Almanya'da yaşayan yabancılara yönelik saldırılarda ciddi bir artış var.

Yabancıların hedef alındığı saldırılar üçte bir oranında arttı. Bir diğer artış ise Alman olmayan suçlularla ilgili. Onların sayısında da yaklaşık üçte birlik bir yükseliş var. Ancak Almanya'da yapılan bir araştırma, aynı orandaki artışın basında çıkan haberlerde eşit ölçüde yer bulmadığını gösteriyor.

Köln'deki Macromedia üniversitesinde görevli Profesör Thomas Hestermann, "Şaşırtıcı bir şekilde medyanın ağırlık verdiği konu, ikincisi oldu" diyor. Hestermann'a göre, medya yabancı ülkelerden gelen suçlulara dikkat çekme eğiliminde.

Alman profesör, ekibiyle birlikte Ocak ve Nisan ayları arasında Almanya'nın önde gelen dört ulusal gazetesinde çıkan 283 makaleyi ve 81 televizyon haberini inceledi.

Ekip, medyanın konuya olan yaklaşımında 2016 yılına girilen yılbaşı gecesi Köln'de gerçekleşen toplu cinsel taciz sonrası bir değişim olduğunu gözlemledi. Bu saldırıların arkasında Almanya'ya gelen mülteciler olduğu tespit edilmişti. 

Medyanın ilgisinde keskin dönüşüm

Hestermann, medyanın şu an mültecilerin durumu hakkında çok daha karanlık bir tablo çizdiğine dikkat çekiyor.

Almanya'da gündeme taşınan son haber, 26 yaşında Filistin kökenli bir mültecinin Hamburg'daki bir süpermarkette bir kişiyi bıçaklayarak öldürmesi oldu. Olayla ilgili federal savcılık soruşturma başlatmış durumda.

Bonn'da mülteci çocukların eğitim gördüğü okul

Araştırma, 2014 yılına kıyasla, Alman haber kuruluşlarının Alman olmayan suçlularla ilgili haberlere dört kat daha fazla ilgi gösterdiğini ortaya koydu. Suç istatistikleri ise Alman olmayanlar tarafından işlenen suçlarda üçte bir oranda artış olduğunu gösteriyor.

Şiddete başvuran mülteci klişesi

Araştırma ayrıca 2014 yılına kıyasla Alman olmayan mağdurlarla ilgili yarı yarıya daha az haber yapıldığını ortaya koydu. Bu durumun mültecilerin kaldığı yurtlara yönelik saldırıların güvenlik güçleri tarafından kayıt altına alınmasına rağmen böyle olduğu belirtiliyor.

Almanya'da çok satan gazeteler arasında yer alan Bild'de yabancılarla ilgili yer alan haberlerin yüzde 64'ü, suç işlediklerinden şüphe edilen kişilerle ilgili.

Hestermann, konunun bu şekilde işlenmesinin insanlarda yanlış bir algının oluşmasına neden olacağına ve önyargıları tetikleyebileceğine dikkat çekiyor. "İnsanlar, entegrasyonun büyük bir hata olduğu fikrine kapılabilirler" diye ekliyor.

Federal Emniyet Teşkilatı, suç mağdurlarının uyruğunu 2013'ten bu yana kayıt altına alıyor. Veriler, Alman olmayanların şiddet suçuna daha çok maruz kaldığını gösteriyor.

Perspektif katmak

Medyanın hikayenin iki tarafını da anlatması gerekiyor. Hestermann, "İyi araştırılmış, dürüst haberler olmalı. Hem hatalara ve hayal kırıklıklarına, hem de başarı hikayelerine değinilmeli" diyor.

Münih'teki bir mülteci merkezine 2016'da duvar örülmesi tepki toplamıştı

Araştırma mültecilerle nadiren röportaj yapıldığını da tespit etti. Ekibe göre sorunun arkasında dil engeli olabilir. Bu durum karşısında şaşırdığını söyleyen Hestermann, "Alman gazeteciler meraklı değil mi?" sorusunu yöneltiyor.

Macromedia'nın çalışması, bir milyon mültecinin Almanya'ya geldiği dönem olan 2015 yılı ve 2016'nın başını kapsayan periyotta Alman basınında çıkan haberlerin mercek altına alındığı kapsamlı bir araştırmanın hemen ardından geldi.

Ana akım medya eleştirel değil mi?

Temmuz ayında Otto Brenner Enstitüsü'nden bir grup araştırmacı, medyanın yetersiz kaldığı noktaları ortaya koyan bir araştırma yayımladı. Araştırma, Almanya'nın önde gelen günlük gazetelerindeki haberlerin tek taraflı olduğunu ve kamu politikasına tarafsız yaklaşamadığını savunuyordu.

Ana akım medya, o dönemde Alman hükümetinin ve halkının mültecilere kapılarını açmasını alkışlayarak, yüreklere dokunan mülteci hikayelerine yer vermişti. Bu noktada, mültecilerin gelmesinden memnun olmayanların fikirleri gözardı edilmişti.

Araştırmada 30 binin üzerinde gazete haberi tarandı ve gazetecilerin "Hoş Geldin Kültürü" olarak adlandırılan bu yaklaşımı kullanarak vatandaşlara, sığınmacılara yardım konusunda ahlaki baskı yaptığını saptadı. Araştırmaya göre, bu tarz yayınlar ana akım medyaya olan güvenin kaybolmasına katkı sağladı.(DW)