Münih’te yayınlanan Abendzeitung’un haberine göre, Jürgen Todenhöfer, örgütün sanılandan çok daha güçlü ve tehlikeli olduğunu söyledi. 50 yıldan bu yana savaş muhabirliği yapan Alman gazeteci Jürgen Todenhöfer bir ilke imza atarak, Irak ve Suriye’de IŞİD liderleri ve militanlarıyla görüştüğünü öne sürdü.

IŞİD militanlarıyla geçirdiği 10 günü kitaplaştırmayı planladığını söyleyen Todenhöfer ilk izlenimlerini Alman basınına anlattı. Todenhöfer, örgütün dini bir temizlik gerçekleştirmeyi planladığını ileri sürdü.


IŞİD ile temasa geçmek için doğru kişiyi nasıl buldunuz?

Facebook’ta bulabildiğimiz Almanya vatandaşı olan ve savaşmaya giden herkese mesaj attık. Sayıları 80’nin üzerindeydi. Onlara Almanya’yı neden terk ettikleriyle ve diğer konularla ilgili röportaj talebimi ilettim. 15 kişiden yanıt aldık. Bir tanesi IŞİD adına konuşma yetkisi olmadığını ancak örgütün medya biriminden bir kişiyle temas kurmama yardımcı olabileceğini söyledi. Tam 7 ay boyunca bu kişiyle en az 20 saat süren görüşmelerde bulundum. Kendisiyle ideolojik meseleler, savaş durumu ve James Foley’nin öldürülmesi gibi konular hakkında konuştuk. Irak’a ancak gerçekçi bir güvenlik garantisi verilmesi durumunda gideceğimi söyledim. Yaptığımız anlaşma metnindeki kaşenin gerçek olup olmadığını bilmiyordum ve bunu öğrenmek de zordu. Ancak aylar süren görüşmelerin ardından ona güvendim. Sadece Irak’a gitmemi sağlayıp kafamı kesmek için benimle aylarca konuşmaları saçma olurdu. Belki de Batı'ya bir kapı açmak istiyorlardı. Ya da gazetecileri öldürmenin akıllıca bir yol olmadığını farkettiler ve bu konuda ilk adımı atmak istediler. Onlar hakkında birçok kez olumsuz yorumlarda bulunduğumu biliyorlardı. Beşşar Esed ile görüştüğümü biliyorlardı. Onlara “Ben kesinlikle sizin tarafınızda değilim” dedim Onlar da bana “Evet bizim için sorun değil, senin düşüncelerin umrumuzda değil, biz senden daha önce söylenenleri değil burada gördüklerini anlatmanı istiyoruz” dediler.

Çekim aşamasında size ne gibi müdahalelerde bulundular?

Sık sık engellendik. Bazen çekim yapmamıza izin verilmedi. Örneğin arabayla giderken dikkati üzerimize çekmememiz için çekim yapmamızı istemiyorlardı. Nihayetinde çekilen tüm fotoğraflar onların kontrolünden geçiyordu. Çektiğimiz 800 fotoğraftan 9’unu makul gerekçelerle sildiler. Örneğin bazı fotoğrafların yayınlanması durumunda IŞİD mensuplarının ailelerinin hayatının tehlikeye girebileceğini söylüyorlardı.

En zor ve rahatsızlık verici durumlar nelerdi?

Açıkçası her şey zor ve rahatsızlık vericiydi. Bazen yemek ve su bulunmuyordu, örneğin son günümüzde hiçbir şey yemedik. Doğal olarak içinde olduklarını kimsenin tahmin edemeyeceği evlerde kalıyorlardı çünkü Amerikan bombardımanı vardı.

Musul’da geçirdiğimiz günün ardından Rakka’ya gittiğimiz de karşılaştığımız manzara da rahatsız ediciydi. Rakka’ya üç gün geç gittik ve biz gittikten iki gün önce  kalmayı planladığımız ev bombalanmıştı. Eğer zamanında gitseydik ölebilirdik.

En sonunda sınırı geçmek de fazlasıyla korkutucuydu. Sınıra geldiğinizde yaklaşık 1 kilometre boyunca üzerinizde o giysiler ve ekipmanlarla koşmak zorundasınız ve etrafta da askeri kontrol kuleleri yer alıyor.

IŞİD üyeleriyle aramızdaki konuşmalar da oldukça zorlu geçti. Kur’an-ı Kerim’i defalarca okumuş birisi olarak onlara İslam’da merhametin yerini hatırlattım. Çünkü onların davranışlarında merhamet göremedim. Allah’a inanmayanları öldürmeye yönelik heveslerine hiçbir anlam veremedim. Aynı zamanda demokrasiye inananları, insanların hukukunu Allah’ın emirlerinin üzerinde tuttukları için öldüreceklerini söylüyorlar. Yüz milyonlarca insanı öldürmekten bahsediyorlar ve bunun için hevesliler. Bunu anlayamıyorum.

Gördüklerinizden ne anladınız, ne dersler çıkardınız?

IŞİD’le ilgili üç güçlü izlenimim var. Birincisi IŞİD bizim sandığımızdan çok daha güçlü. Büyük Britanya’dan daha büyük bir alanı işgal ettiler. Her gün yüzlerce yeni ve hevesli üyeler katılıyor IŞİD’e. Savaş bölgelerinde daha önce görmediğim inanılmaz bir coşku var.

İkinci olarak IŞİD’in dini temizlik faaliyetlerinin vahşiliği artık başka bir seviyede. Üçüncüsü ise, Batı ülkelerinin stratejilerinin tamamıyla yanlış olduğunu düşünüyorum. Bombardımanımızla asla başarılı olamayız. Afganistan’da başarılı olamadık, Irak’ta da öyle. Onlar bir terörün ıslah edilmesi programı. 2001’den önce daha az sayıda terörist vardı ve o yüzlerce, hatta binlerce kişiyi öldüren bombardımanlar teröristler ortaya çıkardı ve terörizmi artırdı.

Peki onlara en iyi şekilde karşı çıkmak için nasıl bir öneriniz var?

Onlara adil biçimde davranmak, onları eşit, vatandaş olarak görmek zorundayız. İkinci olarak bombardımanı durdurmalıyız, Arap dünyasında bombalayacağımız hiçbir şey yok, orası bizim değil. Son olarak, sadece Sünni Iraklıların IŞİD’i mağlup edebileceklerini düşünüyorum. Daha önce bunu bir defa yapmışlardı. 2007’de onlara karşı savaştılar ve mağlup ettiler, ancak IŞİD o zaman daha zayıftı. Ama bu tek ihtimal.

Ancak Irak’ta Sünniler ayrımcılığa uğradılar ve toplumdan dışlandılar. Bu eski ve yeni hükümetin yaptığı büyük bir hataydı. Sünniler entegre edilmezse, IŞİD’le savaşmayacaklar, ama Irak hükümeti ve Amerikan hükümeti Iraklı Sünnilerin entegrasyonunu sağlayabilirse, Sünniler IŞİD’le savaşmak için hazır olacaklar.

Dolayısıyla şunu söylemeliyim; Batılı ülkeler değil, sadece Araplar, sadece Sünni Araplar IŞİD’i mağlup edebilir. Ancak bu çok uzun bir yol.