AB uzmanlarına göre, birliğin önde gelen ülkelerindeki kaygılardan biri de referandumun diğer üyelere de yayılabilecek bir domino etkisi yaratması.

Fransa’dan aşırı sağcı lider Le Pen Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Özgürlüğün zaferi. Yıllardır söylediğim gibi şimdi aynı referandumu Fransa ve diğer AB ülkelerinde de yapmalıyız” dedi.

Le Pen, 2017 yılında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önde gelen adaylarından biri, ancak anketler cumhurbaşkanlığı için yeterli oyu bulamayacağına işaret ediyor.

"Fransa'nın AB'den ayrılmak için daha çok sebebi var"

Geçen Cuma günü Viyana’da aşırı sağcı partilerin bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada Le Pen, “Fransa’nın muhtemelen, AB’den ayrılmayı istemek için İngilizlerden bin tane daha fazla nedeni var” dedi.

Le Pen ayrıca AB’nin yüksek işsizlik oranlarından ve “kaçakçıları, teröristleri ve ekonomik göçmenleri” dışarıda tutmayı sağlayamamaktan sorumlu olduğunu söyledi.

Wilders: Biz de sözümüzü söylemek istiyoruz

Hollanda’daki Özgürlük Partisi’nin lideri Geert Wilders ise yaptığı yazılı açıklamada, “Kendi ülkemizi, kendi paramızı, kendi sınırlarımızı ve kendi göçmen politikamızı kendimiz yönetmek istiyoruz” dedi.

Wilder, “Olabilecek en kısa zamanda Hollandalıların da, Hollanda’nın Avrupa Birliği üyeliği ile ilgili sözlerini söyleme fırsatının olması gerek” dedi.

Hollanda önümüzdeki yıl Mart ayında genel seçimlere gidiyor ve anketler partinin liderinin önde olduğunu gösteriyor.

Wilders, “Eğer ben başbakan olursam, Hollanda’nın Avrupa Birliği’nden ayrılması konusunda bir referandum olacak. Kararı Hollanda halkı versin” dedi.

Yakın zamanda yapılan bir araştırma Hollanda’da halkın yüzde 54’ünün referandum yapılmasını istediğini gösteriyor.

İtalya’dan aşırı sağcı Kuzey Ligi partisi de “Şimdi sıra bizde” dedi.

İsveç'ten Akesson: İsveç halkı karar vermeli

Avrupa Birliği'ne mesafeli bir politika izleyen İsveç Demokrat lider Jimmie Akesson da İsveç'in referanduma gitmesi gerektiğini söyledi.

Akesson, "İsveç Demokratları bundan sonra hükümet üzerinde daha fazla baskı uygulamaya başlayacak ve İsveç'in hemen kendini bağlayan anlaşmaları yeniden müzakere etmeye başlamasını talep ediyoruz" dedi.

Akesson, İsveç halkının AB üyeliğinin geleceği ile ilgili görüşlerini bir referandumda söyleme fırsatının onlara verilmesi gerektiğini belirtti.

The Sweden Democrats will now increase pressure on the government and we demand that Sweden immediately begins to renegotiate the agreements we committed ourselves to. The most important thing for Sweden's prime minister should be Sweden's best, not the EU's best. Even Swedish people should have the opportunity to have their say on future EU membership in a referendum."

"AB hazırlıklı”

İngiltere'deki referandum kampanyasının önde gelen isimlerinden, AB'den ayrılma yanlısı aşırı sağcı UKIP'in lideri Nigel Farage, “AB’nin ölmekte olduğunu” söyledi.

Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, bunun “histerik tepkiler için” iyi bir an olmadığını söyledi. Tusk, Avrupa Birliği’nin şu an olduğu gibi 27 üyeli bir yapı olarak tutmaya kararlı olduğunu söyledi.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ise Brexit’in bir domino etkisi yaratması ihtimalini yadsırken, AB’nin “hazırlıklı” olduğunu söyledi. Ancak Almanya’dan birliğe mesafeli bir politik bakışı olan AfD partisinin lideri Beatrix von Storch, referandum sonucunu “Birleşik Krallık için bağımsızlık günü” olarak niteledi.

Storch, “Avrupa Birliği siyasi bir birlik olarak başarısız oldu” dedi.

AB liderleri: Ayrılma süreci hızlı olmalı

Avrupa Birliği'nin üst düzey yetkilileri kararı "üzüntüyle ancak saygıyla" karşıladıklarını söylediler.

Tusk, ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, AB Konseyi Başkanı Mark Rutte ve komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker yaptıkları ortak açıklamada İngiltere'nin çıkış sürecini hızlı gerçekleştirmesi gerektiğini söyledi.

Açıklamada, "Bu benzeri görülmemiş bir durum ancak yanıtımız ortak. Güçlü bir şekilde ayakta durmaya ve AB'nin barışı ve halkının iyiliğini sağlamak gibi temel değerlerini yüceltmeye devam edeceğiz. 27 ülkeli AB var olmaya devam edecek. Şimdi her ne kadar zorlu bir süreç olacaksa da Birleşik Krallık hükümetinin, İngiliz halkının bu kararını yürürlüğe sokmasını bekliyoruz. Yaşanabilecek herhangi bir gecikme belirsizliği gereksiz yere uzatacaktır" denildi. (BBC)