Guardian'ın G2 ekinde, Almanya'daki İslam karşıtı eylemlerin düzenleyicisi Pegida'yla (Batının İslamlaştırılmasına Karşı Yurtsever Avrupalılar) ilgili bir analiz dikkat çekiyor. Kate Connoly imzalı yazıda özetle şu görüşler dile getiriliyor: "Televizyon lisans ücretlerinin kaldırılması çağrısı yapan bir döviz taşıyan adamdan kafes tavukçuluğuna karşı mücadele veren kadına ilk bakışta bir Pegida yürüyüşünde herkes için bir şey var gibi görünüyor."

"Örgütün adı bile oldukça esnek. Bonn'da Bogida adı kullanılıyor. Köln'de Kögida adı var. Berlin'deki adı Bargida." "Katılımcılar tarafından kullanılan birçok slogana katılmamak zor. Örneğin, 'bir demokraside uyumaya giderseniz bir diktatörlükte uyanırsınız' gibi." "Pegida'nın neyi savunduğunu öğrenmek zor. Zira, bu durumun nedeni büyük ölçüde, göstericilere Lügenpresse (Yalancı basın) olarak adlandırılan medyaya konuşmama çağrısı yapılmış olması ve gösterilerin düzenleyicilerinin çok seyrek olarak röportaj vermesi."



"Neo-Nazilerin aralarında görünür olmaya başlamasına rağmen cümleleri sık sık 'Irkçı değilim, ama' ile veya 'bizi Nazilerle bir tutmak adil değil' ile başlıyor." Yazar Connoly, Pegida'nın temel talepleri arasında çok daha sıkı bir göçmen kontrolü, savaştan mağdur olan mültecilerin kendi ülkelerinde tutulmaları, Almanya'daki yabancıların ülkede Almanca konuşmaya zorlanmaları ve iltica başvurusu yapanlar arasındaki suçluların çok daha çabuk bir şekilde sınır dışı edilmeleri var. Yazının sonunda Pazartesi günü yapılan gösterilere geniş katılımın, Alman lider Angela Merkel'in yeni yıl konuşmasında Alman vatandaşlarına yaptığı, bu tür hareketlere katılmama çağrısının işe yaramadığını gösterdiği belirtiliyor.