Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung'taki Mike Szymanski imzalı haber-izlenimde “terör geri döndü" başlığını taşıyor.

Haber-izlenimde, Türkiye’de dün TBMM Başkanlığı’na anayasa değişikliği teklifinin sunulmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni bir dönemin başladığını işaret ettiği, ancak ülkenin akşam şiddetle sarsıldığı ifade ediliyor. Türkiye’deki terör saldırılarının arkasında IŞİD veya PKK’nın bulunduğu hatırlatılan haberde, “bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de yazın bazı ordu mensuplarının katılımıyla darbe girişimi yapıldı. Travmatik bir deneyim. Hükümete göre, bunun arkasında büyük bir komplo vardı. O dönemden beri de bombalı terör saldırısı gerçekleşmemişti. Ancak şimdi terör geri döndü” ifadeleri yer aldı.

Spiegel Online haber portalı İstanbul'da en az 38 kişinin yaşamını yitirdiği saldırılara ilişkin haberleri güncelleyerek şu manşetlerle duyurdu:

Spiegel Online saldırıları “İstanbul’daki saldırıda onlarca ölü”, “Erdoğan ve NATO terör eylemini kınadı”, “Türk hükümeti saldırının arkasında PKK’nın olduğunu tahmin ediyor” manşetleriyle duyurdu. Spigel Online’ın son haberi ise “radikal Kürt grup, İstanbul’daki terörü üstlendi” başlığını taşıyor. Haberde, saldırıları kendilerini Kürdistan Özgürlük Şahinleri adını veren TAK’ın üstlendiği belirtildi. TAK’ın PKK’dan ayrılan bir grup olduğu belirtilen haberde, “uzmanlar arasında TAK’ın PKK ile ne kadar bağlantılı olduğu tartışma yaratıyor” ifadesi yer aldı. Haberde ayrıca, Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile Savunma Bakanı Ursula von Leyen’ın saldırıları kınayan açıklamalar yaptıkları hatırlatıldı.

Berliner Zeitung'da İstanbul’daki saldırılara ilişkin yorumdaysa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın PKK ile müzakere masasına oturması gerektiği savunuluyor:

“Erdoğan, Suriye ve Irak’ın bölünmesi ile Kürtlerin kendi devletlerini kurmalarını kolaylaştıracak özerk bölgelere sahip olmasını engellemeye çalışıyor. Ancak bunun yerine Erdoğan IŞİD’i yenmek veya en azından kendi topraklarından uzak tutmak ve ülkede barışı sağlamak için Kürtlerle işbirliği yapabilirdi. Fakat Türk hükümeti bugüne kadar bu fırsatı değerlendirmedi, bu nedenle de bunun sonuçlarına katlanmalı. Eğer Erdoğan, PKK ile müzakerelere başlamaz ve Suriye’de özerk Kürt bölgesinin kurulmasını kabul etmezse, iç savaş kendi ülkesine kadar gelebilir.”

Haftalık Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung'daki Suriye’ye ilişkin yorumda, Halep’in düşmesinin yakın olduğu belirtilerek, dünyadaki siyasi konjonktürün Suriye’de iktidarı elinde bulunduran Beşar Esad’ın lehine döndüğü, IŞİD’in günlerinin de sayılı olduğu savunuluyor. Yorumda şu satırlar dikkati çekiyor:

"IŞİD’e karşı yürütülen mücadelede kritik bir aşamanın başladığı  ve Batı’daki havayı değiştirdiği dönemde, önemli ekonomik bir merkez olan Halep'te sembolik açıdan önem taşıyan zafer, Esad’ın iktidar istemini güçlendirecek. Böylelikle, Esad kendi iktidarını tanımayan  düşman ülke hükümetlerinin gönderdiği “güvenlik heyetleriyle” adeta alay ediyor. Aslında Şam hükümeti tanınmak istiyor. Esad, radikal İslamcı teröre karşı mücadelede Batı’ya hep işbirliği önerdi. Ve şimdi, jeopolitik hava Esad’ın lehine dönüyor gibi görünüyor. Zira Esad’ın en önemli koruyucusu Vladimir Putin’in dostu ve silahlı muhalif gruplara kuşkuyla yaklaşan Donald Trump ABD Başkanı olarak Beyaz Saray’a taşınacak. Trump, Suriye siyasetinin merkezinde terörle mücadelenin olacağını duyurdu. Esad verdiği son mülakatlarda şimdiye kadar pek düşünülmeyen olası işbirlikleri konusunda çekimser kalsa da, yeni bir rüzgarın yaklaştığını görüyor. Bu rüzgar, kendini halife ilan eden Ebu Bekir el Bağdadi’nin yüzünü buz gibi yapacak. Çünkü Halep’in düşmesinin ardından askeri çatışmaların merkezi IŞİD’in kalelerinden Rakka’ya kayacağı tahmin ediliyor.” (Deutsche Welle)