeye başladı. Partide ağırlıklı görüş, “İktidar dışında rota değil. Muhalefet olmaz. Mutlaka iktidar” şeklinde oluştu. Erdoğan’ın da sahneye çıkışıyla partide koalisyon ortağı konusundaki tercihler de belirmeye başladı. Tam bu noktada Erdoğan’ın öncelikle MHP ile koalisyonu istediği bilgisi de ulaşınca parti yöneticileri de bu eğilimi benimsedi. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu’na görev verirken MHP ile ortaklığı işaret edeceği yorumları da yapıldı. AKP sözcülerinin seçim sürecinde HDP’ye yönelik sert suçlamalarını seçimden sonra dozajını artırarak sürdürmeleri de MHP ile koalisyon için saha temizliği olduğu görüşleri seslendirildi. Eğilimin bu yönde şekilleniyor olması üzerine AKP’de seçimin ertesi gününden bu yana sürdürülen toplantılarda da artık yeni formüller yerine daha çok CHP ile HDP’yi kendi içlerinde ve toplumda zora düşürecek ve geriletecek formüller üzerinde konuşmalar çoğaldı.

AKP’lilerin MHP’nin ortaklığa ikna edilmesine kalan yeni hükümet planları sürerken Gül’ün, koalisyonun CHP ile yapılmasını istediğine dair mesajı partiye ulaştı. Gül, bu mesajını Erdoğan ve Davutoğlu ile telefondaki görüşmelerinde mutlaka koalisyona gidilmesi gerektiği, dolaylı kanallardan da partiye, “ortaklığa en uygunu CHP’dir” şeklinde ilettiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre Gül, CHP ile ortaklığı, “içeride iş dünyasının ve uluslararası çevrelerin isteğinin de bu yönde olması ve böyle bir koalisyonun ancak çok uzun zamandır süren iç gerilim azaltıp sona erdireceği için” tercih ediyor. Gül de zaman kaybına yol açacak yeni bir seçime gidilmemesi için tabanı yüzde 65’i bulacak ve icraatları açısından içeride ve dışarıda “öngörülebilir” bulunacak bir AKP-CHP koalisyonunu en ideal model olarak tercih ediyor.

Gül’ün arşivi açıldı

Gül’ün koalisyon ortağı konusunda partiye telkini, AKP yöneticilerinin çoğunluğunun da içinde bulunduğu partililerce, “Partiyi dizayna yönelik müdahale” olarak görüldü. Bu çerçevede Gül’ün eski defterleri açıldı ve AKP’ye 3 yanlışı çıkarıldı:

1- Seçim öncesi yaptığımız ‘gel aday ol’ çağrısını reddetti.

2- Cumhurbaşkanlığınca yapılan fetih şölenine daveti, uygunsuz bir dille geri çevirdi.

3- Baba ocağı Kayseri’ye gittiği halde kurucusu olduğunu vurgulamasına rağmen partimizin kampanyasına destek vermedi.

AKP’de Gül’ün koalisyon seçenekleri çerçevesinde ileriye yönelik olarak yeniden gündem yapılmak istendiği görüşüyle, partide buna izin verilmemesi görüşleri seslendirildi.

Gül’e AKP’li akını

AKP içinde tam tersi tezlerle Gül’ü savunanlar da bulunuyor. Bu grup ise Erdoğan başta olmak üzere parti yönetiminin Gül’e yönelik haksızlıklarını sayıyor. Buna göre Gül’ün Kayseri il teşkilatına yapacağı bir ziyareti öğrenen parti yönetimi, ziyaretin yapılacağı gün partinin kapatılarak teşkilat yöneticisinin tatile çıkarılmasını sağlamış.

Seçimin yapıldığı pazar gününden itibaren Gül’ün AKP’li ziyaretçilerinde gözle görülür bir artış yaşandığı da belirtiliyor. Gül ayrıca bugünlerde her ikisi de kendi adını taşıyan vakıf ve üniversite faaliyetleriyle daha çok mesai harcıyor.(Cumhuriyet)