Irkçı Neonaziler tarafından sokak ortasında dövülerek katledilen Ramazan Avcı (26), öldürülmesinin 30. yıldönümünde kendi adını taşıyan S / Bahn Landwehr durağı karşısındaki meydanda anıldı. Almanca ve Türkçe konuşmaların yapıldığı alanda, Almanya'daki kurumsal ırkçılığa dikkat çekildi. "Ramazan Avcı'yı anıyoruz. Unutmayacağız"! pankartının açıldığı alana kırmızı güllerle süslü bir çelenk bırakıldı.

RAMAZAN AVCI İNİSİYATİFİ ORGANİZE ETTİ



Ramazan Avcı İnisiyatifi (RAİ) tarafından düzenlenen ve geçen yılki yaşanan tartışmalar sonucu Başkonsolosluk vb. kurum temsilcilerinin dışında protokolsüz olarak yapılan anmaya, aileyi temsilen Ramazan Avcı'nın eşi Gülüstan Avcı, oğlu Ramazan Avcı (29), Türkiye'den gelen
Bilgisayar İşletmeni yeğeni Serpil Sezen ve abisi Hüseyin Avcı katıldılar. Ayrıca Mölln katliamından (1992) yaralı kurtularak uzun süre tedavi gören İbrahim Arslan (30) ile Berlin'de 2012 yılında kimliği belirsiz kişilerce öldürülen Burak Bektaş'ın ailesini temsilen bir kişi katıldı.



GÜLÜSTAN AYAZ-AVCI: 'YARIM SAAT SONRA GELİRİM DEDİ, KATLEDİLDİ'

Gülüstan Ayaz-Avcı, acısının asla dinmeyeceğini belirtiği konuşmasındaki, "Hayatımda yaşadığım en acı günün üzerinden bugün 30 yıl geçti. Ramazan'ın evden son çıktığı günü asla unutamam. 'Yarım saat sonra gelirim' diye ayrıldı evden. Otomobili satacak, onun parasıyla bir, kaç gün sonra dünyaya gelecek oğlu için bebek yatağı alacaktı. Haftalardır baba olmanın heyecanıyla yaşıyordu. Ne o oğlunu, ne de oğlu onu gördü. İnsanlık düşmanı ırkçılar baba-oğlun birbirlerine tanımasına izin vermediler. Oğlum, hayatında bir kez olsun "baba" diyemedi" sözleriyle törene katılanların yüreklerini burktu.

SERPİL SEZEN: "ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR"


Serpil Sezen ( Türkiye'den geldi)             Av. Ünal Zeran

Anma töreni için Türkiye'den gelen Ramazan Avcı'nın yeğeni Serpil Sezen, “Ateş düştüğü yeri yakıyor elbette. Dayım benim manevi babamdı 30 yıl önce dayımın ölümüyle yaşadığım o şoku uzun yıllar üzerimden atamadım. Nasıl atabilirdim ki daha bir gün önce telefonla konuşmuştum. Aile dostlarımız Türkiye'ye izne gelecekti. Dayım onlarla birlikte bana bir şeyler alıp gönderecekmiş. Evet almış, göndermiş, ölümünden sonra elime geçti aldıkları 1 kalem ve 1 ayakkabı elime. Ben manevi babamı kaybettim ve onun yerine de kimseyi koyamadım. Benzer cinayetlerin işlenmemesi, tekrar yaşanmaması için gerekli önlem ve tedbirlerin alınmasını talep ediyoruz" şeklinde konuştu. 

ÜNAL ZERAN: TÜRK ÇATI KURULUŞLARI NE YAPIYORLAR?



Ramazan Avcı İnisiyatifi'nin kurucusu ve sözcüsü avukat Ünal Zeran konuşmasında ırkçılığın insanlık için yarattığı tehdide dikkat çekti. Zeran, mültecilerin Almanya'ya gelmesiyle tekrar bir ırkçılık dalgasının yayıldığını ve aynı 80li, 90lı yıllarda olduğu gibi mülteci yurtlarının kundaklandığını ve göçmenlerin saldırıya uğradığını söyledi. Zeran şöyle devam etti, "Sorun mülteciler veya göçmenler değil, sorun ırkçılıktır". 10 yıl boyunca cinayetler ve saldırılar düzenleyen ırkçı terör örgütü NSU'nun yargı sürecinin devam ettiğini söyleyen Zeran, Almanya'daki göçmen kuruluşlarının ırkçılıkla mücadelede çok pasif kaldıklarını ifade ederek,



"İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya'da yaşanan en büyük ırkçı cinayetler zinciri dahi, Türk derneklerin ve çatı kuruluşlarının kendi konum, yer ve çalışmalarını ciddi bir şekilde gözden geçirmelerine neden olmadı. Nasıl böyle bir gelişmenin yaşanabildiği konusunda özeleştirisel bir analiz yapılmadan, sorunlar hep başka yerlerde görüldü. NSU terör örgütünün kendini deşifre etmesinin ardından yapılan bir, iki çekingen protesto ardından günlük rutine geçildi. Ne bir haykırış, ne bir inceleme, ne de bir refleksiyon gördük. Sonuna kadar takip edilen samimi bir siyasi talep de olmadı. Bu cinayetlerin ortaya attığı sorularla ilgilenmekten daha önemli ne olabilirdi ki? Bu şekilde bir davranış güven kazandırmadığı gibi, herhangi bir temsil yetkisi de getirmez"
dedi.

ANMADA PROTOKOL ŞOV'UNA İZİN VERİLMEDİ

Ramazan Avcı'nın öldürülmesi sonrası düzenlenen ve 15 bin kişinin katıldığı ırkçılık karşıtı yürüyüşe ile sonraki yıllardaki Anma etkinliklerine ve NSU cinayetleri sırasında sessiz kalarak etkinliklere hiçbir zaman destek vermediği bilinen T.C. konsolosluk yetkililerinin son yıllarda moda haline gelen Hamburg ve Mölln düzenlenen etkinliklerde yer almaları, "şov" olarak açıklanmış ve geçen yıl sert dille eleştirilmişti. Buna tepki olarak da geçen yıl Temel Haklar İnisiyatifi öncülüğünde ilk kez g protokolsüz bir anma düzenlenmişti.


Geçen yıl ilk kez protokolsüz yapılan anma etkinliği