Katar Üniversitesi’nde fahri doktora töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

“Bilindiği gibi 24 Kasım tarihinde Hatay ilimizin güneyindeki sınırlarımızda üzüntü verici bir hadise yaşadık. Suriye’den kalkan ve 5 dakika içinde 10 kez ikaz edilmelerine rağmen ülkemiz topraklarına doğru ilerlemeyi sürdüren ve o anda milliyeti bilinmeyen 2 savaş uçağı sınırımızdan içeri girdiler. Sınır ihlalinde bulunan bu uçaklardan biri tekrar Suriye topraklarına dönerken, diğer uçak devriye görevi yürüten F-16’larımız tarafından sınırlarımız içinde vurularak düşürüldü. Olayın ardından bu uçağın Rusya’ya ait olduğu anlaşıldı. Türkiye başından bu yana egemenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik tehditlere müsamaha gösteremeyeceği noktasında açık ve net olmuştur. Zira geçen yıl yine Karadeniz’de hava sahamızı ihlal etmek suretiyle yaklaşık 15 dakika hava sahamız ihlal edilmiştir. Bu defa birinci hava sahası ihlalinde kendilerini uyardık. Telefonla bizzat kendim aradım, konuştum ve dediler ki, ‘herhalde burada bir ihmal var bir yanlışlık var’. G-20 Toplantısında bizzat sayın Putin ile bunları konuştum orada farklı bir yaklaşım gösterdiler ben bunu burada söylemeyeceğim, doğru olmaz ve bundan sonra olmayacağını söylediler ama dedim ikinci defa tekrar oldu. Haberim yok dedi ve arkadaşlarına döndü. Arkadaşlarını yanımda uyardı. Bu dediklerim benim 3-4 Ekim tarihlerinde oluyor. G-20’den dönüyoruz geliyoruz ardından bu olay oluyor, şimdi bunu anlamak mümkün değil.” 

Erdoğan uçağın düşürülmesinin angajman kuralları çerçevesinde olduğunu hatırlatarak, “Bizim bu hadiseyi tırmandırma amacımız kesinlikle bulunmamaktadır. Diplomasi kanallarının işletilerek sağduyunun galip geleceğini umuyorum.”

“BUNU İSPAT ETTİKLERİ ANDA BEN CUMHURBAŞKANLIĞI KOLTUĞUNDA BİR DAKİKA DURMAM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rusya’nın verdiği orantısız tepkileri üzüntü ile takip ediyoruz. Bu tepkilerin devam etmesi durumunda elbette biz de kendi tedbirlerimizi almak durumunda kalacağız. Bizim Rusya ile iyi ilişkilerimizin irtifa kaybetmesine gönlümüz razı değildir. Rus tarafının da en kısa sürede aklıselime dönerek bu çizgiye geleceğine inanıyorum Ama şunu burada sizler huzurunda tüm dünyaya da duyurmak istiyorum. O da şudur: Özellikle DAİŞ’in petrollerini Türkiye’nin satın aldığını söylemek gibi bir iftiranın içerisinde girmek, böyle bir iftirayı Türkiye’ye atma hakkına kimse sahip değildir. Türkiye bir terör örgütünden petrol alacak kadar ahlaki değerlerini kaybetmemiştir. Paris’te de bunu söyledim bu iftirayı atanlar, ispat etmek durumundadır. Bunu ispat ettikleri anda ben cumhurbaşkanlığı koltuğunda bir dakika durmam. Ancak iftirayı atanlarında o koltukta durmamaları gerekir. Çünkü dürüst siyaset bunu gerektirir.”