Yunanistan’da bulunan Moria Mülteci Kampı’nda yaklaşık 3000 kişinin istihdam edilebileceği koşullar mevcutken, şu anda orada kalan mültecilerin sayısı 40.000’i aşmış vaziyette. Ve yeni çıkacak yasalarla birlikte, bu insanlar için Avrupa Birliği ülkelerine açılan kapılar tamamen kapatılmış olacak.
Bu yasalarla birlikte Almanya’da –ve diğer AB üyesi ülkelerde başka maddelerle- İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne uygun olarak düzenlenen; Oturum Hakkı Yasaları’ndan 60 numaralı yasa, yani politik olarak takipte olanlara “terk verilemez” statüsü de, önümüzdeki yıllarda fiili olarak tarihten silinmiş olacak.
Bu yasa önergesine karşı; Seebrücke, Pro Asyl, Amnesty International, Omas gegen Recht gibi kurumların Almanya’nın bir çok şehrinde gerçekleştirdikleri protesto mitingleri devam ediyor.
Bugün gerçekleştirilen mitinglerdeki konuşmalar kısa ve özetle şöyleydi:
“Irkçılıktan, polis şiddetinden bahsetmek bir modaymış gibi güncel kalmaya devam etmekte. Irkçılık kelimesinin literatürden silineceğinden bahsedilmekte. Çok uzatmadan belirtelim ki, ırkçılık tüm devletlerin yapısal bir problemidir. Sistemler değişmedikçe ırkçılık mevcut haliyle sürecektir.
Bizzat Almanya, Ortadoğu’daki ülkelere tutarı milyonlarca Avro’yu bulan silah ticareti yapmaya devam etmektedir. Ve insan hakları için ayırdığı meblağ ortadadır. Bu haliyle AB ülkelerinin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne uymadığı hem yasal olarak hem de pratikte apaçık ortadadır.
Akdeniz yüzbinlerce insanın mezarlığıdır. Belki yeni çıkacak olan yasaları engelleyemeyeceğiz. Ama biz bu mezarlıktaki insanların acılarını sokaklara taşımaya, yeni acıların yaşanmaması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz”.
Gerçekleştirilen mitinglerde yaklaşık 3 saat boyunca, çeşitli şairlerin “sürgünde yaşam” üzerine yazdıkları şiirlerinden bestelenen parçalar dinletildi. Seslendirilen parçaların çok yavaş ve anlaşılır olması, caddelerde yürüyen insanlara mitinglerin amacını aktarmayı da kolaylaştırdı.
Haber ve Foto: Ganime Gülmez / Gießen